Bitki Çeviri İngilizce
2,926 parallel translation
Her gün 100 yağmur ormanı türünün soyu daha keşfedilmeden tükenmekte ve bu durum sadece hayvan veya bitki için geçerli değil.
As many as 1 00 rainforest species go extinct every day often before they've even been discovered. And it's not just animals and plants.
Bitki yetiştirmedeki ( growing ) "Grow" gibi.
As in to GROW flowers.
1980 ve 2045 yılları arasında, son 65 milyon yılda kaybettiğimizden daha fazla hayvan ve bitki türü kaybedeceğiz.
- Between years 1980 and 2045 we will lose more species of plants and animals than we have lost in the last 65 million years.
- Ya da bitki.
- Oh, maybe a plant.
Dalgaların altında şimdiden on binlerce bitki ve hayvan türleri var.
Beneath the waves there are already tens of thousands of plant and animal species.
Daha güçlü uzuvlar geliştiriyor ve bitki türlerinin çoğaldığı suyun dışında daha fazla zaman geçiriyorlar.
They grow stronger limbs and spend more time out of the water, where plant life is exploding.
Bu embriyonik bitki kendi yiyecek ve su kaynağına sahip.
This embryonic plant has its own food and water supply.
Her ağaç ve bitki daha fazla oksijen pompalıyor.
And each tree and plant pumps out even more oxygen.
Ölü bitki kalıntıları artar ve yoğun çamur katmanlarının içinde birikir.
Dead plant matter builds up and decays into dense soggy layers.
Bitki yiyenler bu kadar sert oluyorsa etoburlar çok daha sert olmak zorundalar.
If these plant eaters look this tough, the carnivores must be seriously mean.
Sıcaklık dengeleniyor, asit yağmuru etkisini kaybediyor ve bitki örtüsü geri dönüyor.
Temperatures stabilize ; the acid rain neutralizes and vegetation returns.
Uzaydan sadece bitki örtüsü olmadığı göründüğü gibi aynı zamanda yeryüzünden de görünüyordu.
It's clearly not just a feature that's visible in the vegetation, but visible in the earth.
Bitki örtüsünü hayvanları ve insan faaliyetlerini işaret eden felaketin içerisinde tek bir katmanda kalmış gizemli bir metan tabakamız var.
We have a mysterious methane layer that could indicate flora and fauna and human activity that were sealed in one single layer in a catastrophic event.
Bu civardaki bitki örtüsü, hayvanlar ve insanların hepsi ölmüş olmalıydı.
The surrounding flora, fauna, and people would have all died.
Gerold köyde ve çevresindeki bütün bitki ve hayvanları yok etti. Köyümdeki insanlar hayatlarını avcılık ile sürdürüyordu.
So that's why you were so hungry?
Bu kurak diyarda, birçok bitki en susuz dönemler için su depolayan şişkin gövdeler geliştirmişlerdir.
In these desiccated landscapes, many plants have evolved these bloated trunks to store water for the driest times.
Buradaki çoğu bitki gibi uncarina da suyu gövdesinde depolar.
Like most plants here, this Uncarina stores water in its stem.
Erkek, kadın, çocuk, bitki, hayvan, böcek, yada bakteri.
Man, woman, child, plant, animal, fungus, or bacterium.
Hafta sonlarını bitki bilimiyle amatör olarak ilgilenerek geçiren bir teknisyen çok enteresan bir şey buldu.
One of the technicians who spends his weekends as an amateur botanist made a really strange discovery.
Her şeyden önce o bir yumru bitki.
First of all, it's a tuber.
Sonuçta Winchell geride bir iz veya bitki gibi insanlar bırakmadı.
After all, Winchell didn't leave a trail of brain-dead interviewees.
O sertifikalı, taş kadar soğuk bir bitki Hacker'ı.
She's a certified, stone-cold plant hacker.
Bazen burada duruyorum ve asıl bitki benmişim de onlar bana bakıyormuş gibi geliyor.
Sometimes I stand here and I feel like I'm one of the plants, and they're looking after me.
