Burger Çeviri İngilizce
3,221 parallel translation
Hadi hamburger yiyelim.
Let's get a burger.
Kurabiye niyetine iki biftekli bir hamburger aşeriyormuş. Protein aşermeler.
She says, uh, she's craving a burger with two steaks as the bun.
Sizin içinde vejeterjan hamburgeri. Teşekkürler.
- Veggie burger for you.
Evet, farkındayım. Balık!
- And a veggie burger.
Hamburger istediğini söylüyordun. Şimdi bir tane aldın.
You said you wanted a burger, you've had one.
Tamam, hamburgerime fazladan turşu ekletirim.
Okay, I'll get extra pickles on my burger.
Burger da mı?
Burger?
4 tane de burger.
4 Burger.
Ne tesadüf ama. İkimizin de bu saatte canı hamburger çekmiş.
That's a coincidence- - us both craving a burger at this hour.
Çok iyi burger yaptıklarını söylüyorlar.
They say they make a pretty decent burger.
- Pete, Erin'le burger falan almaya gider misin?
I'm hungry. Pete, you wanna take Erin to get a burger or something?
Hamburger ve milkshake için annemi bile öldürebilirim diyeyim.
Like I would kill my own mother for a burger and a shake.
Big Top Burger'e hoşgeldiniz.
Welcome to big top burger.
Big Top Burger'a hoşgeldiniz.
Welcome to big top burger.
- Köfte mi?
A burger.
Hamburger mi yapayım sana?
Want me to make you a burger?
- Burada burger yapıyor musunuz?
- How are the burgers here? - Can't say.
İnsanlar bir burgere 100 kağıt ödüyor çünkü onun bir Japon ineğinden yapıldığını sanıyorlar.
People pay 100 bucks for a burger because they think it's from a Japanese cow.
Aslında az önce Burger King'le birlikteydim.
We're just like you. In fact, I was just riding over with the Burger King.
İstiridyeli burger yapıyorduk.
Grilling up some ostrich burgers.
- Seni burger için takas edebilirim.
- I'll trade you for your burger.
Oh, ona neden burger yapmak istemediğini anlayabiliyorum, ama ben ne yaptım?
Oh, I can see why you don't want to get her a burger, but what did I do?
ikinize de birer burger yapacağım.
I'm gonna make you both burgers.
Elimizde olan şey, ustaca hazırlanmış bir burger.
What we have here was an expertly prepared burger.
Richard Bartlett'in son yemeği bir sıçan burger.
Richard Bartlett's last meal was a rat burger.
Boşanma avukatınıza sıçan burger servis etmişsiniz.
You served your divorce lawyer a rat burger.
Yani intikam için mi ona burger hazırladın?
So you served him the burger as revenge?
Burgerime bayılmıştı!
He loved that burger!
Bartlett bu burger için deli olurdu.
All Bartlett does is rave about that burger.
Sanırım benim az pişmişim tam pişmiş durumuna döndü.
I think my medium rare burger is turning into a well done situation.
Beaumont'ın gözlemlediği şey bu burgerin bir asit şişesinde erimesi gibi bir şeydi.
What Beaumont observes is much like this burger dissolving in a beaker of acid.
Şuan yemek yiyor.
She is having a burger.
Ben kocaman bir hamburger alıcam.
I'm getting the giant burger.
Burger sipariş edemezsin.
You can't order a burger.
Evet, çünkü hayvan taşıyıcımızın sevkiyatı ayaklı hamburger dostumuzu da içeriyor ve Pahrump'daki bir besi ünitesinde sona eriyor.
Yes, because our cattle hauler's shipment, including our burger-on-the-hoof friend here, reached the end of the line at a feedlot in Pahrump. - When?
Hamburgerciye falan gidebiliriz.
We could go for a burger.
Şu hamburger teklifin hala geçerli mi?
Still fancy that burger?
- Hamburger ve patates kızartması.
It's a burger and fries.
Ve şehirde, en iyi jalapeno burgeri yapan yer hâlâ burası.
And this place still has the best jalapeño burger in town.
Vejetaryen burgeri.
Veggie burger.
Ron, bir burger alabilir miyim?
Ron, can I have a burger?
Son defa söylüyorum, henüz burger yok.
For the last time, no burgers yet.
Onca yolu hamburger ve turta için gitmek istemiyorum.
I don't wanna go all the way to burger and pie.
Hamburger ve turta bizim evimizdir.
Burger and pie is our place.
Hamburger ve turtayı severiz.
We love burger and pie.
Arka koltuktayken eğilip "biliyorum, hamburger ve turta almaya gidelim" dediğini hatırlıyor musun?
Do you remember that time she leaned over the backseat and was like, "I know, let's go to burger and pie."
♪ to burger and pie.
Both : ♪ to burger and pie.
Tatlım, biliyorum, yapılacak çok şey var, düşünüyordum da, hamburger ve turtadan önce buluşmalıyız, kışlık mantonu alırız...
Honey, look, I know that there's a lot to do, which I was thinking we should meet before burger and pie, get your winter coat...
Hamburger ve turtanın bunun için olacağını düşünüyordum.
I thought that's what burger and pie was.
Hayır, hamburger ve turta aile zamanı.
No, burger and pie is family time.
Hamburger?
Burger?