English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You smell that

You smell that Çeviri Türkçe

1,235 parallel translation
You smell that, ladies?
Kokuyu alıyor musunuz bayanlar?
- Oh, God, do you smell that?
- Tanrım, kokuyu alıyor musun?
Do you smell that fitness?
Şu sağlamlığa bak. Ben görüyorum.
Do you smell that?
Sen de duydun mu?
- Can you smell that?
- Sen de kokuyu alıyor musun?
Do you smell that?
Kokuyu alıyor musunuz?
- You smell that?
- Kokuyu aldın mı?
I'm sorry, excuse me - did I just see you smell that book?
- Pardon, az önce kitabı mı kokladın?
- You smell that smell?
- Kokuyu alıyor musun? - Evet.
So you smell that?
Kokuyu aldın mı?
Jesus, do you smell that?
Tanrı aşkına, kokuyu alıyor musun?
Too much gherkins. You smell that?
Kokuyu alıyor musun?
- Do you smell that?
- Kokuyu duyuyor musun?
Can you smell that, Sheriff?
Kokuyu alabiliyor musun şerif?
Do you smell that?
- Koku alıyor musunuz?
Hey, Tommo, you smell that?
Hey, Tommo! Kokuyu alıyor musun?
How about the fact that you prefer... the smell of skunk to flowers?
Peki kokarcanın kokusunu çiçeklerden çok sevmen?
You notice that smell?
Kokuyu fark ettin mi?
That's not true, they don't smell if you wash them sometimes.
Bu doğru değil, arada bir onları yıkarsanız, kokmazlar.
Do you smell like that or is it Nada's nightie?
Sen mi böyle kokuyorsun yoksa Nayda'nın geceliği mi?
- What's that smell? - I'll tell you what that smell is.
Söyleyeyim.
When I was a kid going to visit you at work, the smell of that fresh-cut cedar...
Çocukluğumda seni işinde ziyaret ettiğimde, o yeni kesilmiş sedir ağacı kokusu...
You remember that smell.
O kokuyu hatırlıyorsun.
You can't get a smell like that out.
Bu kokudan kurtulamazsın.
It's important that you don't let them smell your fear.
Önemli olan korktuğunuzu hissettirmemenizdir.
I was standing there last night... feeling a little depressed... doggin'a gin and peach iced tea... when our eyes met, and it was like- - you know how dogs can smell and hear things... that other people can't?
Dinle, evimden kaybolacak mısın? Dostum, bu senin evin değil. Burada yaşamıyorsun.
Your teacher tells me that you are starting... to smell of alcohol and cigarettes, clearly you are not studying, clearly you do not belong behind one of his desks.
Öğretmenin bana içki ve sigara kokmaya başladığından ders çalışmadığından bu duruma düşecek bir çocuk olmadığından bahsetti.
Did anyone ever tell you that you smell like a Parisian woman in springtime?
Sana hiç, bahardaki bir Parisli kadın gibi koktuğunu söyleyen oldu mu?
Look, man, if you want to smell bad, that's your business.
Bak, leş gibi kokmak istiyorsan bu senin bileceğin bir şey.
You smell that?
Kokuyu aldın mı?
So you're making your mom smell that?
- Peki, sen annenin onları koklamasını mı sağlıyorsun?
You smell that?
Kokuyu alıyor musun?
No need for that, she can smell you a mile away!
Ne gerek var, bir kilometre uzaktan kokunu alır o!
No offense hajji, but where were you last night that your clothes smell so much?
Affedersin Hocam, dün gece neredeydin?
Next time you're up to something, remember that smell.
Bir dahaki sefer yaramazlık yapacağında, bunu hatırlarsın.
What is that, your clever way of saying you smell whiskey on my breath?
Ne bu, nefesimin viski koktuğunu söylemenin kibarcası mı?
What is it that you smell?
Nasıl bir koku duyuyorsun?
I'll tell you this for openers- - we are gonna set off an area on the balcony. And God help whoever doesn't use it, because the next stink I have to smell in this office, and whoever doesn't admit to it is going out the window into the muck onto their fucking heads and we'll see how they like farting from that position, okay?
Şunu baştan söyleyeyim... balkonda bu iş için bir yer ayıracağız... ve kullanmayanın vay haline... çünkü bu yazıhanede bir daha koku duyarsam... suçunu itiraf etmeyen pencereden dışarı uçup... kafa üstü çamura çakılacak.
You can't really smell me on that old thing.
Benim kokumu o eski şeyde alamazsın.
Mommy says you smell so bad that she's closing down Fort Bushy.
O kadar kötü kokuyormuşsun ki, annen "kutumu" kapatacağım diyor.
I got a date with you-know-who tonight, so I can pretty much smell that 80 bucks.
Bildiğin kişi ile bu akşam randevum var, yani 80 doların kokusunu çok iyi alabiliyorum.
that after a day with you I can still smell your perfume on my clothes, and I love that you are...
Seninle bir gün geçirdikten sonra, kıyafetlerimin hâlâ senin parfümün gibi kokuyor olmasını seviyorum. Ve senin şey olmanı... TuPac!
Do you love that sooo-weet smell of farmer Billy's bacon?
Çiftçi Billy'nin, sırılsıklam pastırmasının kokusunu sever misiniz?
You smell good, too, you know that?
Güzel kokuyorsun bunu biliyor musun?
But Samurai-san, you don't have the smell of the battlefield about you, so you're no good. That's what Sister said- -
Ama, Bay samuray, ablam, savaş alanı gibi kokmadığınız sürece yapamayacağınızı söyledi...
Sister, I understand what you meant when you said at first that he doesn't have the smell of the battlefield about him.
Onu ilk gördüğün zaman, niye savaş alanının kokusunu taşımadığını söylediğini anlıyorum. Ne?
Come to think of it, Katsu-noji, Sister said that you don't have the smell of the battlefield on you.
Şimdi hatırlıyorum, ablam savaş alanın kokusunu taşımadığını söylemişti.
Well, it's like, you know, this really strong smell that you smell.
Bu... Bilirsin işte.... Öyle kokman gerekir.
Calm down, you're just imagining that smell.
Sakin ol, o kokuyu sadece hayal ediyorsun.
I ain't gonna smell it, if that's what you want.
Elini koklayacak değilim.
- Got that new-car smell, you know?
- Yeni araba kokusu var, değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]