Bira mı Çeviri İngilizce
3,898 parallel translation
Bira mı içiyorsun?
Are you drinking beer?
Çikolata, ve... bira mı?
Chocolate and... beer?
- Bira mı? Tabii.
Beer, yeah.
- Bira içelim mi bir ara? - Bira mı?
Do you fancy getting a beer later?
Bir bardak bira alır mıydınız, Majesteleri?
Aha... Will you take a glass of small ale, Your Grace?
- Bira alır mısın?
- Buy you a beer?
Dostum, ben sadece kardeşim, biraz bira bir de cömert hatunlar için burdayım.
Dude, I'm just here for my bro, some brews and the bountiful Bettys.
Tamam, gidip bira alalım hadi!
OK, let's go get some beer!
Bu işe yaramıyor, ne dersin bir mil gerideki bira ve pastırma günü olan lokantaya mı gitsek?
This doesn't pan out we head back to that beer and bacon happy hour about a mile back, huh?
Bir bira yuvarlayalım mı? Olur.
You want to grab a beer?
Kendime bir bira alacağım.
I'm just gonna get myself a beer.
- Belki de sadece bira için gelmişimdir.
Man, maybe I'm just here for a beer.
- Seninle bir bira içmemin mahsuru var mı? - Hiç de yok.
- Mind if I have a beer with you?
Bir bardak bira daha ve Dublin'den ayrıldığımdan beri gördüğüm en güzel kızla evde yalnız kalacaktım...
One more pint and I was home free with the most beautiful bird I've seen since I left Dublin.
Bira almaya kalktım.
I got up to get some beer.
Öyleyse yalnızca bir bira alacağım.
I'll just take a beer then.
Ben, başka bir bira almaya gidiyorum.
I'm... going to... have another beer.
Bira dolabına mı koydun?
You kept him in the beer fridge.
Bira ve kanat olayının bizim olayımız olduğunu sanıyordum Harry.
I thought beer and wings was our thing, Harry.
O bira şişesiydi tamam mı?
It was a beer bottle, okay?
Araba yarışı oynadım,... birkaç bira içtim sonra da uyudum.
Played some N.F.S., drank some beers, and then I fell asleep.
Bira ısmarlamaya mı geldin?
Come to buy me my beer?
Fıçı bira alacağım ve buradaki Oprah da bir ne istiyorsun, diyet kola mı?
I'll have a Miller on tap and Oprah over here will have, what, a Diet Coke?
Ben de bir bira alacağım. - Light olsun lütfen.
I will have a Miller, too.
Eğer savaşçılarım olmasaydı bu yer şimdiye sadece enkaz olurdu. Sen de 2 kahrolası bira için beni azarlayamaz olurdun.
If it hadn't been for my fighters, this place would be rubble and you wouldn't be here charging me for two bloody pints,
- Ben spora gidiyorum, ama buzdolabında bira bıraktım.
- I'm headed to the gym, but I stocked the fridge with some beers.
Ben bir beyaz şarap alacağım, kocam için de bir bira.
- Skylar Green. - Are you sure? - Positive.
Bira için ne kadar ödemem lazım, barmen?
How much do I owe you for the beer, barkeep?
- Hey ahbap, şişede bira var mı?
Hey, man. You got beer in a bottle?
- Bira alayım.
- How about a beer?
Peki, tamam, bunu senin için yaparım ama bira götürüyoruz, şarap değil. Ve sonrasında bana ciddi bir minnettarlık göstermeni bekliyorum. - Hıhı.
And I expect you to show me some serious gratitude afterward.
Sadece biraz müzik dinleyip Navid ısmarlarken bira içmek için buradayım.
I'm just here to listen to some music and grab a beer while Navid's buying.
Şortumu çekmiş seninle karşılıklı bira içiyorum.
I'm sitting in shorts, drinking beer with you.
Bira içip laptopumdan film izleyecektim. Sonra cesedi gördüm, korkup kaçtım.
I was just going to drink beer and watch a movie on my laptop, but then I saw the body, I flipped, and I just ran.
Dinle Frankie Tek bir kuralım vardır herkese bir bira ısmarlamak.
Listen, Frankie I've got one rule in life- - I'll have a beer with anyone.
Ben gidip bira alacağım. Bir şey ister misin?
I'm gonna go for a beer run.
Ben gidip bir bira alayım.
Uh, I think I'm going to go grab a beer.
Bir bira alayım, teşekkürler.
A beer for me. Thanks.
Bu akşam misafirlerim var biraz buz, bir kaç bira biraz soğuk meze bir de şunu alayım.
I'm having people over tonight, and I just need to borrow some ice, some beer, some cold cuts, and... Whatever this is.
Ama eğer Warwick Kalesi'nde ilgi odağı olacaksam bana biraz av eti ve bira getir de krallığımı yürütürken senin bütçenden yiyeyim.
But, if I must hold court at Warwick Castle, then you may bring me some venison and some small ale so I may eat at your expense as I run my kingdom!
Molly, Danny'e bir bira, lütfen, tatlım.
Molly, get Danny a beer, please, sweetheart?
Sanırım yolda bir bira için durmalıydım.
Thought I'd stop for a pint on the way.
Büyük bir bekarlığa veda partisi yapacak tarzda bir adam değilim o yüzden bizimkiler, benim için harika bir gecenin nasıl olabileceğini sorduklarında onlara gerçeği söyledim : bira ve masa üstü oyunlar.
I'm not a big bachelor party kind of guy, so when the guys asked me what my perfect night would be, I told them the truth- - beer and board games.
Bu görünmezlik olayı yüzünden bira alamayacağımı mı söylüyorsun yani?
Whoa, whoa, whoa. Are you saying that this invisibility thing means I might not be able to get beer?
Sadee takılacağız, Mad Libs oynayacağız ayık bir şekilde bira pongu oynayacağız ; bunu hiç yapmadım.
We're just gonna be hanging out, playing Mad Libs, see what it's like to play beer pong sober- - never done that.
Bira fıçısı mı?
Kegs of beer?
Bana bir bira daha kapar mısın, şef?
Grab me another beer, will you, chief?
bir bira kapacam.
I'm gonna grab a beer.
Bira almaya gidiyorum.
I'm going to get a beer.
Bira alacağım.
I'm gonna get a beer.
- Bir bira alır mısın?
Like a beer?