De görmüştüm Çeviri İngilizce
889 parallel translation
Bunu önceden de görmüştüm.
I've seen that before.
Atın da mı var? Önceden at hayaleti de görmüştüm.
You even have horses?
Bunu daha önce de görmüştüm.
Haven't I seen this crest before?
Inquirer'de görmüştüm.
I saw that in the Inquirer.
Ben Paris'te Hospital de la Pitié'de görmüştüm.
I have - at the Hospital de la Pitié in Paris.
Sizi daha önce de görmüştüm, birkaç gece önce.
I've seen you before, few nights ago. Right here.
Evet, ben de görmüştüm.
Yeah, yeah. I've seen that.
Hatırlar mısınız binbaşı sizi daha önce de görmüştüm.
You know, sir, I had you in my sights once.
Sizi ilk kez Bolonya'da 1943'de görmüştüm.
I saw you for the first time in Bologna, in 1943.
Bunu daha önce de görmüştüm, dostum.
I've seen this before, lad.
İlginçtir, bir süre önce siz lastiği değiştirirken de görmüştüm.
Funny, I saw him a little while you were changing the tire.
Biliyorum, sizi Iron City'de görmüştüm.
I know who you are. I've seen you around Iron City.
İlginçtir, bir süre önce siz lastiği değiştirirken de görmüştüm.
IT'S OKAY, MISS. HAVE A N ICE, SAFE TRI P.
- Doğru, ben de görmüştüm.
That's right, I've seen it.
Daha önce de görmüştüm onu.
But I've seen him before.
- Seni Tv'de görmüştüm.
- I know you from the television.
- Seni daha önce de görmüştüm. - Hiç sanmıyorum.
I already know you
- Benzer bir şeyi daha önce de görmüştüm.
- I've seen things like this before.
İyi bir iştir. TV'de görmüştüm.
It's a good job. I saw one on T.V.
Daha önce de görmüştüm.
I've seen it before.
Postanedeki yazılarla altında yapılan işlerin birbirini tutmadığını daha önce de görmüştüm.
I have, in the past, noticed a marked discrepancy between these post-office signs and the activities carried out beneath.
Harlem'de görmüştüm onları.
Seen them around uptown.
Sanırım daha önce de görmüştüm.
I think I've seen it before.
Saçları fazla kısa, ama daha beterini de görmüştüm.
( music ) And to share the games that you play ( music )
Bir keresinde Pasifikler'de bir ada görmüştüm.
I saw an island in the Pacific once.
Yerel gazetenin dördüncü sayfasında St. Maxime'de restoran sahibi olan Bay Personaz'ın kapı görevlisi ilanını görmüştüm.
On the 4th page of the local paper... Mr. Personaz, restaurant owner in St Maxime... had an opening for a doorman.
Kartları sol elle dağıttığını görmüştüm sağ elle yapılan başka bir şeyi yapar gibi hem de.
I saw he dealt with his left hand... as one does when doing something else with the right.
Tonkin'de iğrenç, yapış yapış bir böcek görmüştüm.
In Tonkin I saw this squishy, disgusting bug.
Ne bahçede kimseyi görmüştüm ne de diğer odalarda.
The fact that I saw no one on the garden paths or in the rooms.
Daha önce bu kadar ne güçlü ne de ilginç bir yüz görmüştüm.
I've never seen a stronger face or a stranger one.
Daha önce de yüzlerce kez aynı rüyayı görmüştüm.
I've had that same dream hundreds of times before.
Şimdi düşündüm de, sanırım filmlerinin sekiz ya da dokuz tanesini görmüştüm.
Now that I think of it, I've seen eight or nine of them.
Fort Meade de anlaşma yapılırken seni görmüştüm.
I saw you once at the Treaty Council at Fort Meade.
Bu bayanları daha önce de ellerindeki ikonla görmüştüm.
I had seen these ladies before always with their little icon.
Başka yerlerde de onları beraber görmüştüm.
I've seen them together other places, too.
Ben de bir rüya görmüştüm, kahin.
I had a dream, too, soothsayer.
Geçen hafta Rhaunen'de bir sürü çingene görmüştüm.
Only last week I saw gypsies in Rhaunen.
Ben de böyle bir kavga görmüştüm.
I saw fight like that once.
Şey, zamanında ben de koşucular görmüştüm.
Well, I've seen some runners in my time.
Ben de ama daha çirkinini görmüştüm.
No, but I've seen worse-looking guys.
Sizi daha önce burada görmüştüm de.
I've seen you in here before.
Çamura batmış bir ceset görmüştüm. Belki de iki...
I've seen a corpse or two with their heads in the mud.
Daha önce de kapıyı açık görmüştüm.
I saw the door open earlier.
Daha önce Kudüs'teyken de kan görmüştüm.
I saw blood once before when I was in Jerusalem.
Senin muhteşem kung fu'u görmüştüm... demek bir de Yieh birader varmış!
You're not so bad yourself So there's a brother Tieh!
Siz de oradaydınız. Geldiğinizi görmüştüm.
You were here, I saw you coming in.
Ben de onu ilk kez Benbow'da görmüştüm.
I saw my first one in Benbow, too.
Ben onu yazın tekne de yıkanırken görmüştüm ve... Ne?
I saw him in the summer washing himself in a tub and - what?
Jersey'de köprünün altında bir zenciyi öperken görmüştüm.
I seen her kissing'a nigger under the bridge in Jersey.
Uzun bir zaman önce onları parkı Om'dan arındırırken görmüştüm.
Long ago... I saw them de-om the park.
Evet, TV'de akordeon çalarken görmüştüm.
Yeah, I saw him play the accordion on TV.