Zor Çeviri Türkçe
91,251 parallel translation
It's difficult for me to condone violence, even if it's him.
Şiddeti onaylamam zor, bu adam için bile olsa.
Two meals a day for people working as hard as ours, we won't make any friends.
İnsanlar için günde iki öğün yemek Bizim kadar zor çalışmak, Biz hiç arkadaş kalmayacağız.
It's hard to say.
Söylemesi zor.
The harder number is 400.
Daha zor olan sayı 400'dür.
I know it was tough, but you got through it.
Zor olduğunu biliyorum ama atlattın.
Clara : Fritz, you hardly keep a houseplant alive.
Fritz, bir ev bitkisini zor ayakta tutuyorsun.
It has been a tough couple of weeks for us.
Bizim için zor bir hafta oldu.
I'm sorry... it's been really difficult for me, you know?
Üzgünüm... benim için de oldukça zor, anlıyor musun?
- It's not that hard.
- Çok zor değil.
For somebody who's good enough, it's not.
İyi birisi için zor değil.
We have just barely made it through the death and destruction of the war.
Savaşın ölüm ve yıkımından zar zor kurtulduk.
I am foreign minister in a difficult time.
Zor bir zamanda dışişleri bakanlığı yapıyorum.
Why is it so hard to believe they might follow him?
Peşinden gidebileceklerine inanmak neden bu kadar zor?
Tough crowd.
Zor iş.
Constructing a weapon is an extremely difficult process.
Silah yapmak son derece zor bir işlem.
It would be an extremely difficult process.
Son derece zor bir işlem olur.
I know it's hard to see, but you have other options.
Anlamanın zor olduğunu biliyorum ama başka seçeneklerin de var.
I know it must be difficult for you knowing what happened to him.
Ona ne olduğunu bilmek senin için zor olmalı, biliyorum.
Playing house must be hard.
Evcilik oynamak zor olsa gerek.
It's not tough.
Zor olmadı.
- I've had a long day
- Zor bir gündü
- I mean, it's not easy to hear, but...
- Hazmetmesi zor ama...
I think you've had a hard life.
Zor bir hayat geçirdiğini görebiliyorum.
I'm just saying this is tough.
Süreç zor, diyorum sadece.
That is true, but how hard could it be?
- Ne kadar zor olabilir?
You'd be surprised.
O kadar zor ki şaşarsın.
Save them for a rainy day.
Zor günler için sakla.
And it would be difficult for you to prove that you didn't conspire.
Bu işte parmağın olmadığını kanıtlamak hayli zor olacak.
Unless, of course, I made it very easy for you to prove your innocence.
Tabii senin masumiyetini kanıtlarsam hiç de zor olmaz.
This is an awful time for you.
Çok zor bir dönemden geçiyorsun.
God, that's gotta be hard.
Çok zor olmalı.
We both know that you barely made the eight million.
Sekiz milyonu zar zor toparladın, ikimiz de biliyoruz.
It's hard to come by and easy to lose.
Bulması çok zor, kaybetmesi ise çok kolaydır.
Listen, I know it's hard.
Bak, zor olduğunu biliyorum.
The longer it's inside you, the more tangled it gets with your essence and the harder it is for me to help you, you understand?
İçinizde ne kadar uzun kalırsa, özünüze o kadar nüfuz eder ve size yardım etmek o kadar zor olur, anladın mı?
I'm just having a hard time.
Sadece zor zamanlardan geçiyorum.
Shouldn't be this hard for a girl to get an evil demigod abortion.
Bir kız için bu zor olmamalı... Kötü bir yarı tanrı kürtajı yapmak için.
I know it's rough, man. I get it, you know?
Bunun zor olduğunu biliyorum dostum.
Ugh. Listen, Chip, this is hard, so I'm just gonna say it.
Dinle Chip, bu zor bir şey, direkt söyleyeceğim.
Uh... hey, man, I know this is a bit of a long shot, but... I couldn't stay in the guest house could I, tonight?
Hey dostum, zor bir ihtimal olduğunu biliyorum ama bu akşam misafirhanede kalamam, değil mi?
Hey, Chels. Is it so hard to smile, be nice and be punctual?
Chels, gülümsemek, çevrendekilere kibar davranmak, dakik olmak çok mu zor?
I know this is hard to take in, but to ensure the survival of the human race, the list had to be weighted towards young women how can have children.
Kabullenmenin zor olduğunu biliyorum. Ama insan ırkının devamı için, bu liste, çocuk doğurabilecek... genç kadınlara... ağırlık verilerek yapıldı.
I've been through worse, Doc.
Zaten zor durumdayım, Doktor.
I told them you've been going through a lot.
Zor günler geçirdiğini anlattım.
Is that so hard?
O kadar zor mu?
What all of you have been through.
Hepiniz zor günler geçirdiniz.
Finding your grandma's been hard, huh?
Büyükanneni bulmak zor oluyor sanırım?
Now that Geonwoo's lawyered up, it'll be even harder to find his connection to all this.
Geonwoo avukat istediğinden vakayla bağını bulmak daha zor olacak.
It's hard to believe he didn't give it up once they took him into custody.
Gözaltına alındığında itiraf etmemesine inanmak zor.
I hardly remember writing it.
Yazdığımı bile zar zor hatırlıyorum.
Look, I know this is hard, but...
- Zor olduğunu biliyorum ama...