Gıdıyor Çeviri İngilizce
1,805 parallel translation
Albay, polis değil dostlarım. Dışişleri Bakanlığı için çalışıyor.
Le colonel, mes amis, he is not a policeman but is retained by the Foreign Office.
Hector'u neden saf dışı bıraktığını hatırlıyor musun?
You remember why you ruled out Hector?
- Ana fikir şu, Koothrappali haketmediği sığ bir ünün getirdiği hayata yelken açıyor, belki de bu, yeni bir arkadaş grubu yaratmanın tam sırasıdır.
My point is if Koothrappali is moving on to a new life of shallow undeserved fame, perhaps this is an opportunity to create a better cohort.
Tanıdığı bir fahişeye para verip kendine tanık ayarlıyor, eve geliyor karısını temizliyor ve tekrar geri gidiyor.
He hires some hooker to create an alibi, flies home, fillets the spouse, flies back.
Ama bu dıştaki kolu, diğer kişiyi neden onu çıkarmadığını açıklamıyor.
Yeah, it doesn't explain the handle, the fracture, the other person, why they didn't let her out...
Betty, insan bunca zaman ablasını tanıdığını sanıyor.
Betty, you think you know your own sister by now...
Lazım olur diye, bir tanıdığım onları Christie'nin orada saklıyor.
I had someone at Christie's put them on hold just in case.
Hap gıdıklıyor mu, canım?
sweetie?
Bana lisedeyken tanıdığım birini hatırlatıyor.
It kind of reminds me of somebody else I used to know in high school.
Üç ayrı katil zanlısı arıyor olmasaydık, yenilmezlik, unvanını korumaya çalıştığın için onları senin öldürdüğünü düşünebilirdim.
If we weren't looking at three different shooters, I'd accuse you of trying to protect Your undefeated record.
Hey, hey bu gıdıklıyor.
Hey, hey, that tickles.
Dünya'dan 65 ışık yılı uzaklığındayız. Televizyon sinyalleri Hitler'in, Berlin Olimpiyatlarında yaptığı konuşmaya dair veriler taşıyor.
Sixty-five light years from Earth turn on your TV here and you'd pick up Hitler's Berlin Olympics
Adam yolda birini görüp tanıdığı birine benzetiyor hemen koşup sarılıyor Şevki, Halil, İbrahim, Şevki Sukari nasıl diye sürekli sorular sormaya başlıyor.
A man on the street sees another man and thinks he looks like somebody he knows He rushes towards him takes him in his arms and starts asking about Shawqi, Khalil Ibrahim, Shawqi al-Sukari and that... all day long, he doesn't let him go, this happens a lot
Bütün yıldızlar gibi, dev bir nükleer birleştirme reaktörü. Dışarıya sürekli enerji pompalıyor. Aynı zamanda yıldızın inanılmaz ağırlığı, onun merkezine doğru çökmesine neden oluyor.
In some sense, matter, which makes up our body, is concentrated energy, condensed energy... energy that has condensed into the atoms that make up our universe.
Tüm bu süreç çok kısa bir zaman alabilir. Fakat dışarıdan bakıldığında gittikçe duracakmış gibi yavaşlıyor görüneceksiniz.
It's so violent, we can actually hear it.
Gıdıklanıyor.
It's ticklish.
Etrafını saran sessizlik yüzünden yaşadığı acıyı dışa vuramıyor bildiği tek evini terkederken.
Bound by silence... she cannot voice the pain she feels... for leaving the only home she has ever known.
Her şey gıdıklıyor.
Everything tickles.
Sence bir işim olsa bu saçmalığıkla uğraşıyor olur muydum?
You think if I had a job I'd be putting up with that bullshit?
Belki anüsünü gıdıklıyor.
Maybe tickling her anus.
Sizinle yaptığımız konuşmayı hatırlıyor musunuz? Marianne'in bana, tanıdığım birini hatırlattığını söylemiştim?
Do you remember a conversation I had with you once, when I said your sister Marianne reminded me of someone I once knew?
Sağdıçlığı beceremediği için utanıyor ama onun dışında iyi.
A little embarrassed at his abject failure as best man. Other than that, he's OK.
Yasim Anwar ve tanımadığımız bir erkek onu halının içinde dışarı çıkarıyor, ve minibüsle uzaklaşıyorlar.
Yasim Anwar and an unknown male smuggled her out in a carpet, and drove her away in a van.
Şimdi gıdıklanmaya başlıyor.
- ( razor scraping ) - It's starting to tickle now.
Kullan-atlardan kullanıyor, aramalar dışında bataryayı da çıkardığını düşünüyoruz.
He's using a burner and we suspect he's taking out the battery between calls.
Sana Tanrı sevgini ve ülkene karşı taşıdığın sorumluluğu hatırlatıyor.
