Anladım ki Çeviri İngilizce
1,970 parallel translation
Seni kucağıma aldım. Yol boyunca yürüdüm ve anladım ki ayaklarımı yakan toz değil, topraktı.
I took you in my arms, and walked again, and I had the feeling that it wasn't the dust at all, but the soil itself that was warming my feet.
O an anladım ki, tek yapabileceğiniz onlara en iyi yaptığınız şeyi öğretmek ve kendi yollarını bulacaklarına inanmak.
That's when I realized all you can do is teach them the best you can and trust they'll find their way.
Şunu anladım ki bu ofisteki bazıları ofisteki diğer kişilerle pek iyi anlaşamıyor.
It has come to my attention that some people in this office are not getting along with other people in this office.
Anladım ki, telefonlarıma cevap vermeyişinin sebebi arkadaşlık konusunda sana elle tutulur bir öneri yapmamam.
It occurred to me you hadn't returned any of my calls... because I hadn't offered any concrete suggestions... for pursuing our friendship.
Beni aradıklarında, anladım ki, onları gördüğümde, ölmek üzere veya ölmüşlerdi.
When I got the call, I realized when I'd seen them, they were dead or dying.
Ve kendi kendime düşündüm kim bu "birileri" diye? Sonra anladım ki..
And then it hit me- - it's the chummy neighbor.
Anladım ki, beni terk etmelerine engel olamayacaktım.
I would never succeed in making them like me.
Aslında, anladım ki bu işlerde bazen yanlış yapıyorum.
You know, I think I've been second-guessing Myself in the parenting department lately.
Hâlâ çekici olmayı seviyorum. Kadınlarla da hâlâ sadece takılmayı tercih ederim ama artık anladım ki, ben bir kadın değilim.
I still love glamor, and I'd rather hang out with women, but I've come to the understanding that
Anlarsın, döndüğümde anladım ki onu sevmekten hiç vazgeçmemişim.
You know, it's like I got back and realized I never stopped liking her.
Ve yavaş yavaş anladım ki masum amacım beni, beni de aşan bir konuma getirmişti.
And gradually, I understood what innocent intent brought me to and waded out beyond my depth.
Anladım ki başladığımda çok safmışım.
I just think I was a little naive when I started here.
Şunu anladım ki Leia'nın durmadan beni sorgulaması.. .. geminin atmosferini biraz bozdu.
I've just found that Leia's constant questioning of me has not been productive to the atmosphere of the ship.
Ama anladım ki bu hiç önemli değil.
But I realized that that doesn't matter.
Ve onunla konuştuğumda, Anladım ki o benim için doğru insan.
And then when I talked to him, I knew right away that that was the one.
Neresini yanlış anladım ki?
! What about it did I misunderstand?
Ama Daily Planet'de bir gün geçirdikten sonra anladım ki bu başkasının hayatı.
But after spending the day at the Daily Planet, I realized... that's someone else's life.
Bunu okurken anladım ki bu konularda çok tutucuymuşum.
Well, I'm reading this, I mean, I've just been too uptight about this.
"... kolayca anladım ki sınıfımdaki hiçbir arkadaşım beni sevmiyor. "
'I realize that... no one in my class like me.'
"... Ve anladım ki.
'And I understand.
"... Ve anladım ki benim için dostluğunuz oylarınızdan daha önemliymiş.
'Your friendship matters more than your votes.
Bunu anlamam uzun sürdü. Ama sonunda anladım ki, olaylara masumca dışarıdan baktığım zaman..
Took me a while to figure out, but then i realized that whatever it is that's speaking to me,
Anladım ki sen kaderinde yazanı yerine getirmeden o bu sorunun üstesinden gelemeyecek.
I finally realise, until you fulfill your destiny, he won't have his great challenge, to overcome.
O an anladım ki, bu filmde oynamamı istemiyordu.
And then I realized he didn't want me to make that film.
.. ama şunu anladım ki bugünlerde.. sen de hep bu acıyı çektin
What I've realized recently is that you could have left, but you didn't.
"Bütün bu şeyleri korkmadan düşünme fırsatım oldu. Anladım ki kocam bunca sene bizi yönetmek şiddet uygulamış."
