Bod Çeviri İngilizce
337 parallel translation
Bod arıyorsa, söyle hizmetçi içti.
I'll get it. Oh, if that's Bob, tell him the maid drank it.
Harika bir vücudu var kabul etmelisin.
She's got some bod, you have to admit.
Beden savaşsa bile, doğayla uyum içindeki bir kalpte şiddet yoktur.
I n a h eart th at i s on e wi th n atu r e, th ou g h th e bod y con ten d s th ere i s n o vi ol en ce.
Kalp doğayla uyum içinde değilse, beden savas halinde olmasa bile, hep şiddet vardır.
An d i n th e h eart th at i s n ot on e wi th n atu re, th ou g h th e bod y be at rest th ere i s al ways vi ol en ce.
Okul Kraliçesi seçilince, bütün oğlanlar peşinden koşacak.
After you're elected Senior Queen, you'll have so many boys after your bod.
Ama o muhteşem vücutlu kadınla samimi bir ilişkiye girmeyi tercih edersem de bu onun kararı, benim sorunum olur ve seni ilgilendirmez.
However, if I choose to attempt to have carnal knowledge of that gorgeous bod that'll be her option, my problem, and none of your business.
Bod'muş.
It's Bod.
- O Bod.
- That's Bod.
Bod neden etiketi okumuyorsun?
Why don't you read the label, Bod?
Haklısın Bod.
Right on, Bod.
Bod'u arayacağım.
I'll call Bod.
- Selam, Bod.
- Hello, Bod.
Bod sen delisin.
You're crazy, Bod.
Sadece vücudunu incelemek istedim.
I just wanted to check your bod.
Vücuda bak!
What a bod!
Vücuda bak.
What a bod.
Buna beyler, vücut denir.
This, gentlemen, is a bod.
- Çevrilmemiş altyazı -
The all-American bod.
Yani, fiziği tamam da, beyni yetersiz.
Like, he's got the bod, but his brains are bad news.
Gördüğü ilk müsait adamın üstüne atlayacaktır.
She'll want to pounce on the first available bod.
Senin gibi birini unutmam.
I don't forget a bod like you.
Senin için yanıp tutuşuyor.
She is hot for your bod.
Yani bu adama mı?
You mean the bod?
Evet, bu adama.
Yeah, the bod.
Minicik bir vücuda ve kocaman doğum gününe ihtiyacın var.
You need four inches of bod and a great birthday.
Bu aptal göğüs kısmını onda bir bile dolduracak göğüslerim yok.
I don't have one-tenth of the bod to fill the stupid bust up. So what?
Harika bir adamsın...
You got a nice bod...
Yapmanız gereken teklif etmek bu kadar.
All you've got is this bod and that's it.
Selam, Ferris, nasılsın?
Hi, Ferris, how's your bod?
Pılını pırtını toplayıp eve geri taşıyabilirsin.
You can move your little bod back in the house.
İş için zekâm ve günah için vücudum var.
I have a head for business and a bod for sin.
Vücuduna ne oldu?
Whay happened yo your bod?
Ama Stanley Kupasından daha kıvrımlı bir vücudu var.
But she's got more curves on that bod than the Stanley Cup.
BOD YGUARD :
BOD YGUARD :
Vücudum düzgün. Kollarım güçlü, göğsüm güzel. Ve ben bile ellerimi popomdan alamıyorum.
I know I've got the bod, got the arms the chest, and even I can't keep my hands off my butt.
Vücudum hep iyiydi.
I always had the bod.
Hey, Gariban!
Hey, Odd Bod!
Gariban Çocuk, bahse girmeyi sever misin?
I say, Odd Bod, do you like a flutter?
- Bak Gariban, hemen gitmeliyim.
- Look here, Odd Bod, I have to dash.
Gariban, sakin ol.
Odd Bod, ease up.
Gariban, gel hadi.
Odd Bod, come on.
- Yavaş ol Gariban.
- Slow down, Odd Bod.
- Hadi dostum Gariban.
- Come, dear Odd Bod.
Juicy Bod?
'Juicy Bod'?
Kız arkadaş. Bütün yaz bağlantıda olduğumuzu biliyorum, Ama onu sana henüz gösterip göstermemek konusunda emin değilim.
Like, I know that we bonded over the summer, but I'm not quite ready to show you the bod just yet.
Tabii ki, modellik kariyerine ait bir yüz ve dansçı kariyerine ait bir vücudum var.
Sure I have the face and the bod. hence the modeling career and the early years of dance.
Heather orada saksofon çalarken hiç değilse sen güzel bir vücut gördün.
At least you've seen a nice bod while Heather's off sucking'dick.
Vücudun nasıl?
How's your bod?
Ne sağlam değil mi?
What a bod, huh? Huh? Wherewherewhere?
En çok sorun yaşadığım hikaye bu oldu.
The story in here I had most trouble with is this one, "A Bitchin'Bod!"
Daha küçük şeyler için kızların vurulduğu olmuştur.
- He wants your bod.