Mil Çeviri İngilizce
9,055 parallel translation
Fon neredeyse bir milyar dolar kâr edecek. 200 milyon dolar kazanacaksın.
The fund will make almost $ 1 billion. You'll clear $ 200 mil, Mark.
Yaklaşık 13 mil uzakta.
Approximate mile marker 13.
Bu bir mil gitmek için bize iki saat alınır.
It's taken us two hours to go one mile.
Iki mil, belki.
Two miles, maybe.
Ben geleceğe mil görebilirsiniz.
I can see miles into the future.
Iken bugün Piknik okul bir parti Çin Seddi'nin bir mil uzunluğunda bölüm getirdi.
While today, a party of picnicking schoolchildren brought down a mile-long section of the Great Wall of China.
Seninle yalnızca 3 ay daha geçireceğim sonra 2000 mil uzakta yurt hayatında ve erkek öğrenci birliklerinde olacaksın. Ben de sana sıkıcı gelmeye başlayacağım.
I only have three more months with you, and then you're 2,000 miles away, and it's dorm life and frat parties, and I'll seem boring by comparison.
Vietnam sınırı nehirden birkaç mil ilerleyince.
The Vietnamese border is a couple of miles downstream.
Hell's Kitchen'daki yetimhaneden, Madison Square Garden'daki bir profesyonel kariyer dövüşüne, arada hem birkaç blok, hem de milyonlarca mil mesafe var.
From an orphanage in Hell's Kitchen to a professional career fighting in Madison Square Garden is a distance of only a few blocks... and a million miles.
Efendim, yolun yarım mil üstünde çalıntı araba ihbarı aldık.
Sir. We just got a report of a stolen vehicle about a half mile up the road.
300 mil alanındaki her yerde.
Anywhere inside a 300 miles radius.
LaForte Yolunun bir mil kuzeyinde.
About a mile north of LaForte Road.
Şehir merkezinden yarım mil uzaklıktaki tüm Capitol vatandaşlarına zorunlu bir tahliye bildiriyorum.
To all Capitol citizens more than a half mile outside the City Circle, I am announcing a mandatory evacuation.
- 6.4 mil.
- 6.4 miles.
6 mil mi yürümemizi istiyorsun?
You want us to walk six miles?
10 mil yukarıda ufak bir kasaba var, oraya bakmalısın.
Hey... there's a little town ten miles up, you should try there.
Demek 10 mil ötede bir yer var.
So you say a place up the road ten miles, right?
Plakaya baktılar, Reyes Koyunun birkaç mil dışında.
They ran the plates, miles outside of Reyes Creek.
Los Angeles'tan 20 mil çıkıp buranın çöl gibi olması inanılmaz gerçekten.
You know, it's crazy how you get 20 miles outside of LA and this whole fucking town is like a desert.
Seni ya da ajansından birini ailemin 100 mil yakınında görürsem, her birinizi bulur ve öldürürüm.
I see you or anyone from the agency within 100 fucking miles of my family, I will find every one of you and kill you.
Evet bir sürü. Şehrin yaklaşık 30 mil doğusunda.
Yeah, a whole bunch of them about 30 miles east of the city.
Yarım mil boyunca uzanan saf ilkel kaya.
Half a mile of pure primordial rock.
Ve sekiz yıl sonra, binlerce mil uzaklıktan.. ... Hint okyanusuna düştü.
So after eight years, it came crashing down in a thousand-mile swath across the Indian Ocean.
... eski bir araba, ama doğru ise saatte 12 mil hızla koşuyorsun.
If it is, you're running almost 12 miles an hour.
Altı mil.
Six miles.
Evimizden yarım mil ötede ve kızımızla birlikte.
Half a mile away from our home with our daughter!
Ve siz bunların üzerine benimle antrenman yaptınız ve 8 mil, 10 mil koştunuz ve daha çok...
And then you come out with me and you run 8 miles, 10 miles, and you take on...
- Önemli değil. Biz de aynı hatayı yapmak üzereydik ama yoldan çıktığımızda da mil kırıldı.
We nearly made the same mistake ourselves, but... busted an axle when we ran off the road.
Biliyormusun, mil'i yerine koy.
You know what, put the pin back in.
Daniel, mil'i yerine koy ve bunun hakkında konuşalım.
Daniel, put the pin back in and we can talk about it.
Sen, oh, mil'i istiyormusun?
Do you, oh, do you want the pin?
- mil'i istiyormusun?
- Do you want the pin?
- mil'i yerine koy!
- Put the pin back in!
Mil'imiz içeride, muhtemelen etkisiz halde,
We got the pin in, so it should be disarmed,
- Mil içeride, ayağımı kaldırıcam.
- The pin's gonna hold, I'm gonna step off.
Mil hakkında yalan sötledim.
I lied about the pin.
Daha önce hiç yarım milyon kazanmadım.
Never hit over half a mil before.
Bu 250 mil uzakta.
This is 250 miles away.
Sen buraya barmenle sevişmek için geldin ve beni 250 mil yolculuğa zorladın!
You came here and made me drive 250 miles so that you could get laid by a barman!
Onun kokusunu 1 mil öteden alabilirim.
I've been tracking her scent for Miles.
Lanet, bu saldırıdan 60 mil uzakta.
Hell, that's 60 miles from the strike.
Buradan 500 mil uzakta olmalı.
That's gotta be 500 miles from here.
Bir mil kadar önce benim ki bitti.
I ran out about a mile back.
Lanet olsun, Pearl en azından 15 mil daha olmalı.
Hell, Pearl must be at least 15 miles ahead of us by now.
Yol haritasına baktım. 200 milden fazla yolumuz vardı. Yani saatte 60 mil hızla, 4 saatten az sürerdi.
I looked at the road atlas and figured it's a little over 200 miles, so at 60 miles an hour, we could do it in under four hours with bathroom breaks and whatever.
Araç hızı : saatte 30 mil.
Vehicle speed : 30 miles per hour.
Muhtemelen 70, 80 mil saatte gidiyor... 2000 dikey ayak aşağı.
Probably going 70, 80 miles an hour... down 2,000 vertical feet.
De La Sol her gün 10 mil koşuyor şehrin içinde.
De La Sol takes a 10 mile run every morning through the city.
- 100 mil uzağa gelip, yüzünü göstermeye nasıl cesareti var?
How does he have the nerve to get out - and show his face within 100 miles of here.
Tamam, ama hız limitinin 30 mil üstünde gidiyoruz.
Okay, but we're going over 30 miles over the speed limit...
Eğer merkezden ayrılıyor olsalar buraya bu kadar hızlı gelmek için saatte 180 mil hızla sürmeleri gerekir.
If they were leaving from the precinct they must've been driving 180 miles per hour to get here that fast.