Acil bir durum var Çeviri İngilizce
747 parallel translation
Acil bir durum var.
There is an emergency.
Böldüğüm için üzgünüm, ama acil bir durum var. Vurulacaksınız!
Pardon me for interrupting, this is urgent because you're going to be shot!
Acil bir durum var.
We have a Mayday.
Acil bir durum var.
It's an emergency.
Sen, bana inanmalısın. Acil bir durum var burada.
You've got to believe me.
4. hücrede acil bir durum var!
They're calling for help in cell four!
Roger, çok acil bir durum var.
Roger, something quite urgent has come up.
Acil bir durum var.
Emergency landing.
Ortak hat olduğunu biliyorum, ama acil bir durum var, polisi aramam gerekiyor.
Yes, I know it's a party line, but this is an emergency. I have to call the police.
Acil bir durum var mı?
Is there one already?
Acil bir durum var.
Something very urgent has come up.
Acil bir durum var da.
There's a flap on.
Acil bir durum var.
We have an emergency.
Söyledim ya, acil bir durum var.
I told you, we've got an emergency.
- 823'de de acil bir durum var.
- We have another emergency in 823.
Baron von Schmetterlin'in odasında acil bir durum var.
It's an emergency. The Baron Forshmetelli's suite.
Acil bir durum var.
It's urgent.
Burada acil bir durum var.
We have an emergency here.
Acil bir durum var.
This is urgent.
Çok acil bir durum var.
It's quite urgent that I get ahold of her.
Acil bir durum var da.
- Nobody's hurt!
Acil bir durum var.
We must leave.
Gerçekten acil bir durum var.
There is indeed some urgency.
Anlaşılan acil bir durum var.
I understand there's an emergency.
Hafif hasarlı hasta bölümünde acil bir durum var.
We have an emergency in the outpatient department.
Sam, arka odada acil bir durum var.
Sam, there's an emergency in the back room.
Babanızla ilgili acil bir durum var.
And there's an urgent matter concerning your father.
Acil bir durum var da. Süpürgenizin sapını ödünç almam lazım.
I need to borrow your broom handle.
- Ama acil bir durum var.
But it's very urgent.
- Ama acil bir durum var.
But it's urgent.
Acil bir durum var.
Got an emergency.
Burada acil bir durum var.
I have an emergency.
- Daha başında acil bir durum var zaten!
- An emergency from the outset!
Çavuş Hooks, 1. Bölge'de acil bir durum var.
Sgt. Hooks, we got a 10-48 in Sector 1.
Çavuş Hooks, acil bir durum var!
Sgt. Hooks, there's a 10-48!
Affedersiniz, acil bir durum var.
Excuse me, I have an emergency.
- Philips, elimizde acil bir durum var.
- We have an emergency on our hands.
Acil durum yok ama ilginç bir gelişme var.
No emergency, but a very interesting development.
- Acil bir durum var
- Milady? 'We have an emergency.'
Başka bir yerde randevum var ve bu acil bir durum.
I have an assignment somewhere else, do you see? And it's an emergency.
Acil bir durum çıktı. Hasta bir adam var.
There is an emergency, a very sick man.
Aşağıda acil bir durum var.
I've got an emergency down here.
Acil bir durum mu var?
Is there some urgent danger?
Keza ben de, Bay Jameson telefonda söylediği için, biliyorum ki,... şey bu türlü durumlar için bir acil durum fıkrası var.
I also know, because Mr. Jameson told me on the telephone, that there is an emergency clause for... well, for problems like this.
- Acil bir durum mu var?
- An emergency?
Acil bir durum var.
There's sort of an emergency.
Julian, genel bir tahliye durumunda acil durum prosedürü... hakkında bilgi istiyor. Şuan bir doktora ihtiyacı var...
Julian wants staff informed of emergency procedures in case of... a general matter of evacuation's in order.
Burada tıbbi bir acil durum var.
We have a medical emergency.
Warp gücüne dönmemize ne kadar var? Kaptan, şu anda dilithium kristallerini yeniden diziyorum. Bu acil bir durum.
Coordinates are 66728.9 by 7075...
Burada gerçek bir acil durum var.
I got a bona fide emergency here.
Acil bir durum mu var?
You got some kind of emergency? Over.