Imza Çeviri İngilizce
5,368 parallel translation
inanmadığım bir kagıda imza atabilirdim.
I could sign the paper saying something I don't believe.
arabayı reddettiğine dair imza mı atacaksın yani? Marc ile birliktesin kızkardeşin dork
Will you sign this saying you reject the car? [phone ringing] You're on with Marc.
Birisi imza mı arıyor?
You want an autograph?
Mektuplarda imza yok Ancak el yazısını karşılaştırarak kim olduğunu bulabiliriz.
Letters were not signed. But we can find out who he is... if we compare the handwriting.
Sen Riggan Thomson değil misin? Bir imza ver hadi.
Hey, aren't you Riggan Thomson?
Götlük etme de bir imza ver işte.
Holy shit, let me get an autograph. Don't be a dick. Give me an autograph.
Oradakiler bir telefon açar bir bakmışsınız Blue Note firmasına imza atıyorsunuz EMC'de çalışıyorsunuz Lincoln Center'da baş müzisyen olmuşsunuz.
The folks out there make a phone call, you could be a Blue Note signee... an EMC client, a Lincoln Center core.
Ben bir imza gerekiyor.
I need a signature.
Hangi plâk şirketi seninle imza atacak be?
How the hell is a record company gonna sign you?
Sadece altına imza atacaksın ve bu iş sona erecek.
I just need your autograph at the bottom, and this will all be over.
Ruiz adı Robert Diaz ile eşleşen bir imza, D bulvarındaki kısa vadeli kiralama olaylarında kullanılmış.
His Ruiz ID has a signature match to a Robert Diaz, short-term rental application on Avenue D.
Barnes, aralarında eğitim reformu yasa tasarısı ve Senatör Michael Kerns'ün Dış İşleri Bakan adaylığının iptaline neden olan haberin bulunduğu pek çok büyük işe imza atmıştı.
Barnes broke several major stories, including an early draft of the Education Reform and Achievement Act as well as a college newspaper article that derailed Senator Michael Kerns'nomination for Secretary of State.
Bir imza, lütfen?
An autograph, please?
- Bu bir imza.
- That's an I.E.D.
Sen imza mı attın... imza atmak için bir sebebin yoktu..
You signed... you weren't supposed to sign out.
- Bir kere imza attın mı...
And once you sign the...
Hesaplamalarınızı yaptıktan, düzgün bir bakımdan geçtikten sonra uzun mesafede ne kadar tasarruf edebileceklerini gösterdikten sonra onlara imza attırmanız gerek.
Now, after you've done the math, and you've shown them how much they can save over the long haul through proper maintenance, you need to get them to sign.
Buna imza atman gerek.
I need your signature on this.
Bir de kültürel soylular var ; onlar yalnızca savaş için kampanya başlatmayıp bir de imza topladılar.
The cultural elite weren't just agitating for a war they were completely signing up for it.
O küçük solgun eliyle kalemi alıp anayasaya imza attı.
And you should have seen his shaking hand gripping the pen as he signed the Constitution.
Kâr yüzdemizle ilgili pazarlık ettik ama imza atılmamıştı.
We negotiated a percentage - but nothing was signed.
Noktalama hatalarının yanında bir de imza takıldı gözüme.
Lack of punctuation notwithstanding, it's more the signature that caught my eye.
- Bir mesaj... belki bir imza bu.
- A message perhaps? A signature?
- Deftere imza atma mecburiyeti yok mu?
- They'd have had to sign in, wouldn't they?
Genç adam, bir imza alabilir miyim?
Young man, I have a signature?
Her neyse, kitabına imza ister misin?
Should I sign you a copy?
Geyikler mahsullerini yiyor diye bir çiftçiden imza aldı.
He got this farmer to sign a thing saying the deer were eating his crops.
Aslında, cumartesi New York'ta imza günümüz var, gelmek istersen tabii.
We're actually having a signing in New York on Saturday if you'd like to come.
Ansızın, binanın önü imza toplayan insanlarla dolmuştu.
All of a sudden, there were people with signs out in front of our building.
Sue için yapılan ilk dilekçede 20 binden fazla imza var ve bunlar 50 eyaletten ve 14 farklı ülkeden.
We got now over 20,000 signatures on the one petition, the first petition to bring Sue back, and they're from all 50 states and from 14 other countries.
- Küçük bir imza.
I need your signature.
'Mütevazi ve zor koşullardan müthiş bir zekaya dönüşen kız dünyanın en prestijli mağazasında göz alıcı vitrinlere imza atıyor.'
'The girl who rose from humble and difficult beginnings to mastermind and create the most wondrous visual displays in the most prestigious department store in the world.'
Onun için bir imza alabilir miyim dersin?
Do you think I could get your autograph for her?
İmza.
Autograph.
Kurtarabileceğin hayatı düşün. İmza atmanı kolaylaştırır.
It's the life you can save that'll give you the impetus to sign.
İmza için teşekkürler.
Thanks for signing.
İmza uyuşuyordu.
It matched.
İmza için bekliyorum.
Waiting for an autograph.
İmza, Nelly Lenz.
Signed, Nelly Lenz.
İmza ister misin?
You want an autograph?
"İmza hareketi"
- "Signature move."
- İmza gününde.
- She's at a book signing.
- İmza gününüz nasıl gidiyor efendim?
How is your book signing going, ma'am?
- İmza...
A signature.
- İmza okunaksız, bir şey anlaşılmıyor.
The signatures were illegible.
- İmza yok
- No signature.
Gördüm tabi, en iyi goldü. İmza lütfen.
Yes I did, autograph please
- İmza istiyor musunuz?
And you'll want that signed?
İmza, "Ramsay Snow."
Signed, " Ramsay Snow,
"İmza, Emma L. Borden ve Lizzie A. Borden."
"Signed Emma L. Borden and Lizzie A. Borden."
İmza verir misin, lütfen!
- I want your autograph please.