Beards Çeviri İngilizce
310 parallel translation
Sakallı, erkek hemşirelerin olduğu İtalyan hastanesine mi?
To the Italien hospital where they have the male nurses with the beards?
Şu gördüğüm üç adam mıydı, yoksa üç sakallı bir adam mıydı?
Say, was that three fellows or one fellow with three beards?
Saçlarımı farklı şekillere sokup her türden bıyık ve sakal kullandım ve markiz, albay, doktor, avukat fabrikatör, mimar ya da bahisçi oldum.
I had all sorts of haircuts... with moustaches and beards of all sizes... as a marquis, colonel, doctor, lawyer... industrialist, architect or bookmaker.
Bir de bakmışsınız sakallarınıza pembe kurdeleler takmış ve her yanınıza parfüm denen o şeyden sürmüş.
Next thing ya know she'll be tying'your beards up in pink ribbons and smelling'ya up with that stuff called "perfoom."
Mumyalar da sakallı olur.
They wore beards.
Burada sakal nadirdir.
Beards are unusual in these parts.
Saçlarımızın kesimi ve hatta sakalımızın şekli bile oldukça benzer.
Our hair is cut alike and even the shape of our beards is somewhat similar.
Sakalı ve boynuzları olan başka birçok koca var.
There are a lot of other husbands with beards and horns.
Birçok adamın öyle sakalları var.
Many men have long beards like that.
Bu hicivci maskaraya göre, yaşlıların sakalları kır, suratları buruşukmuş. Gözlerinden sarı yağlar, çamsakızları akarmış.
For the satirical rogue says here that old men have grey beards, that their faces are wrinkled, their eyes purging thick amber and plum-tree gum.
Ama, efendi, sakal vatansızlar ve kafirler içindir.
But, master, beards are for outlanders, infidels.
Bu altın kumaşın midyelerin bıyıklarından dokunduğunu biliyor muydun?
Did you know, my dear, that this golden web was spun from the beards of shellfish?
İkimizinde şu anda sakalı olduğu için çok şanslıydık
Well, you know, it's lucky we both wear beards.
Berber bu sakala gıcık oluyor... ama yerlilerde Tanrı'nın sakallı bir resmi var... bu yüzden Kongo'daki papazlar sakal bırakmak zorundalar.
The barber's been itching to get at that beard for years... but the natives have a picture of God with a beard... so priests have to wear beards in the Congo.
Sakal bırakabiliriz.
We could grow beards.
Onlar olmazsa, sakal takıp çocukları kullanırız.
Failing them, we could use kids with beards
Sakallara karşı güçlü duyguların var mı?
Have you strong feelings about beards?
Ve ne sakallar.
And what beards.
Üzerlerinde sadece peştemal vardı ve kapkara sakallarıyla, ayıya benziyorlardı!
Wearing only loincloths, and with black beards, they looked like bears!
- Ben sakaldan bahsetmiştim.
That's for the beards.
Yarın sakal filan kalmayacak, O halde buradan tüymeliyiz.
Tomorrow there won't be any beards, so we had better try to get out of here.
Acele edin, sakallarımız uzamaya devam ediyor.
Come on hurry, our beards keep growing.
Benim dünyamda, ayrıldığımda sadece çocukların sakalı vardı.
In my world, when I left it, only kids your age wore beards.
Sakal mı?
Beards?
Sakal güven telkin eder.
Beards inspire confidence.
O zamanlar kimliğini gizlemek isteyen pek çok insan sakal bırakırdı.
You see, many people back then who wanted to disguise themselves would let their beards grow.
- Sen sakalı sevmiyorsun.
- You don't like beards.
- Sakallarını kes.
- Beards!
Takma yakaları, kelebek gözlükleriyle ve beyaz sakallarıyla
With theirpaper collar, their lorgnette... And their white beards
Sizi deneme süresi için işe alırdım, fakat sakalınızı kesmeyi tavsiye ederim
I advise you to shave. Mr. Rambal-Cochet doesn't like beards.
Mösyö Rambal-Cochet, sakallılara tahammül edemiyor.
Mr. Rambal-Cochet has a loathing for beards.
Ona, sakalın iyi bir mühendis olmak için bir engel oluşturmadığını söyledim.
I responded that many good engineers have beards.
Köylülerin sakallarını traş ediyor.
He shaves mouzhiks'beards.
Bu sakalı takmaktan nefret ediyorum.
I hate wearing these beards.
Bir de uzun sakal konusu var. Ne diyecektim?
But, about the long beards, what was I going to say?
- Uzun sakal...
- The long beards...
Evet, uzun sakallar demişken hiç çorbanda kıl buldun mu, Woyzeck?
Yes, about the long beards. Found any hair in your soup, Woyzeck?
Kadınlar sakallı değildir.
Women don't have beards.
Ozaman sakalları uzamış olur.
They'll have grown beards by then.
Ama senin de bildiğin gibi, Bay Jay Beards hakkında bazı çok açık gerçeklerden başka hiçbir şey bilmediğimi söylemek için yeterli.
But suffice it to say that I know as little about Mr. Jay Beards Wilson as you do yourself, beyond the obvious facts.
Jay Beards Wilson.
Jay Beards Wilson.
Jay Beard Wilson, evli misiniz?
Jay Beards Wilson and are you a married man,
Bay Wilson, en önemli kadromuzu dolduracak kadar şanslısınız.
Mr. Jay Beards Wilson on the most important position you've been fortunate enough to gain.
Kızıl Saçlar Kulübü'nü kapatmaları artık Jay Beards'ın dükkanda olmasını önemsemedikleri anlamına geliyordu.
When they closed the Red Headed League offices, it was a sign they no longer cared about Jay Beards Wilson's presence.
Sakalları ve uzun favorileri varmış.
- They had beards and side locks. - [Lanzmann] Yes. He says they weren't pretty.
Sakallarla ilgili şeye kızmış.
She's got this thing about beards.
Benim mevkine iade edilen aile hizmetkarım.
She's got this thing about beards.
Hafif sakallı, Üst üste üç ceket giyip Küçük file taşıyan...
Women with little wispy beards who wear three overcoats and carry little bags of string.
Anam bana, sakallılara sakın güvenme, dedi efendim.
My mother told me never to trust men with beards, sir.
Sakallı erkeklerden hoşlanmam.
- I don't like men with beards.
Birçok aktör sakal bırakıyor.
A lot of actors have beards, don't they?