You over there Çeviri Türkçe
9,873 parallel translation
We were worried about you over there.
- Orada senin için endişeleniyorduk.
Why are you over there crying like Tammy Faye Bakker?
Tammy Faye Bakker gibi ne zırlıyorsun orada?
Why don't you park yourself over there while I talk to the lady.
Neden kendinizi orada üzerinde park etmeyin.
Two days ago, you were lecturing us that there was no time to put surveillance on Mikhail's apartment with the specter of an SVR attack looming over us.
2 gün öncesine kadar bize Mikhail'in SVR saldırısının bilgileri olan dairesine izleme cihazları koymaya vaktimizin olmadığını anlatıp duruyordun.
Yeah, what is it? There's something we need to go over before you go up there.
Yukarı çıkmadan önce üstünden geçmemiz gereken şeyler var.
You remember that fight we had in that booth over there?
Oradaki çardakta ettiğimiz kavgayı hatırlıyor musun?
The way you looked after me over there, Burt just...
Bana orada baktıktan sonra, Burt sadece...
I will make sure there is one person... Someone you do not know... Who knows where that flash drive is, and I will make sure that as soon as anything happens to me, it gets turned over to the FBI.
Sizin tanımadığınız birine daha o flash belleğin yerini söyleyeceğim ve bana bir şey olur olmaz onu FBI'ya verecek.
It's kind of funny'cause you were standing right over there, and... And you were lying to me, and...
Komik biraz, sen şurada duruyor bana yalan söylüyordun ve...
Can you drop the gift over there for me?
Hediyeyi oraya bırakır mısın?
- The bugs seemed to like you. - Oh, yeah. I actually think the insects over there, prefer the taste of bug-spray.
böcekler seni sevmiş gibi evet aslında oradaki böceklerin... böcek spreyi tadını sevdiklerini düşündüm
You should get it going on over there, too.
Gelip sen de olanlara katılmalısın.
Listen, you got to get over to Maggie's clinic and get Rachael away from there. - Now. - Wait.
-... gerek... hemen.
As we told you an hour ago, the reports continue to pour in from all over the globe of the impossible... That people are apparently returning from the dead. All of you out there will know more as soon as we do.
bir saat önce de söylediğimiz gibi tüm dünyada imkânsız görülen şeyler olmaya devam ediyor..... anlaşılan bunlar ölüp geri dönen insanlar, sizi bilgilendirmeye devam edeceğiz...
You guys over there. Wow, look at him.
Vay be, şuna bak.
Um, protein modelling server over there, as I'm sure you're aware.
Protein modelleme sunucusu şurada eminim fakındasındır.
The body butter recipe is on... Is on the bulletin board over there, and please, please, could you go in today and make sure...
Vücut yağı tarifi şurada mantar panoda ve lütfen bugün gidip...
There's a dust vac over there if you'd like to clean up your crumbs.
Ekmek kırıntılarını temizlemek istersen şurada el süpürgesi var.
But over there, for $ 2, you buy a bag of horse, you can disappear for a few minutes.
Ama orada 2 dolara bir paket eroin alıp birkaç dakika kaybolabiliyorsun.
But there are over 75 people who work for you who are gonna drown and burn.
Eğer bir şey yapmazsan, orada senin için çalışan 75 kişi ya boğulacak ya da yanacak.
I'm gonna fall, and you're gonna teleport me over there.
Düşeceğim ve sen de beni oraya ışınlayacaksın.
No. So you should get a warrant - and go over there with the CSIs.
- O zaman izin alıp olay yeri incelemeyle gitmelisiniz bir de.
Uh, here... your table's right over there. You're gonna need two more chairs, so you can just take'em from that table.
Masanız orada, iki sandalyeye ihtiyacınız olacak onları da şu masadan alabilirsiniz.
This family has bent over backwards to keep you out of that place, and now you're voluntarily showing up there?
Bu aile seni o tür yerlerden uzak tutmak için ne badireler atlattı ve sen hala oralarda kendini gösterip gönüllü ziyaretlere mi gidiyorsun?
