You really like him Çeviri Türkçe
408 parallel translation
You really like him, don't you, Mother?
Ondan gerçekten çok hoşlanıyorsun, değil mi, anne?
- You really like him.
- Ondan gerçekten hoşlanıyorsun.
You really like him, don't you?
Ondan hoşlanıyorsun, değil mi?
You really like him, huh?
- Onu seviyorsun, değil mi? - Evet.
You really like him?
Ondan gerçekten hoslaniyor musun?
You really like him, don't you?
Gerçekte, ondan hoşlanıyorsun, öyle değil mi?
No, don't mind him, dear, when they tease like that, it's just because what they really want to do is pinch you.
Boşver onu. Sana böyle takıldıklarında aslında seni mıncıklamak isterler ama bilirler ki insanların arasında hoş karşılanmaz.
- You'd really like to own him?
- Senin olsun ister miydin?
But I'd like to look into your clever little mind and see what you really think of him.
Ama bir gün senin küçük, zeki kafana girip, onun hakkında gerçekten neler düşündüğünü görmek isterdim.
Either you really like me, Colonel or no Colonel, or you like me only for the moment because you are angry with him.
Ya, Albay olsa da olmasa da, benden gerçekten hoşlanıyorsunuz, ya da ona öfkeli olduğunuz için benden sadece şu an için hoşlanıyorsunuz.
What about that, Amanda? If you told him what the show was really like...
Aslında nasıl bir oyun olduğunu ona anlatsan...
You aren't really busy. Please don't paint him, not another one like that. You're going to paint him?
- Beyefendiyle konuşuyoruz!
You can track him for days and days until you really get to know him like a friend.
Onu günlerce izleyip arkadaş gibi tanıyabilirsiniz.
If someone like you were to come along and carry me off and he really loved me, I think I'd go with him.
Eğer karşıma sizin gibi biri çıkıp beni alıp götürseydi ve beni gerçekten sevseydi sanırım onunla giderdim.
You don't really like him, do you?
Ondan gerçekten hoşlanıyor olamazsın?
You don't like him. You really are something.
Gerçekten ileri gidiyorsun.
You'll really like him, Mama.
Gerçekten onu seveceksin, anne.
You'd really like him.
Onu seveceksin.
Would you like me to tell you who really killed him? God!
- Onu aslında kim öldürdü söylememi ister misiniz?
Rambler is a good man lt's not easy to find someone like him, don't give up I really don't understand you men
Serseri aslında çok iy biri! Haklısın! Onun gibi birini bir daha bulamazsın
If you really don't like it, you alone... can teach him a lesson
ayrıca 1'e karşı çok sayıda kişiyle... savaşmak yiğitçe değil... neden teke tek dövüş yok!
Then one day, after a while, when, you know, they'd really gotten to know him... they asked him if he would like to meet Pan... because Pan would like to meet him.
Aradan biraz zaman geçip de onu artık iyi tanıdıklarında, bir gün Pan'la tanışmak isteyip istemediğini sormuşlar çünkü Pan onunla tanışmak istiyormuş.
Well, it seems, somebody wanted to find his way to Winchester, and George, he really is such an eccentric, you might mistake him for a scarecrow, I mean, his legs are all astray, his arms always thrust out like this, his head shaved like a turnip, and on his head he wore the most extraordinary hat -
Winchester, yolunda onu görenler yardım isterdi, ve George, gerçekten, garip biriydi, korkuluğa benzediği için yanılabilirsiniz, kastettiğim, bacakları korkuluk gibi, her zaman harbe hazır, bunun gibi, tıraşlı başı şalgam gibiydi,
he's not really a bad boy well, he will be by the time I get through with him like that ( laughs ) my first audition for the show was for the character of Ryan and uh you know I read it and I was like
İşte böyle! İlk önce Ryan karakteri için seçmelere katıldım. Rolümü okuduğumda "Bu adam ben değilim, ama neyse" dedim.
Obsess Completely returns we felt like the first season was like three seasons jammed into one we do move faster on our show then most shows it moves at about a mile a minute and it really just rocks along you brought him home
Birinci sezonda, sanki üç sezon, bir sezona sıkıştırılmış gibi hissettik. Bizim dizimiz, pek çok diziden çok daha hızlı ilerliyor. Dakikada 1,5 km yol alıyoruz ve çok sarsılıyoruz.
