Belâ Çeviri İngilizce
267 parallel translation
Yani, tekne okyanusun dibini boyladığından beri, bu konuda güç belâ düşünebiliyorum.
Well, since the boat has been at the bottom of the ocean, I scarcely think that likely.
Selâm, tatlı belâ.
Hello, nuisance.
Yaşlı J.C. belâ çıkaracak anlaşılan.
Looks like trouble for old J.C.
Ne belâ!
What a pain!
Başımıza belâ açacağından onu ölüme terk ettik.
We left him to die because he was a nuisance.
Dediğim gibi, herif bildiğin belâ.
Like I told you, he's just a big pest.
Kızın başına bir sürü belâ açıyor.
He's caused her a lot of trouble.
Yakında başımıza bir belâ gelecekmiş gibi içimde bir his var.
I got a feeling we're gonna mix it up a little pretty soon.
Lâkin Yamaoka güç belâ onları yatıştırdı.
But Yamaoka appeased them, after great difficulties
Mucize olur kurtulursak başıma belâ olurlar.
If by some miracle we do make it, I'd be stuck with them. Now get in the boat.
Kuyruklu belâ!
What a mess!
Corbett burada başına belâ almaz.
And Corbett can't cause trouble here.
Ama bu kasabada başıma belâ açarsan, fazlasıyla geri öderim.
You do anything in this town to cause me trouble and I'll cause you more!
Sana belâ çıkarma demiştim, amigo, ama beni dinlemedin.
I said, no trouble from you. And you didn't listen.
Bu gece belâ çıkacak gibi görünüyor.
We seem to be having a lot of trouble tonight.
Sadece ortalıklarda dolaşıp belâ arayan birisindir.
You're just like a ranch that's walking around and waits for someone to snatch it.
Umarım başımıza belâ olmazsın.
I hope you ain't going to be a hard case.
O asi başımıza çok belâ oldu.
That rebel gave us a great deal of trouble.
Başıma belâ açma. 3 gün daha tutuver, Meksika'ya gideriz.
You're going to hold him another 3 days, until we get back to Mexico. Don't give me any trouble.
Belâ arama.
Don't look for trouble.
O bir belâ.
She is trouble.
Ben belâ istemiyorum.
I don't want trouble,
Belâ insanı arayıp buluyor.
And you're a damn fool to come here.
Bu adam belâ çıkarabilir.
He smells of trouble.
Kasabadan uzak dursan iyi edersin. Başına belâ açılır.
If you're heading for Vernon Adams'place, better expect trouble.
Maddox döndüğü zaman başına büyük bir belâ açılacak, Cotton.
When Maddox comes back, you could have big trouble, Cotton.
Kasabanın başına belâ olduğuna hem fikiriz.
He's standing on the neck of this town, that's for damn sure.
Belâ açabilirdi.
Could've been hairy.
Bu filmi, araştırmacılarımız bir araya gelip, 1954 yılında Avustralya'da çekmiştir. Tavşanlar, insanlar için bir belâ olmuştur.
This film, which our researchers have gathered together was shot in Australia in 1954, where a plague of rabbits has been, and still is, a threat.
Yerinde olsam, arkadaşının başına daha fazla belâ olmazdım.
If I were you, I wouldn't trouble over your friend here.
... çektiğim belâ ve sıkıntılara hiç aldırmam,... fakat senin esirgeyiciliğin,
I take refuge under the light of your face, which improved the life and beyond.
Belâ arıyorsun.
You're asking for trouble.
Senin bilim ekibinle vakit harcamak yerine arıları daha en başında yok etseydik... -... şimdi başımızda bu belâ olmazdı!
If we'd gone after the bees right at the start instead of wasting time with your science teams we wouldn't be in this damn mess!
Ve onu tekrar göreceksin, belâ tek gelmez.
And you'll see him again ; misfortunes come in threes.
Büyük bir belâ açarsınız.
You'll cause a lot of trouble. Our position is...
Eminim toplumumuz size bir süre iş sağlayabilir. Büyük belâ çıkarsanız da.
I'm sure our community could keep you in work for some time even if you caused a good deal of trouble.
Özellikle büyük belâ çıkarırsanız.
Especially if you caused a good deal of trouble.
Belâ istiyorsanız, alabilirsiniz.
If you want this kind of trouble, you can have it.
Önemli yerlerde belâ açmasından iyidir.
Which is better than making trouble where it matters.
Belâ istemiyorum.
I don't want any trouble.
Belâ için bir neden yok.
I see no reason for trouble.
Ne belâ açarsa açsın onu bir şehit yapmaya hiç niyetim yok.
Whatever mischief he causes I have no intention of making a martyr of him.
- Baºlarina belâ olacagimi düºündüler.
- They thought I'd be trouble.
Ölme vaktin geldi Sör Belâ.
It's time to die, Sir Scum.
Sör Belâ, son nefesinde sürünerek ilerledi ve iğrenç kılıcını fırlattı.
With his last dying breath, Sir Scum manages to crawl forth and fling his vile blade.
Fabrika güç belâ üretim yapıyor.
His factory's hardly producing.
Bu Ted için pek belâ sayıImaz.
That's not much of a jam for Ted.
Artık hayatımda belâ istemiyorum.
I don't need any more trouble in my life.
Başıma belâ oluyordu.
It got in the way.
Muhteşemdi. İz sürücülerimiz en sonunda milletin başına belâ olan, evlerine girip keyfine göre dekore eden Georgetown teröristi Mushkin'i içeri tıktı.
Our trackers at long last brought in Mushkin, the Georgetown terrorist... who breaks into people's homes and completely redecorates.
Hem de tam bir belâ!
And exacting!