Change Çeviri İngilizce
71,230 parallel translation
Büyük değişimin işaretleri geliyor. Katılıyor musun?
A sign of great change to come, dost thou agree?
- Hayır, değiştirme.
No, no, no, don't change.
Şekil değiştiriyorlar, bazen dakikalık farklarda.
They change shape, Sometimes even minute to minute.
Şurada üstünü değiştir.
Okay, change your clothes. Do it over there.
Git üstünü değiştir.
All right. Go change.
Haftada bir yatakları değiştiriyorum. Kullanılsalar da kullanılmasalar da.
I always change the beds here once a week, whether they've been used or not.
Üstünü değiştir.
Change.
Fikrimi değiştirdim.
But I had a change of heart.
Kennedy'nin fikrini değiştirdin mi?
Did you get Kennedy to change her mind?
O geceden sonra onun içindeki değişimi gördün.
You saw the change in her after that night.
Bana fikrini değiştirmek için bir şans ver.
Gimme one shot to change your mind.
Yine pat diye konuyu değiştiriyorsun.
You're doing that thing again where you suddenly change the subject.
Dünyanı sallayan değişikliğin bu mu?
Is that your go-to world-shattering change?
Değişik olurdu.
For a change.
Bu soğukta burada altını değiştiremem.
I can't change her out here in this cold.
Emzirmeden önce altını değiştirmem gerek.
I should change her before I feed her.
Holden'ın kaderi dünyayı değiştirmek.
Holden's destiny is to change the world.
Hikayeni değiştirmek istersen yapabilirsin, ancak değişen cevapların... mahkemede savunmana zarar verebileceğini bilmen önemlidir.
If you want to change your story, you can, but it's important that you know that changing answers may harm your defence in court.
Dediğim gibi, hayatımda bir değişiklik var.
Like I said... there's a change in my life.
Biraz değiştirmemiz gerek.
We have to change that.
11 Euro para üstünüz.
- Eleven euros change.
Gardiyanlar meşaleleri saat başı değiştirsin.
Make sure the guards change the torches every few hours.
Belki bu benim hakkımdaki fikrini değiştirir.
Maybe that will change your mind about me.
Tek yapmamız gereken o tankları bulup herkesi normale döndürmek.
All we have to do is find that stuff, and we can change everyone back.
Ölüler ordum dünyayı daha iyi bir yer hâline getirecek.
My army of the dead will change the world for the better.
Sorarım ama bir şey değiştirmeyecektir.
I can ask, but it won't change anything.
Harika bir biçimde geliştiğini ve değiştiğini gördüm senin.
I've seen you grow and change in amazing ways.
Bu değişimi saklamışsın.
You keep that change.
Plan değişikliği.
Change of plans.
Düzenlemeler değişebilir Şef.
Arrangements can change, Chief.
Bunu değiştirmeliyiz.
We need to change this.
Bunu değiştiremez.
Can't change it.
Değişen bazı şeyler var.
There are some things that nev change.
Bence tavrınızı değiştirirseniz, benimle anlaşmanın daha kolay yolunu bulacaksınız.
I think you will find it easier to deal with me if you change your attitude.
- Ya da kişiliğinizi değiştirebilirsiniz.
- Or you could change your personality.
Fikrini değiştirirsen, gün sonuna dek bunu yapman gerek.
If you change your mind, you have to do it by the end of the day.
Küçük bir şey yap, mesela, kutudaki şu iğrenç müziği değiştir.
Do something subtle, like, change the god-awful music on that jukebox.
Müziği değiştirmeye çalışıyordum, elektriği kesmeye değil!
I was trying to change the music, not cause a blackout!
Ama bu anlaşmamızı değiştirmez.
But that doesn't change our deal.
Öyle ama söylemiştim demek gerçeği değiştirmiyor.
You did. But I told you so doesn't change the facts on the ground.
Geçmişi değiştiremez.
He can't change the past.
Ortam değişimi dikkat dağıtıcı oluyor.
The change of scenery's been very distracting.
Ayrıca bir süreliğine soyadımızı değiştirmemiz gerekti. Ve başka bir aileymiş gibi davrandık. Sullivans.
We also had to change our last name for a while and pretended we were a different family... the Sullivans.
Bram değişecek.
Bram's gonna have to change.
Konuyu değiştirebilir miyiz lütfen?
Can we please change the subject?
Çünkü işler ters gitti ve bu bütün hikayenin değişmesi... gerektiği anlamına gelmez.
Just because things went wrong and... doesn't mean the whole story has to change.
Üzgünüm, sen saçını mı değiştirdin?
I'm sorry, did, did you change hair?
Yönetimde bir değişiklik oldu da.
There was a change in management.
Bunu değiştireceğimizi söyledik.
But we said that's gonna change, right?
Üzerindeki değişiklikden korkmana gerek yok.
You needn't fear the change upon you.
- Üstümü değiştireyim.
I'll change.