English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Rusça → Türkçe / [ Н ] / Не так уж

Не так уж Çeviri Türkçe

5,435 parallel translation
Думаю, глубоко внутри, под этой шляпой ты не так уж отличаешься от Твайлы Стенсберри.
Bence hepsinin altında, mesela şu şapkanın altında sen de Twila Stansberry'den pek de farklı değilsin.
Ага, не так уж часто нас переигрывают на крыше.
- Çatıda bizden iyisi çıkmaz genelde.
40 лет в Нью-Йоркском симфоническом не так уж тебя и потрепали.
Yani senfonide 40 yıI senin için o kadar da kötü değil demek.
Она знает, что мы ее поддержим несмотря ни на что. И если лишиться магии - это то, что она хочет, возможно, это не так уж плохо.
İstediği şey sihrinden kurtulmaksa belki de bu o kadar da kötü bir şey değildir.
Твоего крота будет не так уж сложно расколоть.
Köstebeğini konuşturmak çok zor olmayacaktır.
- Всё не так уж плохо.
- Çok da önemli bir şey değil o.
Я не так уж много снимаю.
Fazla fotoğraf çekmiyorum.
Попробуй жить с кем-нибудь, кто запоминает каждую мелочь. Не так уж это и привлекательно.
Küçük detayların hepsini hatırlayan biriyle evli olmayı dene.
Прошло не так уж много времени, и они оба молоды.
Daha çok gençler ve yeni başlıyorlar.
Не так уж я и разгорячилась и отвлеклась.
O kadar da hazır değildim.
Это не так уж и важно...
Büyük bir şey değil.
- Она не так уж плоха.
- Çok da kötü biri değil.
Это было не так уж и сложно.
- O kadar da zor değil.
Было не так уж трудно выяснить.
Fark etmek çok da zor olmadı.
Вы видели фото голых женщин до наступления 2005-го? Это не так уж и странно! - Всё хорошо, милая.
Hiç 2005'ten önce çekilmiş çıplak kadın fotoğrafları gördünüz mü?
Ну, раз все платят по 40 центов за раз, не так уж она, наверное, и плоха?
Millet tek seferde 40 sent ödediğine göre herhâlde o kadar da kötü değildir.
Ну что, не так уж плохо.
Durum pek de kötü sayılmaz.
Кажись, не так уж и весело.
O kadar eğlenceli bir şey değil.
Продолжает настаивать, что моя квалификация в области "уринологии" не так уж хороша.
Devamlı doktoramın "çişli" olduğundan bahsetmiş.
- Не так уж всё и плохо.
- O kadar da kötü değil.
— Не так уж это и просто.
- Çok basit değil.
С одной стороны этот напиток не так уж и плох.
İyi tarafından bakarsak, bu şey hiç de fena değil.
Не так уж и поздно всё начать сначала.
Baştan başlamak için hala şansın var.
Это не так уж необходимо.
- Buna gerek yok.
Попасть в город и передвигаться там безопасно кажется не так уж и сложно, по сравнением с тем, как спасти Мака.
Şehrin içine girmek ve güvenle hareket etmek Mack'i kurtarmak için bir yol bulmak kadar zor gözükmüyor.
Он сказал, что это не так уж и важно, но, похоже, это не так.
Bana çok önemli bir şey değil demişti ama sanırım gerçekten önemli bir şeymiş.
Послушай, может, я и продавец, но знай, я не так уж много и зарабатываю.
Bak, sana satış elemanıyım demiştim ama çok iyi kazanan biri değilim.
Послушай, я как никто, знаю, что ты можешь пустить ненастоящую слезу, но настоящую - не так уж просто.
Dinle, bizzat sahte gözyaşı dökebildiğini biliyorum. Ama eminim gerçek olanlar kolayca gelmiyordur.
База не так уж далеко отсюда.
Üs, buradan çok uzakta değilmiş.
Совсем не так уж и странно говорить : "Могу ли я отведать кокаина?"
"Biraz kokain alabilir miyim acaba?" demek o kadar da garip bir şey değil ki.
Не так уж и лучше.
Biz daha iyi durumdayız.
Не так уж кроваво хорошо.
Çok da kanlı değil.
Знаете, эти столы не так уж и дёшево арендовать.
Biliyorsun değil mi bu bilardo masalarını kiralamak hiç de ucuz değil.
Все было не так уж плохо.
O kadar kötü değil.
К тому же, при всем уважении к организации этих убийств, она не так уж и продумана.
Ve o cinayetlere saygı duymakla birlikte o hazırlıklardan sonra hiçbir bulgu suça işaret etmez.
Здесь не так уж плохо.
Çok hoş bir yer. Bilmiyorum.
Я учу Макс ездить на велике, не так уж это и просто.
Max'a bisiklet sürmeyi öğretiyorum ve bu oldukça zor.
Не так уж хорош этот альянс, который вы заключили.
Sandığınız kadar iyi bir müttefik değil.
Я знаю, что я здесь не так уж долго. что восприятие имеет значение.
Geldiğim çok olmadı ama algının önemli olduğunu anladım.
– Она не так уж не права, Кэри.
- Onun hatası yok Cary.
Всё не так уж плохо.
O kadar da kötü bir şey değil.
Плюс, быть самим собой — не так уж впечатляюще.
Ayrıca kendim gibi davranmam hiç etkileyici değil.
Не так уж много.
Pek değil.
Не так уж и сложно, и "Белый русский" был бы намного лучше.
Çok zor bir şey değil ve White Russian'lar öyle çok daha iyi olur.
Ого. Да уж, а так и не скажешь, что панк-рок может быть похож на музыку композитора 17-го века, да..
Kimse punk rockın 17.yüzyılın ölü bestecisinden kopyalandığını söylemiyor.
Их не так уж и много.
Gösterecek pek bir şey yok.
- Не так уж и давно.
- Çok da önce değildi.
Не знаю. Но на острове только четыре склада этой соли, и так уж случилось, что один из них в трех кварталах от места преступления.
Bilmiyorum ama adada sadece 4 tane tuz deposu var ve depolardan birisi olay mahalline 3 sokak ötede.
- Слушай, я далеко не лучшая в мире мать. Но так уж вышло, что у меня две замечательные дочери.
Bak, mükemmel bir anne olamadığımın farkındayım ama öyle ya da böyle, iki harika kız yetiştirdim.
- Верно. Так что представь, что ты не такой уж честный математик.
Şimdi bir anlığına düşün dürüst olmayan bir matematikçisin.
Не так уж много, Лоис.
Her hafta hanemize yazdırdığın borçların sonu gelmeyecek hâli işte. Çok pahalı değil Lois.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]