Важнее Çeviri Türkçe
3,257 parallel translation
Это важнее.
Bu daha önemli.
Агент Кин, неужели ваша злость на меня важнее жизни невинных людей?
Ajan Keen, gerçekten bana olan öfken, bu kadar masum insan hayatının önüne mi geçecek?
Чем выше оценивают тебя, тем важнее становятся твои оценки для других.
Yani senin puanların arttıkça diğer insanlara verdiğin puanlar daha önemli oluyor. - Olamaz.
Разве это не важнее политики?
Bu politikadan daha önemli değil mi?
И что ещё важнее, я бы позаботилась о себе.
En çok da kendimle ilgilenirdim.
Тогда, видимо, ты должна решить, что для тебя важнее :
O zaman sanırım senin için neyin daha önemli olduğuna karar vermen gerekecek :
Тогда ты должна решить, что для тебя важнее.
O zaman hangisinin daha önemli olduğuna karar vermen gerek.
То, что ты сделал, гораздо важнее.
Daha da önemlisi, senin ne yaptığını.
Никакая работа не может быть важнее Милли, ведь правда?
hiçbir iş Millie'den harika değildir değil mi?
Послушай, меня часто не было рядом с тобой в последнее время, и... возможно тебе кажется что мне все равно, но я хочу, чтобы ты знал... нет ничего важнее для меня чем ты или твоя мама.
Bak, son zamanlarda seninle çok fazla ilgilenemediğimi biliyorum. Belki seni umursamıyormuşum gibi görünebilir ama bilmeni isterim ki benim için hayatta sen ve annenden daha önemli hiçbir şey yok.
Есть на много важнее вещи, о которых надо поговорить, и мне надо работать, но если бы ты могла просто объяснить мне еще раз как ты случайно спалила волосы Тэнси.
- Haklısın konuşacak daha önemli şeyler, yapılacak çok işimiz var. Ama bir kez daha Tansy'nin saçını nasıl kazara yaktığını anlatabilir misin?
Гораздо важнее диапазоны между цифрами.
Önemli olan sayı aralıklarıdır.
Ты важнее, чем работа, Тим.
İşten daha önemlisin, Tim.
Нет, не важнее.
Hayır değilim.
С другой стороны, что может быть важнее?
Ama daha önemli ne olabilir ki?
А это важнее всего.
- Önemli olan da bu.
Хочу, но сейчас на кону стоят вещи важнее мести.
Hayır, ama burada intikamdan daha önemli şeyler oluyor.
и, что важнее, передавать эту жизненную силу кому-то, кроме тебя самой.
Ve daha da önemlisi ve bir yaşam gücünü, kendinden başka birine aktarabilme imkanı.
Что важнее, Кэти, целостность или мир?
Hangisi daha önemli Cathy bütünlük mü barış mı?
Знаю, вы обеспокоены, но важнее...
Başının belada olduğunu biliyorum ama en önemli şey...
Для меня нет ничего важнее моей группы. "
Benim için grubumdan önemli şey yok. "
Слушай, важнее всего то, что они будут преследовать тебя.
- Dinle, burada önemli olan onların senin peşine düşmesi.
Старлинг - мой дом, а вы - моя семья, а для меня нет ничего важнее моей семьи.
Starling City benim evim, sizlerse benim ailemsiniz ve benim için aileden daha önemli bir şey yoktur.
Для Чина Хо собственный отец был намного важнее, чем какой-то Габриэл.
Gabriel, Chin Ho'nun kendi babasından önemli değildir.
Что может быть важнее меня?
Benden önemli ne olabilir ki?
Декорации важнее торта.
Dekorasyon pastadan önemlidir.
Торт однозначно важнее декораций.
Hayır, pasta kesinlikle dekorasyondan önemlidir.
Она жива, а это куда важнее.
Yaşıyor, önemli olan da bu. Ingrid?
Нет ничего важнее.
Başka hiçbir şeyin önemi yok.
Русков использует её, чтобы подобраться ко мне и, что еще важнее, к Рэйчел.
Ruskov onu bana ve daha önemlisi Rachel'e ulaşmak için kullanıyor.
что важнее :
Kendini feda etmen anlamına gelse bile,
Но уверена, что интересы Киры для тебя важнее всего.
Ama her zaman Kira'yı ön planda tuttuğunu biliyorum.
Кто тебе важнее, твой источник или твоя жена?
Hangisi daha önemli? Kaynağın mı karın mı?
Разве эта кучка людей важнее всех остальных, только потому, что ты привязался к ним?
Bağlandığın için bu azınlık herkesten daha mı önemli geliyor?
В это деле видеть важнее, чем слышать.
Üstelik bu durumda, gözler kulaklardan daha iyidir.
Для меня нет ничего важнее нашей семьи.
Benim için ailemizden daha önemli bir şey yok.
Важнее то, что я нашел Гавриила.
Daha da önemlisi, Gabriel'i buldum.
Прости, но твои чувства к Клэр полностью ослепили тебя от того, что было ясно видно в той комнате делает еще важнее задачу взять Вегу под наш полный контроль.
Üzgünüm ama Claire için olan hislerin besbelli öylesine seni kör etmiş ki o odadaki tek amacımızın Vega'nın kontrolünü her zamankinden daha çok ele almak zorunda olduğumuzu görememişsin.
не имела повода для нытья. что надежность важнее скорости.
Ama mükemmelini seç böylece hayatında bir kez olsun Bayan Archer seni ezemesin. Savaş bölgesinden geçeceğimize göre hızlı olması gerekiyor. Ayrıca dayanıklılığı hızından daha önemli sanırım.
Мы были помолвлены тайно, а потом он решил, что почитать договоренность отца важнее, чем соблюдать клятву, данную мне.
Bana olan yemininden daha önemli olan babasının anlaşmasını onurlandırmaya karar vermeden önce gizlice nişanlanmıştık.
Что может быть увлекательнее и важнее этого?
Bundan daha etkileyici ve önemli ne olabilir ki?
То что у нас есть - важнее.
Ama bizim ilişkimiz, herşey.
Важнее то, что ты уверен, что к ней нужно относится по справедливости.
Önemli olan şu ki sen ona adil şans tanınmasını sağla.
Но это важнее...
- Bunun önceliği var.
И что важнее, он работает.
Daha da önemlisi, çalışıyor.
— Жизнь важнее, Джоэль.
- Ekstremiteniz Hayat, Joel.
Парса для вас важнее, чем безопасность ваших детей?
Parsa senin için, çocuklarını korumaktan daha mı önemli?
- Разве это не важнее?
- Bunun daha önemi olmaz mıydı?
Думаю, важнее тут жалоба, которую я получил от пожилого господина, в которой написано, что ты пытался согнать его с тренажёра, открыто нарушая протокол поведения в зале.
Bence buradaki asıl sıkıntı, spor salonu kurallarına tamamen karşı gelerek, onu acele ettirip makinesini almaya çalıştığına dair yaşlı bir beyefendiden aldığım şikayet.
Значит, мэм, как вы и сказали, еще важнее, чтобы я сосредоточился на будущем и чтобы ко мне относились так же, как к другим кадетам.
Dediğiniz gibi, efendim, diğer öğrencilere davranıldığı gibi muamele görmek geleceğime odaklanmam için daha iyi olacaktır.
Единственное, с тех пор, как он встретил эту женщину, он не знает, что для него важнее.
Ne var ki o kadın hayatına girdiğinden beri önceliklerini doğru göremedi.