I think that's what the end of the season really is this like hope that she's not totally lost him forever y know for the record the boat was named after you at the end of last season Seth just takes off an he leaves her a letter
Sadece şunu bilmeni istiyorum. Bunu neden yapmak zorunda olduğunu anlıyorum. Teşekkürler.
didn't really like him, did you?
onu gerçekten sevmedin, değil mi?
Boy, you really don't like him, do you?
Ondan gerçekten hoşlanmıyorsunuz, değil mi?
But tell him that you really would like to have a straightforward talk and see what the results would be.
Ama ona gerçekten dobra dobra konuşmayı istediğinizi söyleyin ve ne olacak görün.
You know, I really like him.
- Ondan gerçekten hoşlanıyorum.
That fucking guy look like he knew karate to you? I really believed him. Who was he?
O kahrolası herifin karate biliyor gibi bir hali var mıydı?
You'll like him, he is a really nice man.
onu seveceksin, o gerçekten iyi bir adamdır.
I'm really relieved now that you got here since a dangerous guy like him, he's a threat to other people.
Bu gibi tehlikeli adamlar, başkaları içinde... tehdit oluşturabileceğinden, gelmeniz beni çok rahatlattı.
You'd really like him.
Onu gerçekten seversin.
But then I found Him, and it like clicked in my head... that He loves you whether you're... like pudgy or skinny, or short or tall... or really smart or kinda stupid... or all healthy and athletic, or like Crippled.
Fakat sonra onunla tanıştım, ve kafamda bir şey çaktı ne olursan ol seni seviyor ister tombul, ister sıska, uzun ya da kısa ya da gerçekten zeki veya bir çeşit gerzek ya da tümüyle sağlıklı ve atletik, ya da belki sakat.
I really think you'd like him, Bart. His name's Jimbo.
Bence onu gerçekten seveceksin Bart. Adı Jimbo.
He's really going to miss me, so you and Julie'll just have to be like a mum and dad to him till I get back.
Beni gerçekten çok özleyecek. O yüzden sen ve Julie ben dönene kadar ona anne-baba gibi davranmak zorundasınız.
It's crazy... The thing is, you really do look uncannily like him except for one thing, the eyes. - You are obviously much more intelligent.
Ona şaşılacak derecede benziyorsun, ama sen çok daha zekisin.
He said not to say, but that you know him and he'd really like to talk to you.
Söylemememi söyledi. Onu tanıyormuşsun ve seninle konuşmak istiyormuş.
You're gonna get to like him. You really will.
Ondan hoşlanacaksın, gerçekten.
You know, I would really like to be the one to break it to him.
Haberi ben vermeyi çok isterim.
I have to tell you, I really don't like him.
Söylemek zorundayım, ondan hiç hoşlanmadım.
Seeing Daddy out on the field of honour like the first time you ever saw him it must be really exciting for you.
Babamı ilk kez gördüğün gibi sahada görmek onur verici bu senin için çok heyecanlı olmalı.
You're really gonna like him.
Hoşuna gidecek.
You'll really like him.
Onu seveceksin.
Yeah, I really like him. The kind of guy you can just sit and have a beer with.
Birlikte oturup bira içebileceğin biri.
I think that if you really like this guy, you should just trust him.
Bence ondan gerçekten hoşlanıyorsan ona güvenmelisin.
Sounds like you're really falling for him.
Gerçekten ona aşık oluyor gibisin.
- Uh-oh, milady. You really shouldn't tell him things like that.
- Efendim onunla kibarca konuşmamalısınız.
You know, Thomas, I'm really sick and tired of you tellin'me... all these stories about my dad like you knew him.
Biliyor musun Thomas, sanki babamı tanıyormuş gibi... onun hakkında öyküler anlatmandan bıktım artık.
Well, you can play him like a cop and haul him in now and get your arrest, or you can tag him, let him lead you to the really big fish.
Onunla bir polis gibi oynayabilirsin. Ve onu enseleyebilirsin. Ya da onu fişleyip büyük balığa gitmesi için serbest bırakabilirsin.
you really shouldn't have 29
you really do 96
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really think 43
you really don't get it 45
you really don't remember me 23
you really do 96
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really think 43
you really don't get it 45
you really don't remember me 23