Işe gidiyorum Çeviri İngilizce
475 parallel translation
Şimdi işe gidiyorum.
I'm going to the office.
İyi, ben işe gidiyorum.
Good, I am going to work.
Ben işe gidiyorum.
I'm going to work.
Madem bu kafadasın ben işe gidiyorum.
Respect. On that note of logic, I'll go to work.
Ben zaten işe gidiyorum.
I'm going to work, anyway.
Yeni bir işe gidiyorum.
I'm on my way to a new job.
Başkentte bir işe gidiyorum
I'm on my way to the capital
Tanrı korusun ; ben işe gidiyorum.
God bless, I'm going to work.
Ben işe gidiyorum bana ihtiyacın olursa, ara.
I'm going to work If you need me, call me. Bye.
Yarın işe gidiyorum, gecesinde de yemeğe gidiyeceğim... ve şıklık yarışını da kazanacağım.
I'M GOING TO WORK TOMORROW AND TO DINNER TOMORROW NIGHT AND I AM GOING TO WIN THE "SMOOTH" CONTEST.
Ben işe gidiyorum.
I gotta go to work.
Al, ben işe gidiyorum.
Well, Al, I'm off to work.
Neyse, ben işe gidiyorum.
Well, I'm going to work.
Ben işe gidiyorum.
I'm off to work.
Her sabah işe gidiyorum.
I go to work every morning.
Daha ayrı, Valerka, ben işe gidiyorum.
Better seperately Valerka I'm going to work
- Hayır, işe gidiyorum.
- No. I'm going to work.
Ders çalışıyor ve işe gidiyorum.
I STUDY AND WORK AND WORK AND STUDY.
Ben işe gidiyorum Bud.
Oh, Bud, I'm going to work.
Ben işe gidiyorum ve çocuk psikoloğu evde kalıp baba rolünü oynuyor.
So I go to work and the child psychologist stays at home, playing house dad.
- Evet, evet, işe gidiyorum.
Yes, yes. I'm going to work.
Pekâlâ, millet. Ben işe gidiyorum.
I've got to get to work.
- Peki, ben işe gidiyorum.
- Well, I'm off to work.
Craig, ben işe gidiyorum.
Craig, I'm on my way to work.
- İşe gidiyorum.
I'm just going to work.
Ben her sabah işe gidiyorum.
I go to work.
- İşe gidiyorum.
I'm going to be working, you silly fool.
İşe gidiyorum.
I'm going to work.
İşe gidiyorum. İş dedi!
- I'm going to work.
İşe gidiyorum.
I'm off to work.
İşe gidiyorum.
To work.
Bu Brian'ın ise, kavgaya gidiyorum.
If is't be brian's, than to fight I go.
Ben ise, sadece süpermarkete gidiyorum ve alıyorum. Önceden hazırlanmış, sentetik... Bu tarz şeylerden...
Myself, I just rush into the supermarket and buy... pre-fabricated, synthetic - any kind of stuff.
Alexandre. İşe gidiyorum.
Alexandre, I'm going to work.
- İşe gidiyorum.
- To work.
İşe gidiyorum.
I am going to work.
Hemen yakınına gidiyorum. Şu işe bak.
What is that beeping?
İşe gidiyorum.
I go to work.
Ben ise bu gece gidiyorum ve arabamı da götürüyorum.
As for me, I'm pulling out ofhere tonight, and I, uh... I'm taking my car with me.
- İşe gidiyorum.
- I'm going to work.
Ben işe gidiyorum.
Well, hi-ho, hi-ho. I'm off to work.
Ben de işe gidiyorum.
I'm off to work.
İşe yaramıyor. Ben gidiyorum.
I'm off, it's pointless.
- İşe gidiyorum.
- Going to work.
Ondan sonraki dakikada ise bundan korkuyorum, dünyadan gidiyorum ve beni canlı canlı yiyor.
And then the next minute, I'm afraid that once I get out in the world, it's going to eat me alive.
İşe gidiyorum.
I gotta go to work. See ya.
- Ben ise gidiyorum.
- I'm going to work. - OK.
Ben gidiyorum. İşe.
Going to work.
İşe giderken bencil davranmıyorum. Çünkü işe arkadaşlarımla gidiyorum.
When I'm off to work, I'm not selfish because I drive to work with my...
Arabaya gidiyorum ve buraya işe yarayacak birilerini getireceğim.
I'm hiking down to your truck and get some people up here who will take action.
İşe gidiyorum.
I'm on my way to work.