Gerçeği mi Çeviri İngilizce
1,148 parallel translation
Gerçeği mi?
- The truth?
- Gerçeği mi söyleyeyim?
- Truthfully? - Of course.
- Gerçeği mi istiyorsunuz?
- You want the truth?
Hiçbir zaman konuk olarak seçilmemesi gerçeği mi? Hayır.
The fact that he never should have been selected as a host?
Neyi? Gerçeği mi gizleyeyim?
Don't do what?
- Gerçeği mi?
- The truth?
Gerçeği mi istiyorsunuz?
You want the truth?
Gerçeği mi?
The truth?
Gerçeği mi?
Truth?
- Gerçeği mi söylüyorsun? - Evet.
Are you telling the truth?
Ya ne yapsaydım? Gerçeği mi söyleseydim? Senin ne olduğunu, nereden geldiğini mi söyleseydim?
Should I tell them the truth about your status and means?
- Gerçeği mi?
- Oh, the truth?
- Gerçeği mi istiyorsun?
The truth? - Yeah.
Gerçeği mi istiyorsun?
You want the truth?
Noel Baba hakkındaki gerçeği mi öğrendin?
You found out about Santa Clause?
Yani hep gerçeği mi söylüyorsun?
You mean you have to tell the truth?
- Bana gerçeği mi söylüyorsun, Vlad?
- And you're telling the truth, Vlad?
Gerçeği mi söylüyorum? Evet.
She's constantly ogling me.
Gerçeği mi bilmek istiyorsun?
Want to know the truth?
Yalan mı istersin yoksa gerçeği mi?
Do you want lies, or do you want the truth?
Ona söyleyecek misin, gerçeği mi?
Tell him what, exactly?
- Gerçeği mi istiyorsunuz, efendim?
- You want the truth, sir?
- Gerçeği mi verdin?
You gave him the real one?
Canım yandı, seni k... gerçeği söylüyordu, değil mi?
That hurt, you b- - She was telling the truth, wasn't she?
Gerçeği söylemeni mi sağlıyor?
It makes you tell the truth?
Gerçeği öğrenmek mi istiyorsunuz?
You want the truth?
Sahiden gerçeği öğrenemeyeceğimi mi sandın?
Did you really believe I wouldn't learn the truth?
Zaten mağlup olmuş olmam gerçeği ile alakası olabilir mi?
Might it have to do with the fact that I've been defeated?
- Gerçeği bilmek mi istiyorsun?
- You want to know the truth?
Annene gerçeği söyledin mi?
Did you tell the truth to your mother?
Gerçeği kabullenmeye hazırsın değil mi?
You are prepared to accept the truth, aren't you?
- Gerçeği bulmak için tam bir daire mi?
Full circle to find the truth?
Gerçeği burada mı anlatmak istersiniz, mahkemede mi?
Do you want to tell me the truth now or under oath?
Gerçeği söyleyeyim mi?
Truth?
Bu gerçek mi yoksa bir az suiistimal mi? Bana gerçeği söyle.
Is that the truth, or some kind of manipulation?
Gerçeği söylemeye mi?
Tell the truth?
Gerçeği tanımlamanın bir yolu da bu değil mi?
It's just another way of describing the same truth, right?
Endişemiz bizim için kurulan alt mahkemelerin gerçeği görmemesi mi?
I mean, do we fear the lower courts, which found for us easily, somehow missed the truth? Is that it?
Görüyorsunuz ya, bu biraz ironik değil mi yalan söyleme konusuyla ilgili gerçeği anlatan kişi çoktan yalan söylemiş kişiden daha şüpheli bir duruma düşüyor.
You know, it's ironic, isn't it... that someone who tells the truth about lying... is more suspect than someone who actually lies about it?
Kesin gerçeği söyleyeyim mi?
Tell him the actual truth?
- Gerçeği söyleyeyim mi?
- Shall I tell you the truth?
Film hakkında sana gerçeği söyliy eyim mi?
Can I tell you the truth about the movie?
Gerçeği mi?
- The truth.
- "Dharma, bütün şeylerin nihai gerçeği" ndeki gibi mi? Bunu nasıl bildin? Hathalini.
Hathalini.
Bana gerçeği söylemedin mi?
You didn't tell me the truth?
- Ve bu kokaini yastık kılıfına doldurup yine kardeşine yardım ederken polisten gerçeği saklamaya çalışıyordun değil mi?
Questions like "what's the point?"... Look, take you for example.
- Davranmıyordum. Kardeşini korumak için gerçeği saklıyordun değil mi? - Evet.
There's no state says action that we ask for specific performance without the evidence of discrimination.
Gerçeği söyleyecek kadar delirmiş mi?
Delirious enough to tell the truth?
Bir oyun bize aşkın gerçeği ve doğasını gösterebilir mi?
Can a play show us the very truth and nature of love?
Gerçeği istiyorsun değil mi?
Right, you want the truth? OK.
Bir zamanlar yardımcı avukatınla cinsel ilişkide bulunduğum gerçeği, beni tarafsız kılmaz, öyle mi?
My alleged sexual relations with co-counsel doesn't make me impartial.