Anladık Çeviri İngilizce
7,142 parallel translation
Anladık.
Got it.
En azından adamın süper gücünü anladık.
Well, at least we figured out his superpower.
Burada bunun cinayet olduğunu anladık, seni ikna etti.
The moment we pegged this as a murder, she turned on you.
Tamam, tamam, anladık.
Yeah, yeah, all right.
Anladık, iyisin.
He's okay.
Sanırım nöbetçilerin nereye gittiğini anladık.
I guess we know where the guards went.
Tamam mama, anladık ne demek istediğini.
Okay, Mama. You made your point.
O kısmı anladık.
We got that part.
Anladık.
- I got it.
Anladık!
No, we get it!
Evet, dünya yanıyor. Anladık.
Yeah, world on fire, I got it.
Anladık.
We are.
Şimdi Alba'nın fizik tedavi için neden heyecanlandığını anladık.
Latin lover narrator : Ah. Now we know why Alba was excited for her physical therapy.
Yani sonunda anladık ki, birbirimizden çok farklıymışız, yani şu anda ben, gayet mutluyum.
I mean, at the end of the day, we were just so different, so now, I'm just, like, really happy.
Bence hepimiz anladık, Jane.
I think we all understand, Jane.
- Anladık, leşçi kralıymış.
Got it. The Scav King.
Anladık.
I get it.
Joe ile, Wells'in olduğunu söylediği kişi olmadığını anladık.
Joe and I found out that Wells isn't who he says he is.
Anladık da biz cidden yokuz.
Yeah, we're really out.
Five-And-Dime mağazasına neden uğradılar şimdi anladık galiba.
Well, I guess we know why they stopped at a five-and-dime.
Anladık.
We got it.
Anladık, insanlığa armağan olarak gönderilmişsin sen.
We get it, you're a real gift to humanity.
Anladık Zo.
All right, Zo. I get it.
Anladık be kanka, pasaportun var. Hayatım, Bay Chris ile çıkıyoruz diye mi sinirlendin?
Darling, are you upset'cause Mr. Chris and I are dating?
Sonradan, içeriden biri olduğunu anladık. Şimdilik kimseyi elemiş bulunmuyoruz yani.
In hindsight, it had to have been an inside man.
Yok, anladık her şeyi.
No. We got it.
Sanırım birbirimizi anladık.
I think we've got there.
İnanıyorum ki anladık.
I do believe we have.
Anladık Gummy.
- Jeez, Gummy-drops, we get it.
Evet, gayet açık şekilde anladım.
Yes, the relay was clear.
Anladım, artık kapatabilir miyiz konuyu?
I got it. Can we move on?
Anladık.
Okay.
Anladığım kadarıyla, efendim Kraliçemiz hamile kaldıktan kısa bir süre sonra Nabo bir parça mobilyanın arkasında saklanıyordu ve ona bir süpriz yapmak için üzerine atlayıp, üstünde güç uygulayarak asil rahmi kötü duruma soktu.
As I understand it, after Her Majesty fell pregnant Nabo hid behind a piece of furniture, jumped out on her to surprise her and he gave her a look of such force that it corrupted the royal womb with darkness.
Anladım, yalakalık.
Oh, I get that... kissing ass.
Anladığım kadarıyla o da sana âşık.
And she is with you. I can tell.
Yakınlık, anladın mı?
Closure, you know?
Ama bu kalp ikimizin de başına bela olmadan onu bulmazsan ben de sana kızgın olacağım, anladın mı?
But I will be mad at you if you do not find that heart before this case bites us both in the ass, got it?
Sözlerinin artık gerçeğe dönüştüğünü anladım.
And I realized her words have come true.
Alice Shaw kız kardeşiyle geldi bir keresinde ama aslında korse giymiş bir erkek olduğunu hemen anladım.
Alice shaw once showed up with her sister, Whom I immediately recognized as a man in a girdle.
Bak, bilmeni istediğim tek şey Becca'nın düğünü iptal etmesine benim yaptığım bir şey yoktu, ama seninle biraz zaman geçirdikten sonra anladım ki doğru kararı vermiş kız.
Look, all I wanted you to know is that I had nothing to do with Becca calling off your wedding, but after spending some time with you tonight, it's clear she made the right decision.
İlk kısmı anladım.
I get the first part. Makes sense.
Bunu anladığına eminim küçük kız.
You understand that, I'm sure, baby girl.
Kelime anlamı olarak değil, çünkü hepimiz sığmazdık. Ama sen anladın beni.
Well, not literally,'cause then we wouldn't all fit, but you know what I mean.
- Sanırım meseleyi anladık.
LAUGHTER I think we get the point.
- Hayır, dinle beni. Artık anladım olayı.
No, listen to me, because I see this now.
Ama artık olamayacağımızı anladım çünkü bir tarafta biz varız, bir tarafta da onlar.
But now I see that we can't be... because there's us and there's them.
Artık bunu anladım.
I see that now.
Bunu yapmak zorundasın, anladık.
You got to do this, all right.
Ne zaman dönerim belirsiz, anladın mı kızım?
I don't have a day or time on that, okay, baby girl?
Beni açık edersen onu öldürürler, anladın mı?
Wait, they will kill him if you expose me, you understand?
İşlerin kızışacağını anladım.
That's when i left. I figured... It was gonna get awkward.
anladım 3457
anladim 18
anladın mı 3957
anladin mi 16
anladın 107
anladın mı beni 67
anladınız mı 673
anladın mı şimdi 18
anladım efendim 33
anladım ki 24
anladim 18
anladın mı 3957
anladin mi 16
anladın 107
anladın mı beni 67
anladınız mı 673
anladın mı şimdi 18
anladım efendim 33
anladım ki 24