Acıdı mı Çeviri İngilizce
3,402 parallel translation
Canın acıdı mı?
Did you hurt yourself?
Gerçekten acıdı mı?
Did it really hurt?
Acıdı mı koca oğlan, ha?
You're resting big boy, huh?
- Acıdı mı?
- Did it hurt?
Çok acıdı mı?
Did you get badly hurt?
Kendine acıyan, erkeksi kızlardan hoşlanmıyor oluşum çok yazık öyle olsa belki bir şansın olurdu.
Too bad I'm not attracted to androgyny and self-pity, or you'd have it made.
- Gerçekler ve yaptırırken canım acıdı. Bunları yaptırmamın tek nedeni de çeteye sızmaktı.
They're real and they hurt and the only reason I got them done was to infiltrate the gang.
sadece hastanenin dışında bulunduğuma inanamıyorum ve yapmam gereken ilk şey açık faturalar.
I can't believe I just got out of the hospital, and the first thing I'm gonna do is open bills.
Zihnimi açık tutuyor. Düşündüğüm zaman... Ordövrleri ve menüleri ve diğer şeyleri.
Well, I find it keeps me sharp, you know, when I'm thinking about hors d'oeuvres and menus and other things.
Aç olmamın dışında.
Except that I'm hungry.
Açık oturum yapalım.
I'd like this to be an open forum.
Acıdım lan.
That was mad emotional.
* Bir düşün yaşamak zorunda kalmayacağım acıyı *
Well, just think of the misery I'd miss
Ulan yavşak, senin gibi soyunup götümü başımı açıp zenne gibi dolaşacağıma goşist olurum daha iyi.
I'd rather be an extremist than run around bare-assed.
Geri dönüş sürecine bu kez farklı bir açıdan bakalım diyorum.
Um, I-I thought we'd take a different approach to your recovery this time.
Dışarı çıktım ve simit aldım. Belki acıkan vardır.
I just went out and got some bagels if anyone's hungry.
Dünyaya en azından bir bakıma seçkinlerin güçlerinin nasıl, işlediğini gösteriyordu, yani bunlar çok düşük seviyeli diplomatlar sadece mesajları iletiyorlardı ama bu hükümetin hiç görmediğimiz bir yönündeydi ve bu oldukça göz açıcı, yani, bir kere dışarı çıktı mı, çıkmıştır.
He was showing the world a glimpse of how the powerful elite actually work, at least to some extend, I mean these are fairly low level diplomats sending messages back and forth but it's a side of government you hardly ever see and it's pretty eye opening and, you know, once it's out it's out.
9 ay boyunca iddianamemden kaçtım ama beni yakalıdılar, hapse girdim to jail, sonrasında çıktım ve avukatım ne kadar riskli olduğunu söylesede bir basın açıklaması yaptım. Çünkü
For 9 months I ran from my indictment, but they busted me, I went to jail, I bond it out and then I held a news conference because, as risky as that was and against my lawyer's advice,
Of, ayaklarım acıdı.
Fuck! Ouch! My legs.
Peki, acıdım. 1805.
I'll take pity on you. 1805.
O beni buldu. Facebook'da arkadaşlık teklif etti, ben de acıdım.
He found me on Facebook.
Biz açıyoruz ülke genelindekonumu kadar, ve ben sahip olmak istiyorum karışımı adınız.
We're opening the position up across the country, and I'd like you to have your name in the mix.
Açıkça anlayayım diye geçen akşam eli tetikte kaşınan federal şerifi düelloya davet ettin ve bu sabah şehir dışında acil bir işin olduğunu mu hatırladın?
Just so we're clear, the other night, you throw down the gauntlet to a trigger-happy US Marshal, and this morning, you remember you have pressing business out of town?
Kapınızın dışına çıkın, sağa dönün yukarı çıkın, kapımı açın ve dairemi temizleyin.
Well, uh, you walk out your door, you take right, you go upstairs, you open my door, and you clean my apartment.
Duygusuz'un köpeğinin aç olduğunu düşünnüp, bir yürüyüş için dışarıya çıkardım!
Emotionless thought your dog was hungry, so she told us to take it out for a walk!
Bir pencereyi açık bırakmıştım.
I'd left a window open.
Güvenlik görevlilerinin sürelerini sayardım ve açılışı beklerdim.
I'd time the guards and wait for an opening.
