Elan Çeviri İngilizce
55 parallel translation
Ah! Şuradakinde biraz daha canlılık var.
That one over there has a teeny-weensy bit more elan.
... eğlence olarak değil de iradenin yardımcısı olarak bakmalısın. Aynen öyle, aşkım!
... a vice of the will, but rather the elan of a tormented soul.
- Paul Elan.
- It's Paul Allen.
Paul Elan'ın kartını da görelim.
Let's see Paul Allen's card.
Paul Elan'ın dairesine geldiğimde cesedi yok etmeden önce cebinden aldığım anahtarlarla kapıyı açtım.
When I get to Paul Allen's place, I use the keys I took from his pocket before disposing of the body.
Sadece Paul Elan hakkında sorular soracağım.
I just have some basic questions about Paul Allen.
- Paul Elan'ın kaybolması. - Evet, elbette.
The disappearance of Paul Allen.
Adım Paul Elan.
My name's Paul Allen.
Adım Paul Elan.
I'm Paul Allen.
- Elan Portnoy'i hatırladın mı?
- Remember Elan Portnoy?
Kan yaşamın vazgeçilmezi.
Blood... elan vitale.
Alon Eczacılık. Tavan yapacak.
Elan Pharmaceuticals is gonna go straight through the roof.
Alon Eczacılık.
Elan Pharmaceuticals.
- Elan vital?
- Elan vital?
Elan vital, hayat dürtüsü, yaşam gücü.
Elan vital, vital impetus, life force.
Elan Valley Polis Departmanı, Ben Memur Burroughs.
Elan Valley Police Department, Officer Burroughs.
Elan Valley Polisi.
Elan Valley Police.
- Polisin 15 kişiyi öldürmekten aranan bir şüpheliyi tutukladığı yerden... Elan Valley'den bildiriyorum.
- -reporting to you from Elan Valley where police have just apprehended a suspect- -wanted in the murders of 1 5 people here.
Kurbanlar genç kadınlar ve çocuklardı... - en son kurbanlar Elan Valley'in 125 mil batısında bulunan... - Burford County'deydi.
They were young women- -most recent victim was in Buord County, 1 25 miles west- -Elan Valley.
Ya da sen "İlan" da diyebilirsin.
Or as you would say "Elan".
Elan, Teddy seninle çiçekçi hakkında konuşmak istiyor.
Ev yn : Elalan! Teddy wants to talk to you about the boutonnieres.
- Usta Tavares, hızlı, canlı, zevkli, gösterişli çalıyorsun ve bu kadar yabancı sıfat haddinden fazla şıklık gerektiriyor.
Master Tavares, you play with elan, brio, gusto, panache and a host of foreign adjectives that indicate excessive style.
- Siyah mantarlara dikkat et, Elan.
- Careful with those morels, Elan.
Dr. Elan Cirreux.
Dr. Elan Cirreux.
Ellen Cirreux hakkında süren bir dava var.
There's a lawsuit pending against... Elan Cirreux.
Orada olmazlarsa Elan'ın bize ne olacağını biliyor musun?
Do you know what Elan will do to both of us if they are not there?
Elan'ın Tel Aviv'den gelip bizi öldürmesi için mi?
More time for what? For Elan to come from Tel Aviv to kill us both?
Yakalanırsak Elan bize ne yapar biliyor musun?
Do you know what Elan will do to us if we get caught?
- Elan.
Elan. ÿestáaquí?
Elan, evet. Elan'ı tanıyor musun?
Grande con... elan, elan.
Evet.
Yes. You know elan. Sí.
Elan benim hastam.
Sí. Okay. Elan- - he's my patient.
Elan benim "novio" m.
Uh, sí, elan- - él es mi novio.
Elan'ı iyileştirebilirim ama kişiliğini değiştiremem.
I - I can... Fix what's wrong with elan medically,
Elan, bak, kızlar kırılgandırlar.
Elan, look, girls like vulnerability.
Bu yetenek, tutku ve şevkle neden birlikte olmanın yolunu bulamıyorsunuz?
Why, with all your flair and passion and elan, why cannot you and he find a way to be together?
Yaşam atılımı.
Elan vital.
Elan'a dair hiçbir iz yok.
Well, there's been no sign of elan.
The individual personality, having hardly had time to become conscious of itself... dissolved in the mass, and the mass itself became dissolved in the revolutionary élan.
The individual personality, having hardly had time to become conscious of itself... dissolved in the mass, and the mass itself became dissolved in the revolutionary élan.
Kötü elan sensin.
You are.
O Paul Elan değil.
That's not Paul Allen.
Bu büyük bir değişim çünkü o zamana kadar "Élan vital" ya da maddeden farklı, tamamen ayrılmış bir ruh ya da bir şekilde bilinçli, kontrollü ve güdümlü bir şekilde yaratıcı, hesaplı, akılcı vb. süreçler gibi bir takım nedenlerin hayatın başlangıcı olduğu düşünülmüştü.
This was the great inversion because, until then, the idea that there was something like a life force, "Élan vital", or that there was something like a... a soul that was completely distinguished... distinct from matter, and that it, somehow, informed and controlled and guided creative processes, thinking processes, moral reasoning and so forth.
"Kurdun ağzında" derler büyük bir hızla
"Al bocca lupo," they say with élan
Güçlü, kararlı, böylesine bir zarafet ile sunum.
Forceful, so decisive, delivered with such élan.
Elan'a söylemek zorunda mıyız?
Do we have to tell Elan?
Jack buraya geldi ve biz de buraya atandık
Jack evokes wonders in the kitchen... While Jill decorates the facade with great élan. Let's get?
Onu buradan çıkar.
elan. Get her out of here.
Çık dışarı!
Elan... Get out!
Cüzi bir miktar karşılığında bu eve stil ve ivme kazandıracak kişiler.
People we can hire to come in at a nominal fee and give a dash of style and élan to this place.
Size soğukkanlılığınızdan dolayı, teşekkür etmesi geren biziz. Size düşen küçük ama hayati rolü, iyi bir mizah anlayışlı ve şevkle oynadınız.
It is the Major and I who should be thanking you for the self-possession, the good humour and the élan with which you played your small but vital part.
Eğer bugün ajanın biri odama şevkli bir biçimde girseydi cebinde de cep mendili olsaydı, o adam için neler yapmazdım?
If some agent today were to have the sense of élan to walk into my office wearing a pocket square, what I wouldn't do for that man.