English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Inanamıyorum

Inanamıyorum Çeviri İngilizce

33,598 parallel translation
Bütün gece kıçının üstünde oturup 15 dolar kazandığına inanamıyorum.
Can't believe you get paid 15 bucks an hour to sit on your ass all night.
Buna inanamıyorum.
I can't believe this.
Beni sattığına inanamıyorum.
I can't believe you narc'd me out.
Ben de 32 bitlik Samuray Belleğinde hâlâ Linux kullandığına inanamıyorum.
I can't believe you're still running Linux on a 32-bit Samurai stack.
Buna inanamıyorum...
I can't believe this...
- Onları davet ettiğine inanamıyorum.
I can't believe she invited them.
- Kaynaklarımızı buna harcadığımıza inanamıyorum.
I can't believe we're wasting our resources on this.
Ne kadar çok kişinin geldiğine inanamıyorum.
I can't believe how many came.
Bunu yaptığımıza inanamıyorum.
I can't believe we're-we're doing this.
Bunu yapacağıma inanamıyorum, tamam.
I cannot believe I'm gonna do this, okay.
Vücudunla oyuk uçlu kurşunla hâlâ hareket etmene inanamıyorum.
I can't believe you're still moving with that hollowpoint in you.
Tanrım, size inanamıyorum.
God, I can't believe you two.
Danny'e bunu yaptığına inanamıyorum.
I can't believe that you would do that to Danny.
Dayak yiyeceğimiz inanamıyorum. Hem de sandalyenden ötürü değil.
I can't believe we're gonna get beat up, and it's not because of your chair.
Buna inanamıyorum.
I can't believe it.
Seni bir dolaba kilitleyip kafana un çuvalı geçirenin bu adam olduğuna inanamıyorum.
You know, I still can't believe he's the same dude that locked you in a closet and put a flour sack over your head.
Bu kadar sıcak olmasına inanamıyorum amına koyayım ya.
I can't believe how fucking hot it is.
Bunu yaptığınıza inanamıyorum!
I can't believe you did that!
Evet ve ben de senin hala Nick'i gördüğüne inanamıyorum!
Yeah, and I can't believe you're still seeing Nick!
Güzel robotuma bütün o delikleri açmana izin verdiğime inanamıyorum.
Mariana : I can't believe I let you put all of these holes in my beautiful robot.
- Başardığımıza inanamıyorum.
- with a dramatic last-second win! - I can't believe we did it.
Nick'in burada saklandığına inanamıyorum.
I can't believe that Nick was hiding up here.
Bunu bulduğunuza inanamıyorum.
Can't believe you guys found this.
Buna inanamıyorum, efendim.
I can't believe it, sir.
Bu kahrolası gölün kadını toplantısında olduğuma inanamıyorum.
I can't believe I have to be in this freaking Lady of the Lake assembly.
Senin kadar yüzeysel birine aşık olduğuma inanamıyorum!
Yeah, I can't believe I'd fall for someone as superficial as you! A person does not get to call me superficial...
Kızımızın bir zamanlar bu kadar küçük olduğuna inanamıyorum.
I can't believe our girl was ever that little.
Kyle'ı not yazarak terk ettiğine inanamıyorum.
I can't believe you dumped Kyle with a note.
Arizona'nın bu saçmalıklara izin vermesine inanamıyorum.
I can't believe Arizona let them pull that slimy bull...
Çünkü, bunu söylediğime inanamıyorum, katil senin annen değil.
Because... and I can't believe I'm saying this... The killer isn't your mother.
Bunların tekrar yaşandığına inanamıyorum.
I can't believe this is happening again.
Söylediği şeye inanamıyorum.
Oh, I can't believe he just said that.
Ona vurduğuma inanamıyorum.
I can't believe I hit her.
Bunun tekrar olduğuna inanamıyorum.
I can't believe this is happening again.
- Jake'in öldüğüne inanamıyorum.
I can't believe Jake is gone.
İki Orson'lı çocuğun Pigeon Forge'a gideceğine inanamıyorum.
I can't believe two kids from Orson would actually make it all the way to Pigeon Forge.
Mezun olduğuna inanamıyorum.
So, I can't believe you're graduating, huh?
Ve tam bir yabancıyım dediğime inanamıyorum.
And I can't believe I just said that to a complete stranger.
Seni tatilde çalıştırdıklarına inanamıyorum.
I can't believe they're making you work on the Fourth.
Tanrım, bu kadar uzun sürdüğüne inanamıyorum. Burdan, burdan.
Oh, God, I can't believe it took me this long.
Şuan borsada çalıştığına inanamıyorum.
I can't believe you actually work at AGG.
Leslie, bunu başarabildiğine inanamıyorum.
Leslie, I can't believe you pulled this off.
Ne kadar aptal, ne kadar saf olduğuma inanamıyorum.
I just can't believe how stupid I was, how gullible.
İnanamıyorum.
This is happening.
- İnanamıyorum.
Unbelievable.
- İnanamıyorum.
I can't believe it.
İnanamıyorum.
Unbelievable.
İnanamıyorum.
Oh, my God.
Sana inanamıyorum.
I can't believe you.
Ben de sana inanamıyorum.
Right back at you.
İnanamıyorum.
This is insane.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]