English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ K ] / Konuşacagız

Konuşacagız Çeviri İngilizce

4,638 parallel translation
Konuşacagız.
We do.
Evet, seninle konuşacağız.
Yeah, I'm sure we'll be talking to you.
Evde konuşacağız.
We'll talk at home.
ama bu klonun iyiliği için başbakanımız Lama Su ile konuşacağım.
I will speak to our Prime Minister, Lama Su.
Hadi ama yine mi bunu konuşacağız?
Oh, God damn it. Come on. Do we have to go through this again?
Onunla konuşacağız.
We shall speak with him.
- Şimdi konuşacağız!
- We talk now!
O zaman ne hakkında konuşacağız?
Then what are we gonna talk about?
Hayatım, bunu sonra özel bir şekilde konuşacağız. Serin ve kuru bir yerde, ikimiz de güvende hissederken...
Darling, we're gonna talk about this later privately, in a cool, dry place, where we both feel safe.
Donald ile konuşacağız.
[Stef] We'll talk to Donald.
Şimdi bir şeyler hatırlamaya başladığına göre, yeniden İç İşleri'yle konuşacağız.
Now that you are remembering things, we're gonna have to talk to Internal Affairs again.
Daha kaç defa bunun hakkında konuşacağız?
How many times do we have to speak about this?
Siz mantıklı bulana kadar, birkaç kere daha konuşacağız anlaşılan.
Apparently, a few more until you will listen to reason.
Konuşacağımız bir şey yok. Duruşma olacak ve...
There'll be a trial, and...
Sanırım konuşacağımız çok şey var.
I think we have a lot to discuss, actually.
- Bu konuyu hakkında yarın konuşacağız.
- Not lately. We're gonna talk about this tomorrow.
- Hayır, bugün konuşacağız.
No. No, we're gonna talk about this now.
Ne hakkında konuşacağız?
What should we talk about?
O halde konuşacağımız bir şey kalmadı.
Then we got nothing more to talk about.
Sadece konuşacağız.
We're just gonna talk.
Demek arabalar hakkında konuşacağız.
Oh, we're gonna talk about cars.
Sebzelerden, geri dönüşümden ve iğrenç bahçemizden konuşacağız. Seninle özel meselelerimi konuşmayacağım.
We're gonna talk about vegetables and recycling and our crappy garden, and I'm not gonna talk about my personal stuff with you.
Pazartesi patronla konuşacağız.
Now we'll talk to the boss on Monday.
- Hayır, şimdi konuşacağız.
We're talking about it now.
Onunla yalnız konuşacağım.
I'll see him, alone.
Bugünkü antremanından sonra onu bulup onla konuşacağız.
After practice today, we are gonna find him and we are gonna schmooze him.
Konuşacağız.
We're gonna have a chat.
Beatrice'le tekrar konuşacağız ve aile tarihini iyice deşeceğiz.
We'll talk to Beatrice again, dig deeper into the family history, whatever it takes.
Görevlerini konuşacağız.
We'll discuss your duties.
Onunla konuşacağız.
We... we will talk to him.
Seninle sonra konuşacağız.
We will talk later.
Yakında tekrar konuşacağız.
We'll speak again soon.
Hayır, şimdi konuşacağız.
No, we'll talk about it now.
Kiminle konuşacağımızı bilmiyorduk...
We didn't know who else to talk to, so...
Emperyalistlerin dilini konuşacağız.
We will speak in the language of the imperialists.
Lafı uzatmadan doğrudan iş mi konuşacağız?
I small talk, you go right to business?
Konuşacağımız bir ailesi yok.
No family to speak of.
- Ne konuda konuşacağız?
What are we gonna talk about?
- Konuşacağız.
We're gonna talk. - Coolidge!
Biz yetişkinler iş konuşacağız.
We got grown-man business to talk about.
Biz yetişkinler iş konuşacağız.
We got grown man business to talk about.
Konuşacağız, sen ve ben, gerçeği birlikte bulacağız.
We shall talk, you and I, find the truth of it together.
Canım kızım, uzun uzun konuşacağımız gün de gelecek ve kaçırdığın yıllarda olan biten her şeyi anlatacağım. Seni... Seni kaybettiğimizden beri olanları.
My darling girl a day shall come when we shall talk and talk and I shall tell you of everything that missed the * * * in the year since... since we lost you.
Bay Drake, ikimiz Black Eagle bira fabrikasına gideceğiz ve Bay Shipman ile konuşacağız.
Mr. Drake, you and I shall take a trip to the Black Eagle Brewery and have a word with Mr. Shipman.
- Bunu eve döndüğümüzde konuşacağız.
We'll talk about this when we get home.
Sizinle konuşacağımızı söylemedim.
I didn't say I'd talk to you.
Telefonda konuşacağız. Beni ziyarete geleceksin, alışveriş merkezinde kahve içeceğiz.
We'll talk on the phone, you'll come visit me, we'll have coffee at the mall.
Her gün telefonda konuşacağız.
We'll talk on the phone every day.
Dış dünya ile irtibat kurabileceği bütün yolları belirleyip aracı olarak kullanabileceği herkesle konuşacağız.
We establish all the ways he could've been in contact with the outside world and talk to anyone he could've used as a go-between.
Söz ver eve gidince sadece Fransızca konuşacağız.
Promise me when we get home, we'll only speak French to each other.
Seninle yüz yüze konuşacağız.
You and me are gonna have to have another face-to-face.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]