English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You run

You run Çeviri Türkçe

28,316 parallel translation
You can catch it if you run.
Koşarsanız onu yakalayabilirsiniz.
I was wondering if you'd thought any more about Steve's wishes that you run this next phase of The Movement with me.
Steve'in istekleri hakkında biraz daha düşündün mü diye merak ediyordum. Hareket'in sıradaki aşamasını benimle yöneteceğine dair.
Can you run facial recognition?
Yüz tanıma programından kimliğini bulabilir misin?
So you run the shelter?
Selam. Barınağın sorumlusu sen misin?
- Don't you run her calendar?
- Takvimini sen işletmiyor musun?
You run away with me...
Benimle kaç.
You run Surgery, not Anesthesia.
Sen cerrahi bölümünü yönetiyorsun, anesteziyi değil.
I didn't make you run.
Benim yüzümden kaçmadın.
You run around starting fires with Oskar... and this whole place gonna burn.
Oskar'la savaş çıkarmaya kalkarsan... bütün burası yanar.
- You leave this with me, and then you run away like a little baby.
- Bunu benimle bıraktın,... küçük bir çocukmuş gibi kaçtın.
Now you run a junkyard?
Şimdi bir çöplüğü mü idare ediyorsun?
One at a time, or you run into each other.
Yoksa birbirinizin yoluna çıkarsınız.
- Then why did you run?
- O zaman niye kaçtın?
- So you run, run!
Kaç, kaç! Elinden geldiğince çabuk!
run from it, put it behind me, Well, can you trace it?
-... kaçmaya, unutmaya çalıştım... - İzini sürebilir miyiz?
Instead, you were knocked out by a very human attacker who managed to run off with your...
Onun yerine, seni yere serdi ki saldıran da oldukça insan olan birisiydi Kendisi senin... her ne diyorsan o hançerinle kaçtı.
If you really have the balls, run out and check.
- Yiyosa git kontrol et.
You could put it in a satellite or a rocket, and it'll run forever.
Uyduya ya da rokete takarsan sonsuza kadar çalışır.
Yes, things have happened, things that I'm sure you both regret, but we have a company to run.
Evet, bazı şeeyler yaşanmış, ikinizin de pişman olduğunuz şeyler ama bizim bir şirketi yürütmemiz gerekiyor.
You want to run this company? You do it with me in tow.
- Bu şirkeyi yürütmek mi stiyorsun?
You want to run this company, you do it with me in tow.
Bu şirketi çalıştırmak istiyorsan, bunu benimle birlikte yedekte yaparsın.
I was thinking about you on my run.
Koşarken seni düşünüyordum.
And once you're cleared to play, one of our referees will run down the rules of today's tournament.
Ve yarışma için bir sorun yoksa hakemlerimizden biri bugünkü turnuvanın kurallarını anlatacak.
First chance you get, run.
Fırsatını bulduğunuz anda, kaçın.
Why did you tell us to run?
Neden kaçmamızı söyledin?
You can run a complete blood serology...
Kan serolojisi istiyorum.
You know, you practically yelled at me to run back into his arms, and now...
Koşarak kollarına atılmam için resmen bağırdın.
I need you to stop irrigating and run up to the gallery right now.
İrigasyonu bırakıp galeriye gitmeni istiyorum.
If you want to freak out and call it off, if you want to run, I'll drive the getaway car.
Kafayı yiyip vazgeçmek istiyorsan kaçmak istiyorsan kaçış arabanı ben kullanacağım.
Why the hell would you make me run?
Kaçmama neden izin verdin?
You wanted to run.
Kendin istediğin için kaçtın.
You chose to run.
Kaçmayı sen seçtin.
You wanted to run.
Kaçmak istedin.
You sure you don't want to run?
Kaçmak istemediğine emin misin?
Besides, I'm not wearing heels, so, you know, I can run faster if he turns out to be mental.
Ayrıca, topuklu giymiyorum yani biliyorsun, olay falan çıkarırsa daha hızlı koşabilirim.
You just run around pointing fingers.
İnsanları suçlayarak dolaşıyorsun.
You don't have to get run out by these guys.
Onlar yüzünden çıkmana gerek yok.
- but you just wanna run away.
-... ama kaçıp gitmek istiyorsun.
Mitch, we should hire you to run PR.
Mitch, seni halkla ilişkilerin başına geçirmeliyiz.
And Lord knows when it comes for you, there will be nowhere left to run but the waiting arms of the Lord.
Tanrının kollarında beklemekten başka kaçacak bir yer olmayacak.
Do you know how smart you got to be to run a defense the way Travis Mack runs it?
Travis Mack gibi defans koşmak için ne kadar akıllı olman gerek biliyor musun?
And when did you want me to run it by you?
Ve ne zamandan beri sana sormamı istiyorsun ki?
You're gonna call Dae Won. And you're gonna tell him that you can't make this next run.
Dae Won'u arayacaksın ve ona bir sonraki teslimata gelemeyeceğini söyleyeceksin.
We can certainly run some tests and determine which, if any, of you are the correct tissue match for Commander McGarrett.
Testler yapıp dokularınızın Binbaşı MacGarrett'e uyup uymadığına bakmalıyız.
I need you to come inside. I need to run an I. V.
Tamam, içeri gelmeni istiyorum, sana serum vereceğim.
You could run laps in here. What can I do for you, Todd?
Senin için ne yapabilirim, Todd?
Hey! For you to run around and create...
Oraya gitmek için sana yalvarmadım.
I'm gonna run recon this morning while you're shooting.
Sen çekimlerdeyken bir keşif operasyonu yapacağım.
You'll run point when we land.
İndiğimizde başa sen geçeceksin.
- You can't run from it, Cam.
- Bundan kaçamazsın Cam.
With the money I give you, you don't have to - run scams.
Sana verdiğim parayla dolandırıcılık yapmak zorunda değilsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]