Aldınız mı Çeviri İngilizce
5,727 parallel translation
Finley cinayeti hakkındaki raporumu aldınız mı?
Did you get my report on the finley murder?
- Not aldınız mı?
And did you take notes?
Embriyoları aldınız mı?
So, you got the embryos, then?
Herhangi özel bir tedavi gördünüz mü, ya da özel bir vitamin, ilaç aldınız mı?
Did you undergo any special treatments, any special vitamins or drugs?
Kokusunu aldınız mı?
Did you smell him?
- Buradaki müzikhollerden keyif aldınız mı?
You enjoy the music hall theatre here? Yes.
Çavuş, efendim, talebimi aldınız mı?
Sergeant, sir.
- Decimalı dostumuzun telefonunu aldınız mı?
- You have our Decima friend's phone?
- Mesajımı aldınız mı?
- Did you get my message?
Avukatımdan mesaj aldınız mı?
Did you get that message from my lawyer?
Bayan Bates, o polisten başka bir haber aldınız mı?
Mrs Bates, have you heard any more from that policeman?
"Rahmetli eşinizden bir eposta aldınız mı?"
You've received an email from your late husband?
İçki belki rahatlamamızı... Aldığım üç sakinleştirici hapın üstüne alkol pek iyi gitmez.
The booze might sort of help with the whole- - the alcohol is not going to mix well with the three benzos I took.
Sizin gibi sorumluluğu üstüne alan erkeklere ihtiyacımız var. Özellikle de değişip duran belediye başkanlarını göz önüne aldığımızda.
You're a take-charge guy and we definitely need more of those, especially with our revolving door of mayors.
Bunu göz önüne aldığımızda, siz finalistler fiziksel, duygusal ve ruhsal testlere tabii tutulacaksınız.
With that in mind, you finalists will be subjected to a battery of tests that will measure your physical, psychiatric, and emotional strength.
Tapınağımızda kanımızı isteyerek veririz çünkü bunun büyük bir ayrıcalık olduğunu biliriz ama Korban'ın mesajını aldığımızda buranın dışında direnenler ile karşılaşacağız.
In our temple, we give blood willingly because we know it is a great privilege, but as we- - we take the message of Korban beyond here, we will encounter those who resist.
Bu yüzden demek kızım için bu kararı aldın.
So that's why you took this decision for my daughter.
Her neyse, avukatınız Bay LaFlamme'dan bir telefon aldım. Bu kazanın ona göre dava edilebilir olduğunu bildirdi.
Anyway, I just got a call from your attorney, Mr. LaFlamme, informing me that in his view, this incident is actionable.
Umarım Nucleus seyahatimizden keyif aldınız.
I hope you've enjoyed yourjourney into the Nucleus.
Kontrol altına aldığımızı sanıyorduk. Pıhtı oluşmasını beklemiyorduk.
W-we thought that we had it under control, and we didn't expect for him to clot.
Beni ve Miles'ı örnek aldın yaptığımız onca kötü şeyleri.
You've been watching me and Miles, the way we act, the awful things that we do.
- Ama bunları senin için aldım. - Kızı gerçekten seviyor olmalısın.
Bought these for you.
Buraya aldığımız ilk adamı gördüm, bu çocukların en büyüğü ve buradan çok sık geçiyor.
I've seen the first guy we brought in, the oldest of the kids, and he's always coming through here.
Silahlardan ötürü beni aldınız sanmıştım.
I thought you brought me in here for the guns.
Kül suyuna ek olarak satın aldıkları... Hazır mısınız?
In addition to lye, they bought--are you ready?
İşin güzel tarafı baktığımız son gey barda dört kişinin numarasını aldım.
On the positive side, I got four numbers at the last gay bar we checked.
- Tam bir düğün paketi aldığınız için tüm "takım taklavatımızla" hizmetinizdeyiz.
You pay for a full-service wedding, you get our full packages. Ohh.
Karısından aldığımız mermiler, kocasının aracında bulduğumuz silahla eşleşmiyor.
Bullets from the wife don't match the gun from the husband's car.
Tek söyleyebileceğim, o polisler silahımı aldığı için şanslısınız.
All I can say is, you rich people are lucky those cops took my BB gun.