"I have had time to think about things without fear, - and I can see now that my husband used violence to control me all these years."
Stiletto olarak o kadar dolaştıktan sonra anladım ki yalnız geçireceğim bir hayatı istemiyorum.
After walking a mile in Stiletto's shoes, I was reminded that I am not cut out for that life of solitude.
Ve bütün bu zaman içinde anladım ki o, o sevimli sevimli küçük çocuk bir infial, infial ürünüydü.
And all the time, I knew that, um, that that lovely, lovely little boy was born out of... Out of rape.
Sen oranın sessizliği biliyorsun ve anladım ki orası benim olmak istediğim yerdi.
You know, and the stillness of it, and I knew this is where I wanted to be.
Senin iyi olduğundan emin olurum ama bu gece anladım ki bu işi uzun süre yapmayacağım.
I make sure you're all right. But tonight i realized I'm not going to be doing it for much longer.
Biraz düşününce anladım ki...
I see now, on reflection...
Ona listemden ve hayatımı nasıl değiştirdiğimden bahsettim, ve sonra anladım ki papaz efendininki de o kadar farklı değilmiş.
So I told him all about my list and how I turned my life around, and then I learned that me and the reverend weren't that different.
Ama artık anladım ki, egon geçekte olanlara inanmanı zorlaştırıyor.
but now i realize it's just that your ego has made you believe things happened differently.
Benim hakkımı çalmak için Yahudi numaraları yapacağını sanmıştım ama anladım ki, bazı insanlar egolarına öyle bir yeniliyorlar ki her şeyi yanlış anlayıp, gerçekte neler olup bittiğini göremiyorlar.
i thought you were just trying to jew me out of my part of the credit but now i realize that some people just have egos that are so out of whack - that no matter what people tell them, they can't accept the truth of who they are.
Ama sonra anladım ki, Weintraub...
But then, I get it, Weintraub...
"Dikiz aynasından öyle bir bakışın vardı ki hemen gaza geleceğini işte o an anladım."
"But you see, I just knew you were gonna go for it, " what with you looking in your rear-view mirror like that.
Ben tabii ki anladım.
No, I... I... Yeah.
Sandım ki, sonun da anladı.
I thought, "You know, she's finally gonna get it."
Tamamdır, bir şey ayarladım ki sese göre hangi tür resim sattığımızı bileceğiz, anladın mı?
All right, look, so I've got this thing set up so that we can tell what pics we're selling based on the sound, all right?
Anladım, yalnız şu var ki benim karım ve çocuklarım var.
Yeah, it's just the thing is, I got a wife, I have children.
Anladım tabii ki.
I understood all of it.
O kısmı anladım ama sen hiç bir kadınla birlikte olmadın ki.
I got that part, but you've never been with a woman.
Tek yaptığım kızı bir topar paraya götürmekti ki anladığım kadarıyla memnuniyetle aldı ve şehirden ayrıldı sensiz.
Please. All I did is bring that girl to a waiting pile of cash. Which, I understand, she gladly took before leaving town without you.
Ne yazık ki ben bunu çok geç anladım.
Unfortunately, I understood it too late.
Anladım ki aracımdaki bluetooth ile bağlantılı olduğundan aramayı otomatik olarak kesmişti. Birden bire görüşmem kesildi.
And all of a sudden, my call got cut off.
- Benim yazdığımı nasıl anladılar ki?
- How do they know they're from me?
Buradan anladığım da şu ki :
" This is what I've understood :
Biliyorsun ki, bana tecavüz edebilirdin fakat böyle bir olayın duyulmasını göze alamayacağını bildiğini anladım.
You know, you could've raped me, but I figured you knew you didn't have what it takes to make an impression.
Broder, sana diyorum ki, gözü dönmüş durumda, anladın mı?
his eyes, broder, i'm telling you, i get chills thinking about those eyes, okay?
Ne demek istediğimi anladın mı? Karl, ne yazık ki, ne demek istediğini her zaman anlıyorum.
Sadly, karl, I always know what you'rsaying.
Ben de senin için bu ilişkide olduğumu anladım söz buna engel olursa, ne kadar güzel olabilir ki?
Well, I realised that I'm in this for you, and if the pledge gets in the way of that, then how good can it really be?