Heyecanlıyım Çeviri İngilizce
3,415 parallel translation
Burada olduğum için heyecanlıyım.
I'm very excited to be here.
Çok gerginim ve seninle yalnız kalacağım için çok heyecanlıyım.
I'm just really nervous, and I'm so excited to be alone with you.
Ben heyecanlıyım.
I'm excited.
Hepimiz önümüzdeki birkaç ay boyunca aynı çatı altında olacağımız için heyecanlıyım.
I, for one, am excited that we're all gonna be under the same roof for the next couple months.
Çok heyecanlıyım.
I... I'm a little excited about it.
Çok heyecanlıyım atlayacağım için!
I am so excited!
Beyler, ben gerçekten çok heyecanlıyım.
Guys, I'm really excited.
Ayy çok heyecanlıyım.
I'm so excited!
Çok heyecanlıyım ben.
- Really? I'm so excited.
Biraz heyecanlıyım. Çünkü bu, maceramızın başlangıcı.
And I feel excited, because this feels like the beginning of our adventure!
- O ses tellerini canlı canlı dinlemek için heyecanlıyım.
Excited to hear those pipes live and in person.
Sahaya inmek için heyecanlıyım.
I'm really excited to head to the infield.
- Evet. Çok heyecanlıyım.
Very excited.
Hatta o kadar heyecanlıyım ki tuvalete gitmem lazım.
In fact, I am so excited that I am going to go to the ladies'room.
Zıplamadan duramadığın için ben de çok heyecanlıyım.
I'm so excited you can't stop bouncing, too.
- Heyecanlıyım o yüzden.
- So I'm excited about that.
Çiftliğe döneceğim için heyecanlıyım herhâlde.
I guess I'm excited to go back to the farm.
Büyük maç için çok heyecanlıyım.
Super excited about our big match.
Farklı doğum yöntemleri denemek için çok heyecanlıyım.
I am so excited to try all the different birthing methods.
Bugün için heyecanlıyım.
Thank you. I'm excited for today.
Senin için heyecanlıyım.
I'm excited for you.
Bebeğimizin doğumu için çok heyecanlıyım.
I can't wait for our baby to come.
- Bu çocukları dinleyeceğin için çok heyecanlıyım ve bence harika bir şeyin başlangıcı olacaklar.
I'm so excited for you to hear these kids, and I just think this'll be the start of something great.
- Evet, ama çok heyecanlıyım!
Yeah, but it's exciting!
New York'a geldiğimiz için çok heyecanlıyım.
I'm so excited that we're here in New York.
Bu akşam burada çalacağım için çok heyecanlıyım ve şarkım yeni albümde olacağı için hepinizin bu akşam internetten sipariş vereceğini düşünüyorum, haksız mıyım?
I'm really excited to perform in here tonight and... and for it to be on my new album, which you guys are all gonna go online and pre-order tonight, right?
Sanırım, yarın için çok heyecanlıyım.
Too excited about tomorrow, I guess.
Bu planladığınız yeni demografi çalışması için çok heyecanlıyım.
Very excited about this new demographics study you're planning.
Bunu akşam yemeği için saklıyordum ama bu konuda çok heyecanlıyım.
Well, I was going to save it for Mother's Day dinner, but... I'm pretty excited about it, so...
Çok heyecanlıyım!
Oh, I'm so excited!
Çok heyecanlıyım!
I am so excited!
Seninle tanıştığım için çok heyecanlıyım.
I'm so excited to meet you.
Başkan olarak şunu söylemek istiyorum geçmişin bize neler getireceğini görmekten heyecanlıyım.
I have to say that as mayor I'm excited to see what the past will bring us.
Jack'le baş başa biraz keyif yapacağımız için heyecanlıyım.
I'm excited about a little quality one-on-one with Jack.
Heyecanlıyım.
- Excited. - Hmm?
Çok heyecanlıyım senin için.
Oh, I'm so excited for you.
Gerçekten de heyecanlıyım.
I'm really excited.
Onunla bir gün çocuk sahibi olacağım için çok heyecanlıyım.
I'm really excited to have kids with her one day.
Burada olduğu için çok heyecanlıyım.
I'm just so excited it's here.
- Bize katılacağınız için heyecanlıyım.
I'm looking forward to it.
Çok heyecanlıyım.
I'm really excited.
Ben de heyecanlıyım.
I am too.
- Sonunda burada olduğum için çok heyecanlıyım.
- Next! - ( Sighs ) I am so excited to finally be here.
Andezit ve dasit görmeyi beklerken ignimbrit buldum ama var olduğunu bilmediğim bu fümerolü bulduğum için çok heyecanlıyım.
Where I was expecting to find andesite and dacite, I'm finding what appears to be ignimbrite, but... I'm just so excited to find this fumarole, which I didn't know existed.
Andezit ve dasit görmeyi beklerken ignimbrit buldum ama var olduğunu bilmediğim bu fümerolü bulduğum için çok heyecanlıyım.
Where I was expecting to see andesite and dacite, I'm finding what appears to be ignimbrite, but I'm just so excited to find this fumarole, which I didn't know existed.
Çok heyecanlıyım.
What is it?
Nihayet burada olduğum için çok heyecanlıyım.
I'm just so excited to finally be here.
Çok heyecanlıyım.
I'm so excited.
Kızlar, birazdan sahneye çıkacağım ama yarın sizi göreceğim için çok heyecanlıyım.
?
Çok heyecanlıyım da.
Gosh, I'm nervous.
Saha ve stadyum projeleri bir yana bu işte metro ile ortak çalışacağımız için çok heyecanlıyız.
Between this spread and the stadium, we are so excited to be partnering with Subway on this deal.