- Bitki çayı olsun.
- Make sure it's herbal!
K.F.C'nin gizli 11 bitki ve baharat tarifi.
K.F.C.'s secret recipe of 11 herbs and spices.
Bu takımın aynen o 11 bitki ve baharat gibi pürüzsüzce birbirine kenetlenmesini istiyorum.
Now I need this team to meld seamlessly, just like those 11 herbs and spices.
Mexicali'den ve bitki bilimi okuyor.
From Mexicali, she studies botany.
Beslenmek için bitki ve hayvanların yaşamları alıyoruz.
We Keep Ourselves Alive in feeding on plants and animal life.
Hormon verilen bitki ve hayvanları yiyoruz.
We eat plants and animals pumped strength.
ÖIü domuzlar, inekler, tavuklar... Bitki ve hayvanların ölümü bizi besler...
Dead pigs, cows, chickens nourish us with the deaths of plants and animals
Bizim varsayımımıza göre bu bitki ipin bitimine kadar yükseliyor ve ipin sonuna geldiğinde paraşüte benzeyen bir yapı ile havada süzülmeye başlıyor.
So, what we've posited for this particular plant is a lifting surface on one end of the string, and at the other end of the string, something that functions like a parachute that produces a drag force.
Siz burada dinlenin, ben de evde çay yapmanız için size bir bitki karışımı hazırlayayım.
Uh, rest here while I mix up some herbs for you to make a tea with at home.
Biraz bitki çayı falan?
A little herb tea?
- Bent'in bitki çayı var.
- Bent's got some herbal tea.
Bitki özlü sıcak bir suyla bacaklarını yıkıyor..
She washes her with a warm herbal liquid.
Lütfen bana şeytani bir bitki ticareti kartelini ortaya çıkardığımızı söylemeyin.
You guys, don't tell me, we uncovered a cartel of evil florists?
Bitki örtüsüne zarar verirsen kapatabiliriz.
We can close you down if you have an endangered plant.
- Bu bitki olabilir.
- This might be one.
Bize elektrikli testere, iş makinesi belki endüstriyel bitki kurutucu filan lazım.
No, what we need are chainsaws, heavy equipment, maybe some industrial weed killer.
Kimora beni Dr. Phillip Bonderant diye bir bitki uzmanına yönlendirdi.
Kimora just turned me on to this herbalist, Dr. Phillip bonderant.
Denizde bitki olmaz genç aşifte!
There be no plants at sea, wench!
Gidip bitki çayı alayım ben. Tabii baban gelene kadar hepimizi burada istemiyorsan.
I'll trade it in for an herbal tea, unless you want us all here when your dad gets back.
Diana'nın kitabında ki büyüler bazı bitkileri ve bitki köklerini gerektiriyor.
Some spells in Diana's book requires certain herbs and roots.
Yanındaki bitki saksısı tavuk çorbası dolu.
The, em, plant pot beside you is full of chicken soup.
Ama siz onun çorbasını bir bitki saksısına döktünüz.
Well, you did put your soup in a plant pot.
Gerçekten bir şey yapabilen bir bitki!
Huh. A plant that does something.
O bitki bir daha yeşermeyecek, Dr. Rosen.
But that won't grow anymore now, Dr. Rosen.
Ortaya çıktığı zaman, bu topraklardaki tüm bitki ve hayvanlar yok olurlar ve biz de ölmenin eşiğine geliriz.
And we were on the brink of dying out.
Bu gün dünyada gördüklerimizi bulacağımız yönünde bir eğilim var. Ama jeolojik kaydın bize söylediği orada bir dizi dünyanın olduğu ve çevremizde gördüğümüz dünya bütün bitki ve hayvanlar ve atmosfer karışımı 4 milyar yıl önce başlayarak uzun bir dönüşümden geçen minerallerdir.
But the one thing that the geologic record tells us is that there have been a series of earths, and that the Earth that we see around us - - all the plants and the animals and the composition of the atmosphere - -
O bir bitki değil.
That's not a plant.
Amina koyayim senin bitki.
Fuck you, plant.