Istemiyorsun Çeviri İngilizce
7,064 parallel translation
Akıl vermemi istemiyorsun, bu yüzden sana sen olsan bana ne derdin onu söyleyeceğim.
You don't want my advice, so I'm just gonna tell you what I think you would tell me.
Hayır, istemiyorsun.
No, you're not.
Onu öldürmek istemiyorsun.
You don't want to kill her.
Kimseyi öldürmek istemiyorsun.
You don't want to kill any of them.
Neden kabul etmemi istemiyorsun?
Why don't you want me to take it?
Benim sıkıcı alkoliğin teki olduğumu düşündün. Beni tanımadığın için de, yani gerçek beni beni öpmek istemiyorsun. Senden koşarak uzaklaşmamı istiyorsun.
You thought I was boring and a borderline alcoholic, and because you don't know me, not the real me anyway, you don't want to kiss me, and you absolutely want me to run for the hills.
Yani, seninle gelmemi istemiyorsun?
Then you don't want me to come with you?
Bazen ben bile sana sarılmaya çalışıyorum ama sen istemiyorsun.
Even me sometimes, I'll try and hug you and you don't want that.
Skye'ın o şehrin yakınında bir yerlerde olmasını istemiyorsun, değil mi?
You don't want Skye anywhere near that city, do you?
Yok, hadi ama, bunu istemiyorsun, değil mi?
No, come on, you don't want that, do you? Give me your hand.
Madem başka ceset istemiyorsun o zaman Rebecca'ya su ve yiyecek de bulmalıyız.
And if you don't want another body, we need food and water for Rebecca.
Yani insansız hava uçağı kulübüne girmek istemiyorsun? Biraz rekabet, alçak uçuş birkaç aile fotoğrafı filan?
So, you don't want to join a drone club, maybe enter a competition, have a little high-altitude family photo time?
Burada olmak istemiyorsun.
You don't want to be here.
Yardim almayi istemiyorsun.
Your decision not to seek help.
Jake yüzünden beni öpmek istemiyorsun.
You don't want me to kiss you because of Jake.
Ölmemi istemiyorsun.
You don't want me dead.
Muhtemelen böyle davranmak istemiyorsun.
You probably don't want those anyway.
Patrick, neden gitmek istemiyorsun ki?
Patrick, why are you dodging this interview?
Neden ben varken ayrıntıya girmek istemiyorsun?
Why don't you want to get into it in front of me?
Soyutlanmış, yalnız, terk edilmiş olduğunu düşünüyorsun ama bunu hissetmek istemiyorsun.
You think you're isolated, alone, abandoned, and you don't want to let yourself feel it.
- Beni vurmak istemiyorsun. - İstiyorum.
- You don't want to shoot me.
Neden kendine bir bardak şarap istemiyorsun?
Why don't you get yourself a glass of wine?
Neden benim dahil olmamı istemiyorsun ki?
Why didn't you want me involved?
Sen buralarda olan biteni hatırlamak istemiyorsun belki ama ben hatırlıyorum.
You may not want to remember what went on around here, but I do.
Bu yüzden mi beni yanına almak istemiyorsun?
Is that why you don't want to take me?
Gelmemi istemiyorsun ki.
You don't want me to go.
Ne pahasına olursa olsun onu kaybetmek istemiyorsun.
And you don't want to lose it at any cost.
- Neden istemiyorsun?
- Why wouldn't you want to?
Neden istemiyorsun?
Why wouldn't you want to?
Buradan ayrılmak istemiyorsun.
You don't want to leave here.
Ölmek istiyorsun çünkü yaşamak istemiyorsun.
Reason you don't wanna die, is because you don't wanna live.
Kalabalık bir bara gitmek istemiyorsun, değil mi?
You don't wanna go to a crowded bar, do you?
Parayı istemiyorsun.
You don't want the money.
Yapmak istemiyorsun.
You didn't wanna do that.
Bunu da yapmak istemiyorsun.
And you don't wanna do this.
Dans etmek istemiyorsun.
So you don't want to dance.
Neden Christopher'la tanışmak istemiyorsun?
Why don't you want to meet Christopher?
Güzelce konuşup birbirimize ısınıyorduk şimdi de konuşmak mı istemiyorsun?
I guess we were having a pretty good conversation, we were really getting it going and then you just don't want to talk about it? Okay.
Dağınıklık istemiyorsun?
You don't want clutter?
Anlıyorum. Konuşmak istemiyorsun.
Ok, I get it, you don't wanna talk.
- Kaçınmak mı? - Bence gerçeği kabul etmek istemiyorsun.
- I think you're just avoiding the truth.
Aşk istemiyorsun.
You don't want love.
Böyle demek istemiyorsun.
You don't mean that.
Ve de gey olmak istemiyorsun.
And gay.
Bu işin içine girmek istemiyorsun. Bunu konuşacağız.
You don't want to get into this, well, we are getting into this.
Yani, transfer olmak istemiyorsun?
So, you don't want to transfer?
Pekala, May, madem ki konuşmak istemiyorsun
That's fine, may. You don't want to talk.
Çocuklarla çalışmak gerçekten çok iyi çünkü büyümek istemiyorsun. Yapma.
Come on.
Kimse üzerinde, hiçbir şeyde kararlı olmak istemiyorsun.
I mean, you are really good at working with kids, but it's because you don't want to grow up and you don't want to be committed to anybody or anything.
İstemiyorsun, değil mi?
You don't do you?
- İstemiyorsun demek?
- You don't want to talk about that?
istemiyorum 1125
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58
istemiyor musunuz 34
istemem 270
istemiyor 51
istemiyorsan 36
istemez 58
istemezdim 19
istemeden oldu 60
istemiyor musun 270
istemedim 58
istemiyor musunuz 34