You read me Çeviri Türkçe
3,231 parallel translation
Sinclair, can you read me? There's nothing.
Sinclair, beni duyuyor musun?
You read me?
Anladın mı?
Jar Jar, do you read me? It's Anakin.
Jar Jar, beni duyuyor musun?
Olivia, can you read me?
Olivia, beni duyuyor musun?
Mike, before we go to bed, will you read me a story?
Mike, yatmadan önce bana bir hikâye okur musun?
Do you read me?
Beni duyuyor musunuz?
Do you want me to read to your wife?
Karına bir şeyler okumamı ister misin?
Can you read out for me the top three numbers on the monitor?
- Danny, Danny, ben Doktor Hunt. Bana monitörde yazan ilk üç satırı okuyabilir misin?
It's just, I don't know how to read this properly... Wanted you to give me a quote.
Sadece bunu doğru dürüst okumayı bilmiyorum senden bir meblağ çıkarmanı istiyorum.
She told me to read here if you're disappointed.
Bana hayal kırıklığına uğrarsanız, buradakini okumamı söyledi.
You're going nowhere! Now, let me read you your rights.
Bilmiyorum, sence nasıl gidiyor?
And I know that if she has this procedure, she won't have to read lips anymore or rely on you or me or anybody else to translate for her.
Ve biliyorum ki, eğer bu operasyonu geçirirse artık dudak okumak, söylenenleri aktarmak için, sana, bana ya da başka birine bağımlı olmak zorunda kalmayacak.
Are you gonna at least read me my rights?
En azından bana haklarımı okusanıza?
See what happens when you people don't let me read your mail? !
Siz insanlar, mektuplarınızı okumama izni vermeyince, neler olacak görün!
Because the club is headed into troubled waters and maybe there's something in whatever you read, helps me to keep the boat from, you know, rocking too much.
Çünkü kulüp tehlikeli sularda yüzüyor ve belki içinde bana yardım edecek bir şeyler vardır klübün fazla zarar görmesini engelleyecek.
And after you read it, I hope that you'll feel good enough about it and me that, uh, you will come to this book party tonight.
Ve okuduktan sonra, hem benim hem kitabım için iyi hissedeceğinizi ve bu akşam ki partisine geleceğinizi umuyorum.
This is why you had me kill your story and why you asked me not to read it.
Bu yüzden hikâyenin ortaya çıkmamasını istedin ve o yüzden okumamamı istedin.
I gave up my career to raise you, and I never regretted it, not once... Until yesterday when I read what you really think about me.
Seni yetiştirmek için kariyerimden vazgeçtim ve asla pişman olmadım, bir kere bile dün, hakkımda ne düşündüğünü okuyana kadar.
I gave up my career to raise you and I never regretted it until I read what you really think about me.
Seni yetiştirmek için kariyerimden vazgeçtim ve asla pişman olmadım dün, hakkımda ne düşündüğünü okuyana kadar.
You know, Charlie told me that she didn't think anyone would read my blog unless I was on Gossip Girl's radar again.
Biliyor musun, Charlie bana Dedikoducu Kız'ın radarına tekrar girmediğim sürece kimsenin blogumu okumayacağını düşündüğünü söyledi.
Tell me, what does a person like you like to read?
Söyle senin gibi biri ne okumayı sever.
Just read the thing, Iet me know what you think.
Düşündüğünü söylersin sonra.
Why don't you tell me what that script is like so I don't have to read it?
Senaryonun nasıl olduğunu söyle de okumak zorunda kalmayayım.
Just read the menu and tell me you're not in love because I am in love.
Menüyü oku ve aşık olmadığını söyle. Çünkü ben oldum.
It was just, you know something that I read in biology got me thinking about Ali's autopsy, but like you said, the case is closed.
Sadece, biyolojide okuduğum bir şey beni Ali'nin otopsisi hakkında düşünmeye itti. Ama dediğin gibi, dava kapandı.
If you let me read your book, why not?
Kitabını okumama izin verirsen neden olmasın?
When I read your poems, I remember how easy it was for me to fall in love with you.
Şiirlerini okuduğumda, sana ne kadar kolay aşık olduğum aklıma geliyor.
Before you ask me, I want you to read through the book that I borrowed 23 years ago.
Siz bana sormadan önce yirmi üç yıl önce ödünç aldığım kitabı okumanızı istiyorum.
Two months before it started to suck because everything I read about me was about how I stole jokes from you, which I didn't.
Her şey alt üst olmadan önce iki ay sevinebildim çünkü hakkımda yazılanlarda senin esprilerini nasıl çaldığımı anlatıyorlardı, ki çalmadığım hâlde.
Did you want me to read these test results or not? Yeah, I was just trying to...
Tahlil sonuçlarını okumamı istiyor musunuz?
Magnus, if you can read me, please respond.
Magnus, beni duyuyorsan lütfen cevap ver
Okay, so you read my sealed file, and you know that I don't shut up even when people want me to.
Tamam, demek benim gizli dosyalarımı okudun ve insanlar istediği halde susmayacağımı biliyorsun.
- oh, t.m.i. - So since you won't let me read your blog, what's the title tonight?
- Blog'una bakamayacağız anlaşılan, bu geceki konu başlığın ne?
Jack tells me you read together every night you're home.
Jack her gece eve gelince birlikte okuduğunuzu söyledi.
You want me to read to a coma patient?
Komadaki bir hastaya kitap okumamı mı istiyorsun?
- Do you want me to read it to you?
- Senin için okumamı ister misin? - Hayır.
If you don't let me read my email, then I won't be able to read the email to the entire staff from your ex-boss.
Maillerimi okumama izin vermezsen eski patronundan tüm çalışanlara gönderilen maili okuyamam.
Boy, can you explain to me the meaning of what you just read?
Evlat, az önce okuduğun şeylerin anlamını izah edebilir misin?
I want you to read to me.
- Bu çok kötü olur.
I want you to read to me.
Bana okumanı istiyorum.
You're my class mate and you want to read poems to me?
Sen benim sınıf arkadaşımsın ve bana şiir mi okumak istiyorsun?
I'd like you to read it, tell me what you think.
Okumanı istiyorum ve ne düşündüğünü bana söylemeni.
Hmm... Uh, well, would you read it with me?
Pekâla, benimle birlikte okur musun?
I'm sorry it took me so long to read it, you know.
Okumam bu kadar zaman aldığı için üzgünüm.
Do you want me to read it from the file?
Dosyadan okumamı ister misin?
Do you think you could read that later and give me a hand?
Onu sonra okusan ve bana yardım etsen?
I tell you what- - Mr. Russell, if you would call me after you've read that.
Şey, Bay Russell... Şunu okuduktan sonra beni bir arayabilirseniz iyi olur.
Okay, why did you let me read that?
Neden bunu okumama izin verdin?
Let me read it to you.
Dur sana okuyayım.
But, hey, I was interested in how you read the tea leaves on me.
Ama benim yaptıklarımı nasıl öğrendiğini bilmek isterim.
By the time you watch this, you'll have read a lot of things about me, about what I've done, and so I wanted to explain myself.
Bunu izlediğiniz zaman, benimle ve yaptığımla ilgili bir sürü şey okuyacaksınız bu yüzden kendimi açıklamak istedim.
you ready 2588
you read my mind 77
you ready to go 229
you read 45
you read it 102
you ready to go home 28
you ready to roll 17
you ready for this 146
you ready to do this 59
you read them 16
you read my mind 77
you ready to go 229
you read 45
you read it 102
you ready to go home 28
you ready to roll 17
you ready for this 146
you ready to do this 59
you read them 16