Canlan Çeviri İngilizce
1,159 parallel translation
Beatles çalınca, begonyalar canlanıyor.
If I play the Beatles, the begonias perk up.
Sadece bu şarkıyı radyoda her duyduğumda Leonard'la ilgili anılarım canlanıyor.
It's just that every time I hear that song on the radio... my memory goes back to Leonard.
Gözümde canlanıyor bile. Afişte senin ufak suratın.
I mean, I could see it now, your little face on a poster with the caption,
Data, onun canlanıp canlanmayacağını bile bilmiyoruz.
Data, we don't know that this can become alive.
Onu şömineye atmakla tehdit ettim,... ve bir anda canlanıverdi.
See, I threatened to throw him into the fireplace, when all of a sudden, he came alive in my hand.
Bu görüntü sık sık gözümde canlanır.
This image often appears to me.
Evlerin taşları canlanıp ev sahiplerini öldürecek.
The stones of the houses will come alive and kill their owners.
Vücut canlanıyor.
The whole body feels alive.
Tamam, canlanın!
Okay, look lively.
Gözümde canlanıyor. Direksiyonu tutmuş, Mozart dinliyor o kanyona doğru gidiyordur.
I can just see him now, hanging on to that wheel listening to Mozart, heading down that canyon.
Ölüler bilinmeyen bir sebepten dolayı tekrar canlanıyor.
The dead are being reactivated by forces unknown.
Biraz canlan?
Wanna move a little?
- Hadi, canlan.
- Come on, lighten up.
Hâlâ gözümde canlanıyor, bu küçük kız nasıl da ruhban okulu bahçesinde koşturuyordu.
I would preserve your appendix in alcohol. Sonja got our worm-pills from my late husband.
- Canlan!
- Come to Life!
Yeniden canlanır mısın
Revived
Hatıralarım canlanıyor.
This brings back memories.
Canlanın biraz, hadi!
Come on!
Bütün ölen şeyler canlanıyor içimde.
So many things fade way to be reborn.
Canlan, canlan, canlan.
Life, life, life.
Canlan biraz!
Come around!
Canlan, Rice.
Look alive, Rice.
Kalkın ve canlanın dostlarım, bugün güzel bir gün.
"Rise and shine folks it ´ s a beautiful day."
Kalkın ve canlanın.
Rise and shine. "
- Uykuların kaçmasın. Canlan!
- Well, don't lose too much sleep.
Şaşkın koyunlar gibi bakmayın öyle! Canlanın millet!
You're looking at me like stunned sheep.
Düğünün temasını ve rengini düşününce kafamda şöyle canlanıyor.
Wit regard to thame and kolor of de wedding, dis is how I see it :
Ve şimdi, hayalim de korkunç şeyler canlanıyor!
Now, how abhorred in my imagination it is.
Şu ev Yunan'ın yeniden canlanışı.
This house is Greek revival.
Canlanın!
Move it!
Gözümde Ur'lu gibi canlanıyor da.
'Cause, you know, I - I picture her very Ur.
Kalabalığın içinde bile Canlanır tüm çiçekler
When she walks into a room, the flowers were all abloom.
Haydi, canlan biraz bu ne biçim dövüş?
For crying out loud! What kind of a fight do you call that?
Canlan biraz! Yana kaç!
Just move, side by side.
Hatıralar canlanıvermiş ve birden olmuş.
You got to reminiscing, and it just happened.
Biraz canlan.
Live a little bit.
Yılın bu zamanında su canlanıyor.
Water gets lively this time of year.
- Canlanır.
- Alive.
Atardamarın gözümde canlanıyordu. Yağ tabakaları, pencere dibindeki boya katmanları gibi tıkar onları.
And I could just picture your arteries, you know, the plaque building up like... layers of paint on an old windowsill.
Canlan biraz!
Get your knees up!
Canlan biraz!
Lift your knees.
- Canlan, canlan!
- Move it, move it!
Tepeler müziğin sesiyle canlanıyor.
~ The hills are alive ~ ~ With the sound of music ~
Canlan.
Pick up.
Gerçekten gözünde canlanıyor, değil mi?
You really can see it, can't you?
Gözünde canlanıyor mu?
You see it?
Canlanın!
Look alive, guys!
Hadi canlanın biraz!
I've seen more life in a sick note!
- Mutlu anılar canlanıyor mu?
- Bring back happy memories?
Renkler canlanıyor.
Vivid color.
Eski hatıralar nasıl da canlanıyor.
How this brings it all back to me.