Yani Elspeth'ten bugün aldığımız izler hırsızlığın gerçekleştiği yerdeki izlerle eşleşmeyecek.
So the prints we got from Elspeth today aren't going to match the ones from the scene.
Redmond ideolojik nedenlerden dolayı intikam aldığını söylemişti ama işin içine yarım milyon dolar girince avlandığımızı düşünüyorum.
Redmond told us he's on a rampage for revenge and ideological reasons, but this half-a-million bucks makes me think that's just to throw us off.
Özel bir Savcı Yardımcısının ziyaretinden zevk aldığımızı görüyorum.
No matter what, I talk. Well, I see we're enjoying a visit from a special asa.
Bilhassa Jane Drumm'a hoş geldiniz diyorum. Kendisi Yeni Zelanda'daki bir Winston Churchill kurumunda kıdemli bakıcı. Aile içi şiddet vakalarını Birleşik Krallık'ta nasıl ele aldığımızı görmek için burada.
I particularly would like to welcome Jane Drumm, a senior care-worker over from New Zealand on a Winston Churchill Fellowship to see how we handle family violence issues here in the UK - the answer being "not as well as we could but we're getting there".
Kaynaklarımızın envanterini aldım...
I-I've taken inventory of our other supplies, which...
Sizin ve Laura Linney'nin okuduğu sesli kitaplarınızı bile aldım.
I even own the audiobook read by you and the one read by Laura Linney.
Siz bana aldırmayın, kızımın raketini almak için geldim.
And don't mind me, I'm just here to pick up my daughter's tennis racquet.
Reno'da Santana ile buluşacağız. Brittany'i arka dansçım olarak yanımda götürme onayını da aldım.
We're gonna meet up with Santana in Reno, and I even got the label to bring along my girl Brittany as my star backup dancer.
Siz kızların kucak dansı yapmadan önce paranızı aldığınızı sanırdım.
I thought you girls were paid up front before the lap dance.
Ayrıca pratik. Ceset Johnları'nı aldıkları bizi ilk kurbanımız Lucas Wagner'a götüren fahişe meskenine bırakılmış.
The body was left in hooker row, where they pick up their Johns, which brings us to our first victim, Lucas Wagner.
Çocukken kazandığımız beyzbol kupasını bile aldı.
He even took our Mighty Mites baseball trophy.
Çivilerinden sıvı mı aldınız?
The fluid from the spikes?
Randolph yerlilerden aldığımız arazide Kral'ın hak iddia etmesi için bir yol bulmaya çalışıyor.
Randolph is trying to find a way for the King to lay claim to that land we bought from the Indians.
Eski İngiltere'den aldığımız tek haber Charles Stuart'ın muhaliflere nasıl acımasızca davrandığı.
All we hear from old England is how ruthlessly Charles Stuart is dealing with opposition.
Mary, dinle, Calais'i aldığımız zaman, İlk yapacağım iş İskoçya'ya gitmek olacak. Amcanın ordusuyla beraber.
Mary, listen, when we have taken Calais, the first thing I will do is travel to Scotland with your uncle's army.
Seninle kulede yaptığımız onca antrenmanın karşılığını aldım.
Sorry, thor. All that training against you at the tower paid off.
Pratik becerileri olan, sağlıklı, aldığından fazlasını verebileceklere ihtiyacımız var.
We need people who are healthy, with practical skills, who give more than they take.
Sormak istediğim, ailesi olan bir kızı neden eve aldınız?
What I'm asking is, why'd you take in a girl who has a family?
Mücevherlerime bakması için bir mücevher hırsızını işe aldım.
I employ a jewel thief to look after my jewels.
- Kızı oraya mı aldın?
- And is this where you put her?
Hayallerimin kızını motosikletine aldığında saçların rüzgârda dalgalandı mı?
When you took the girl of my dreams on your motorcycle, did your hair flow in the wind?
Sadece Calais'i aldığımız için değil, İngiltere kraliçesinin, mezarına yuvarlanışını bekleyen ajanlarımdan gelen haberlere göre :
Not only did we reclaim Calais, but I have news of my own : my spies in England have been tracking the queen's slow crawl to the grave.