Kuma Çeviri İngilizce
655 parallel translation
Komati Nehri, Barberton'ın kalbine doğru akarken kayaları, kesip geçerken aşındırarak, akıntıyla taşıdığı kuma ve alüvyona dönüştürür.
As the Komati River flows through the heart of Barberton, it cuts down through the rocks, eroding them into sand and silt, which it carries downstream.
Uyanık olduğumuzu... ve başımızı devekuşları gibi kuma gömmediğimizi gösteriyor!
It shows we're awake... and not dunking our heads in the sand like a bunch of ostriches!
Kuma mı saplanır?
Deep sand?
Öğrendiğimize göre o Almanlar bir mekanize taburun askerleriymiş. İlk kuyuda kuma saplanmışlar ve susuzluktan kavruluyorlarmış.
We found out those Germans are part of a mechanized battalion with guns stuck back at the first well, badly in need of water.
Rick, başını kuma gömmeyi bırak.
Rick, stop hiding your head in the sand.
... "Kuma-san" desen, bildiğin dangalak ismi,.. ... ve "Kuma-chan" da'yavru ayı'gibi oluyor.
"Kuma-san" is used for common bumpkins, and "Kuma-chan" sounds like "baby bear".
- Kuma.
- Kuma.
Kuma!
Kuma!
Dayan, Kuma.
Hold on, Kuma.
Kuma bir mezar kazmışlar ve hasta adam ölene kadar davul çalmaya devam edecekler.
They dig a grave in the sand and they keep the drums going till the sick man is dead.
Bizi, topların uçuştuğu o sıcak kuma getiren neydi?
What led us there as the balls flew over the hot sand?
- En azından başını kuma gömmüyor.
- At least her head isn't in the sand.
Kuma çukur aç, yiyecek koy.
Dig a hole, put the food in the sand.
Kuma ve yılanlara alışık değilim.
I'm not used to sand and rattlers, see.
Herkes savaşın ne kadar lanet bir şey olduğunu ve bir daha olmayacağını... söylüyordu ama bu, başımızı devekuşları gibi kuma gömmekten farksızdı.
Everybody saying that war was so damnable it couldn't happen again, shoving our heads in the sand like a lot of ostriches.
Kafanı kuma sokup, her şeyin hep eskisi gibi olduğuna mı kendini aldatacaksın?
What are you gonna do, Mom? Stick your head in the ground and make believe that everything is exactly the way it was?
Sen o adam olabilirsin. Onun kibrini kuma gömecek adam.
You could be that man, the one to stamp his arrogance into the sand.
O suyu kuma dökseydim daha iyi olurdu.
I should have done better if I had poured it into the sand.
- Kuma iyice batacağız.
- You'll get stuck in the sand.
Bu salak kuma gömülecek.
That moron's gonna get us stuck.
Sanırım kuma saplandık.
I think we're stuck in the sand.
Ama verdiği çok azdı.
I'll tell ya, Kuma, I can't take it anymore!
O da üzüntüsünden Kuma ile birlikte içip sarhoş oldu ve çok konuştu.
He and Kuma got drunk and blurted out everything.
Eğer onu kurtarmak istersen, Kuma ve Hachi'yi getir!
If you Want him back, bring us Kuma and Hachi!
Rosalia mafsal iltihaplarına iyi geldiği için, kendini kuma gömer.
Rosalia would bury herself in the sand for her arthritis.
Benim yüzümden gevşek kuma battı.
I led him into a quicksand.
Etrafından geçmeye çalışırken nerdeyse kuma saplanıyordum.
I almost got stuck in the sand when I tried to get around it.
Pençe, uzun zamandır kuma gömülüydü ve aşınmaktan korundu.
The paw has been buried in the sand until recently and protected from erosion.
Kuma ve küle dönüşmüş.
It's all turned to sand and ashes.
Ben bu toprağı matkabı kuma dayamış gibi delebilirim.
I could go through this dirt here like the bit on an end of an auger.
Benim üzerime en azından namuslu bir kadın kuma geldi.
Ah, but I were made an honest woman of.
Onu boğazına kadar kuma gömer ve kafasına bal sürer ve böylece kırmızı karıncalar kafasına üşüşür.
She buries her in sand up to her neck and smears honey all over her head and lets the red ants loose on her.
- Kafamı kuma mı gömeyim?
- Should I bury my head in the sand?
Karga buraya gelirse, kuma gömülecek.
When a crow gets it, the sand will swallow it.
- Rüzgarın kuma sürtme sesi o.
- It's the wind shifting the sand.
İlk kuma liderlik küreğini daldırıyor.
Loose soil goes down from a special car.
Odak noktasının kayıp şehir Kuma olduğunu bilmek yeter.
Enough to know that the focal point is the lost city of Kuma.
Kayıp şehir Kuma'yı bulsak, ve efsanenin gerçek olduğunu kanıtlasak, bu hayatımın en görkemli anı olurdu.
If we were to find the lost city of Kuma and prove that legend true, it would be the crowning moment of my life.
Sen söyledin, kayıp şehir Kuma'yı bulursan, ve efsaneyi kanıtlarsan, bu hayatını taçlandıracağın bir an olacak.
You said yourself that if you could find the lost city of Kuma and prove the legend true, it would be the crowning moment of your life.
Bana bir harita verdi, Kuma hazinelernin haritası...
She gave me a map, a map to the treasures of Kuma...
Onlar Kuma Şehrinden geldi..
They come from the city of Kuma.
Kendisine bir Kuma vatandaşı olarak.. en düşük görev verildi, Amahagger'ları gözetmek.
He was given the lowest position to be held by a citizen of Kuma, overseer to the Amahagger.
Kuma Şehrinin yolunu gösteriyor.
It shows the way to the city of Kuma.
Kuma Kraliçesi o'nun sembolü. Onlar bildiğiniz gibi "O'na itaat etmesi gereken kişiler."
It is the symbol of power of She, the Queen of Kuma, known to us as "She Who Must Be Obeyed."
Sizi Kuma Şehrine götürmeye geldim.
I have come to take you to the city of Kuma.
Kayıp Şehir Kuma'yı bulduk.
We found the lost city of Kuma.
Deve kuşu başını kuma gömer bazen de bayrağa.
The ostrich buries his head in the sand... ... and sometimes in the flag.
... ve yaşamak istemediğim bir gün varsa....... kafasını kuma gömmenin daha iyi olduğunu düşünenleri gördüğüm gündür!
And what I didn't see was the day a man decides not to face the world is the day he better step out of it!
- Kuma gömülü halde, efendim.
- Buried in the sand, royal one.
Gidip kendilerini kuma sapladılar.
Honey, you get out in the woods and wait a little while.
Kuma saplandık, Benjy.
It's stalled, Benjy.