Karmaşıklıktan söz açılmışken ben dışarıya çıkıp yeni çimen süsümüzle ne yapacağımızı çözeceğim.
I'm gonna go outside and figure out what to do with this new lawn ornament.
Mirasından mahrum bırakılmış bir genç olarak acıdım.
I pitied you, as a young man deprived of his inheritance.
Kalmak istemedi, mızmızlanıp duruyordu ben de acıdım.
He didn't want to stay. He was whimpering and I took pity on him.
Canım acıdı ama birbirlerine âşıklar demek ki.
It hurt, but... I guess they're in love.
Açıkçası senin gibi biri için zaman bulamazdım.
Not that I'd have given time to someone like you, obviously.
İnsanoğluna açık ve objektif gözle baktığımızda gördüğümüz şey oldukça sıra dışı bir türdür.
So even people as tough as the Vikings believed in supernatural beings to make sense of natural phenomena, like lightning or storms.
İnsanoğluna açık ve objektif gözle baktığımızda gördüğümüz şey oldukça sıra dışı bir türdür.
For a start, they force us to leave our common sense behind. When we look at the human race clearly and objectively, what we see is a pretty extraordinary creature.
- O geldiği zaman, hepimizin amacımıza hizmet ettiğimiz açıktı.
When he arrived, it was clear we'd all served our purpose.
Detektif Sanchez okulun web sayfasını açıp Bay Morris'e baktırır mısınız bakalım tanıdığı birisi olacak mı?
And Detective Sanchez, could you also pull up the school's website, look through the faculty pictures, see if Mr. Morris recognizes anyone?
Açıkçası çok fazla zamanım kalmadı,... bu nedenle çocuklarım için bir şeyler bırakmak istiyorum.
Well, I don't have that many years left, and I'd like to leave something for my children.
Açıkçası ben tam olarak bunu bu şekilde düşünmedim,... ama evet, bu kararlarımın yanlış anlaşılmasını istemiyorum.
Well, I don't think I'd exactly put it that way, but yes, I don't want these decisions to be misunderstood.
Sana acıdığımı mı sanıyorsun?
You think I feel sorry for you?
Çok heyecanlıyım. Lafını acıyla kesmem gerek.
I'd put a pin in this for now.
Tanıdığın veya tanıdığını sandığın James Doakes'un acımasız bir katil olmadığına çaresizce inanmak mı istiyorsun?
Your desperate need to believe the James Doakes you knew, or thought you knew, wasn't a cold-blooded killer?
Ticaret okulundaki ev arkadaşlarımla aramda her dört yılda bir Artık günde en fazla kim daha fazla para kazanacak diye bir iddia var ve bu yüzden Kabletown'nın Xaro'yu 3B internet firmasını aldığını açıklayacağım.
I have a bet with my business school roommates every four years to see who can make the most money on Leap Day. And that is why I am announcing today that cable town is purchasing Xaro, the 3-D Internet company.
Ben bankaları arardım, onlar da hesabı kapatırlardı ama sonra hemen yeni bir tanesi açılıverirdi.
I'd call the bank, and then they'd close the account, but then another one would pop right back up.
Çünkü açıkçası keşke bıraksaydın da boğulsaydım.
Because honestly, I wish you'd just let me drown.
Yaşadığımız onca acının ailemizi nasıl yok ettiğini görmedin mi?
You know the rain of hurt you'd be bringing down on your family?
Ne demek istiyorsun? Tanıdığım Becca Winstone sahada acımasızdı, hesaplıydı.
The Becca Winstone I knew was cold in the field, calculating.
Bana kalsa, beyninin sapından vurulmalısın ama tek pişman olacağım şey hiç acı hissetmeyeceğindir.
If it were up to me, you'd get one shot through the brain stem, my only regret being you wouldn't feel any pain.
Onun acısı bizim acımızdır. Ama burası da Kırklar Meydanı'dır.
We share in hergrief, but this is the Hall of the Forty Saints.
İnan, elimden gelse acının tamamını ben sırtlanırım.
Believe me, I'd take on all yourgrief if I could.
"Bana karşı açılan davada savcılık yapan Tom Kingsly'i" pek iyi tanıdığımı söyleyemem.
"I can't claim to know Tom Kingsly very well, " in prosecuting the case against me,
- Hayır onu yapmayacağım, aslında, daha önce bunu yaptım ve gerçekten acıdı..
No, I'm not going to, because I actually did this once, and it hurts.