They treating you all right over there?
Sana iyi bakıyorlar mı?
We know you were over there a lot.
Onlara çok fazla gittiğini biliyoruz.
You keep sitting there with your thumb in your ass, it's over.
Tek kelime etmeden orada oturmaya devam edersin, herşey biter.
- While you were in there, Croatoan's been making us lose time over and over again.
Sen oradayken Croatoan tekrar tekrar hafızamızı sildi.
Do me a favor, get over there right away, look for any traces you can find of an abduction or an assault.
Hemen oraya git, kaçırılma ya da saldırıya dair... -... bir iz var mı kontrol et.
You've been over there. He says he's gonna be okay.
Sen orada bulundun.
What are you guys doing over there?
- Orada ne yapıyorsunuz?
I need you to stand over there and look pretty.
Yeni program yapmamız lâzım. Bunu yapamayız, müşteri zaman konusunda sıkıştırıyor.
We're never gonna find Donkey Kong. No, and you're absolutely sure that's not him over there?
Şuradakinin o olmadığına emin misin peki?
There's a mirror over there if you want to see how you look.
Nasıl göründüğüne bakmak istersen şurada ayna var.
Why don't you stand over there and make sure no one trips over that cable?
Geç şurada dur ve kimsenin kabloya takılmamasını sağla.
- Ow! - You were there the first time he hurt me, an arrow through the stomach, but you weren't there for what happened next, when he chased me through the hospital, when he strangled me, he drugged me, he tied me up, and he stuck me in a trunk, and then suddenly, he wants to be nice, huh, start over.
Beni ilk incittiğinde sen de oradaydın, mideme bir ok sapladı ama bir sonrakinde yoktun beni hastaneye kadar takip etti beni boğduğunda sürükledi, beni bağladı ve beni bir bagajda mahsur bıraktı sonra aniden kibar olmak istiyor, öyle mi...
Is there any chance that your mom signed the house over to you?
Annen evi senin üstüne yaptırmış olabilir mi?
Speaking of, there's a witch over there We'd like to save, so why don't you get
Yeri gelmişken, şu an o evrende kurtarmak istediğimiz bir cadı var.
We need to get kai to crank up his witchy-woo, don't we, So we can make physical contact. All while sending the 3 of you back over there?
Fiziksel temas kurabilmek için Kai'nin cadı güçlerini harekete geçirmemiz gerekecek.
I'll let you know if I can't handle it over there.
- Anne, sadece şuna bakıp sonra... - Hayır! - Lütfen!
Okay, you know, I just wish there was a way to, like, jump over the awkwardness and get right into the conversation with her.
Keşke garipliği aşıp direkt onunla konuşabilmenin bir yolu olsaydı.
I know what you're doing over there, and it ain't porn.
Orada neye baktığını biliyorum ve porno değildi.
If you think there's stuff we should go over...
Eğer aklında tekrar konuşmamız gereken şeyler varsa...
I saw you take that, over there.
Onu aldığını gördüm. - Neyi?
Why don't you sit over there and wait.
Sen de neden şöyle oturup beklemiyorsun.
Thank you. I'll be over there.
Ben burada beklerim.
Hey. Sorry, but you have to stand back over there with the spectators ; there's a tournament going on.
Pardon ama seyircilerin yanında durmalısınız, burada turnuva var.
And over there is Mary Healy's brother Robert. Thank you, Detective.
Şuradaki de Mary Healy'nin kardeşi Robert.
For particularly naughty images, you might even get to use the Big Kahuna over there.
Özellikle bozuk resimler için şuradaki Big Kahuna'yı kullanmak isteyebilirsin.
And the thing about angels is that they're always there, watching over you even if you can't see'em.
Meleklerin olayıysa her zaman oradadırlar ve sen onları göremesen de onlar seni izlerler.
It was over here, now it's over there ; you had to do something with it.
Orada duruyordu şimdi oraya gitmiş. Bu işle bir ilgin olmalı.
you over 20
over there 2200
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
over there 2200
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35