He's reminding you of your love of God and your duty to your country.
- Irena, lütfen tanıdığımız tüm insanlar Polonyalı bir aile için risk taşıyor.
- Irena, please of all people you know the risk for a Polish family.
Gıdıklıyor.
He tickles.
Hükümetin ajanları dışarıda masum insanları avlıyor ve sen başlattığın şeyi durdurmalarını söylemezsen de durmayacaklar.
Government agents are out there hunting innocent people, and they're gonna keep going until you tell them to stop what you started.
O, Yüzbaşı Healy hayır, tanıdığım bir akrabası yok ve eşi Seattle'de yaşıyor.
It's Captain Healy. And no, I'm not. His wife is in Seattle.
Houston'da bir Çin bilmecesi yaşanıyor. İşe, Pekin'den gelen bir değişim öğrencisi, Amerikalı bir kız Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti ve Dışişleri Bakanlığı karıştı.
A Chinese puzzle is taking place in Houston, involving an exchange student from Peking, an American girl, the government of the People's Republic of China and the Department of State.
Gıdıklıyor mu?
Qu? ? Bubbly?
Bizim tanıdığımız Tony artık yaşamıyor.
The Tony that you knew- - he doesn't exist anymore.
Matabo Dışişleri Bakanlığı'na ait bir evde kalıyor.
Matobo's housed in a state department residence :
Şaka yaptığını sanırsın, ama yapmıyor.
You'd think he's joking, but he's not.
1 Ocak'tan itibaren, kahraman kadın ve erkeklerin hayatını tehlikeye attığı için korsan radyoyu yasa dışı ilan ediyoruz. Bu ülkenin ekonomisi ve kızarmış balık patates dükkanları, ülkenin bu balıkçı insanlarına dayanıyor.
Then, January the 1 st, we make pirate radio totally illegal on the grounds that they are endangering the lives of the brave men and women of the nation's shipping community, upon whom the economy and fish and chip shops of the country depend.
- Meni. Gıdıklıyor, değil mi?
- Kind of tickles, right?
Soho'daki dev çatı katınızı, tanıdığınız insanları, partileri ve Montauk'daki yazlık evinizi anlatıyor.
You want to bang the french chick. Well, you know, yeah, you can do it a little more poetically, franco, but, yes. Have you told him?
Ve bu beni çok rahatlatıyor, çünkü tanıdığım bir sürü kadın kontrolcü tipler ve bu bir kabus.
And I've gotta say, it's a breath of fresh air... because I know so many women who are total control freaks... and it's a nightmare.
Çevremde işten tanıdığım pek çok yeni insan var ve onlar tıpkı benim gibi. Bütün bunlar eski beni ortaya çıkarıyor. Bu benim.
I've been around a lot of new people through work and it's like I'm all these things are coming out of me all this stuff um, it's me, it's everything that reminds me of who I am, me,
Eugene'in ağabeyi hala yastık kaplı bir hücrede oturuyor. ... kendi dışkısını yemekten başka bir şey yapmıyor. Ve o ilk seks yaptığı anın pişmanlığıyla yaşıyor.
Today Eugene's brother sits in a padded cell... doing nothing but eating his own feces - and regretting the one time... that he had sex.
Dilleri gıdıklıyor.
Tongues tickle.
İtiraf etmek istemeseniz de varlığınızın büyük bir kısmı şansa dayanıyor.
A bigger part of your existence is luck than you'd like to admit.
Gıdıklanıyor..
That tickles.
Güzel mi gıdıklanıyor, kötü mü?
Like good tickles or bad tickles?
Sadece gıdıklanıyor.
Just tickles.
Halloween'de taktığın şu ucuz plastik olanları hatırlıyor musun?
You remember those cheap plastic ones you'd get at Halloween?
Bölge Savcılığı bu rapor için peşimi bırakmıyor.
The D.A. is already hounding me for this report.
Ahbap. Bu binaların yanında'D.G.Ç.'yazıyor.
Dude, all these buildings have SR next to them.
- Yine sevgili anneciğim ve babacığım arıyor.
- Good old M and D calling again.
Tekrar top kaybı yapıyor, Titanlar J.D'nin çaylaklığından iyi yararlanıyor.
And he's sacked for another loss, as the Titans make J.D. pay for his inexperience.
gidiyorum 1257
gidiyor 253
gidiyorsun 93
gidiyor musun 364
gidiyoruz 1350
gidiyorum ben 24
gidiyorsunuz 20
gidiyor musunuz 95
gidiyorlar 124
gidiyor mu 22
gidiyor 253
gidiyorsun 93
gidiyor musun 364
gidiyoruz 1350
gidiyorum ben 24
gidiyorsunuz 20
gidiyor musunuz 95
gidiyorlar 124
gidiyor mu 22