English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ G ] / Getirin

Getirin Çeviri İngilizce

12,333 parallel translation
Tamam, izin formlarını getirin.
All right. Get me the consent form.
Getirin imzalayayım.
Bring it here, and I'll sign it.
Bakar mısınız, buraya bir şişe daha soju getirin!
- I'd like another bottle of soju please!
Teyze, buraya bir şişe daha soju getirin!
Ma'am, we asked for another bottle of soju here!
Buraya hemen su getirin!
Get some water over here. Over here!
Hemen kanül getirin!
I need a cannula!
Steteskop getirin.
Get me a stethoscope.
Taçları getirin!
Bring the crowns!
- Getirin bakalım.
Bring'em on.
Papa, Sonny bir kova Acılı Teksas getirin.
Papa, Sonny, bucket of Texas Red.
Fakat en önemlisi bir erkek bir dişi sıçan yakalayın incelemeler için buraya getirin.
But most importantly, capture one male and one female rat and bring them back for analysis.
Çay getirin lütfen.
Tea, please
Toprak kaptan getirin.
From the earthenware pot
Dört ünite 0-negatif kan hazırlayın ve sedye getirin.
- We need four units of o-neg. - Bring that bench over here.
Travma paneli ve uygun kan getirin!
We need a trauma panel and type and cross for eight.
- Biliyorum. Balon katater getirin.
I need a balloon catheter.
Trakotomi tepsisi ve neşter getirin.
Get me a thoracotomy tray and scalpel.
Acil durum arabasını ve entübe tepsisini getirin.
Get a crash cart and an intubation tray in here now.
- Hayır! - Getirin.
No.
Lütfen Daliyah'ımı bana geri getirin.
Please give me back my Daliyah.
Oto korkulukların oraya getirin.
Set him on the guard rail.
- Matt'e bir içki getirin.
Let's get Matt a drink here.
Silahı ve rehineyi bir saat içinde Causeway Körfezi'ne getirin yoksa kitle zayiatı için hazırlanmaya başlayın.
Hand over the weapon and the hostage in an hour to Causeway Bay on your own, or else start preparing for massive casualties.
- Onu bana getirin!
Bring him to me!
Evet, onu buraya getirin.
Yeah, bring him round.
El ve ayaklarda nabız olup olmadığına bakmam gerek. Çoğaltıcı getirin.
I'm gonna need a doppler to check these extremities for pulses.
0 - negatif kan getirin. Pelvik bağlayıcıyı kontrol edin ve entübe etmeye hazırlayın.
Hang two units of "O" neg, check the pelvic binder, and prep her for a rapid-sequence intubation.
Testere ve göğüs retraktörü getirin.
Okay, I need a saw and a sternal retractor.
4-0 prolen ve perikardiyal yama getirin lütfen.
Okay, I'll need 4-0 prolene and a pericardial patch, please.
Waffle'ların parasını ödemeniz gerekecek beyefendi. Peki, tamam. Getirin.
I'm gonna need you to pay for the waffles, sir.
- Sadece Çinlilere servis ettiğiniz güzel tabaklardan getirin lütfen.
Please bring the good dishes you only serve to Chinese people.
Sarın ve balık haline getirin.
Wrap it and bring it to the fish factory
İsteklerimizi yerine getirin ve sizi yok etmemeyi tekrar düşünelim.
Meet our demands, and we will consider not destroying you.
İsteklerimizi yerine getirin yoksa sizi öldüreceğiz.
Meet these demands, or we will kill you.
Ellerinizi arkaya getirin. Canım!
Hands behind your back.
Dikkat, onları serbest bırakın ve geri konumuna getirin.
Attention, release ( hem, and back to your position.
Bomba imha ekibini getirin!
Get the bomb squad!
Getirin onu.
Bring him down.
Onu buraya getirin.
Get him back here.
Zombiyi getirin.
Bring on the zombie.
Canlı getirin.
I want them alive.
Hadi şunları silah haline getirin.
Let's get those guns built.
Şunu getirin.
Bring it up.
Onu getirin.
Bring her down.
En iyi değerlendirmenizi getirin.
Bring your "A" game.
Tummalapalli mikrofonların önünde çok fazla konuşuyor. Onu mango bahçesine getirin.
Tummalapalli ZPTC Satti is talking too much on the mike, bring him to the mango orchard once
Onu mango hemen bahçesine getirin.
Bring him to the mango orchard immediately
Hepsini soyun ve dize getirin.
Bring them all to their knees, stripped.
Lütfen arkadaşlarımın dileğini de yerine getirin.
Please honor the requests of my friends.
Getirin.
Bring it.
Ona bir ceket getirin.
Bring her a jacket.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]