Nazikti Çeviri İngilizce
466 parallel translation
Adam çok nazikti.
The husband seemed so kind.
İkinci adamın vardır üç gemisi rıhtımda üçüncüsü ise deli olurdu bana ve vardı çokça paraları ve hepsi de çok nazikti ve hepsinin de yakası kar gibi beyaz idi ve bir bayana davranmayı hepsi de biliyordu.
The second had three ships in the harbor And the third was mad about me And they had money and they were nice
Yolculuk boyunca pek nazikti.
He was very kind during the voyage.
Sonra bir kız geldi. Bana karşı çok nazikti.
Then a girl came, she was nice to me.
Yolculardan biri bana karşı çok nazikti.
One of the passengers was kind to me.
- Yeterince nazikti.
- Oh, he was nice enough.
" Yaşamı nazikti, ve bütün unsurlar onda birleşmişti.
"his life was gentle, " and the elements so mixed in him
O çok nazikti, sayın yargıç
She was so nice, Your Honor.
İhtiyar Fezziwig bana karşı çok nazikti.
Old Fezziwig was very kind to me.
Sör Humphrey çok nazikti.
He was very friendly and I even let his mare.
O zamanlar bana karşı nazikti.
He was kind to me then.
- Louisville'de bana karşı son derece nazikti.
- He was awfully nice to me in Louisville at the Derby.
Görgülü ve nazikti.
He had such nice manners.
Doktor çok nazikti.
The doctor very attentive.
Çok nazikti.
She was so nice.
Ama o özel sabah, onun dokunuşları biraz nazikti herhalde.
But on this particular morning, his touch was, perhaps, a trifle too delicate.
Bu konuda çok nazikti, fakat yine de kendimi üçüncü sınıf büyücü hekim gibi hissetmeme yol açtı.
He was very nice about it, but he made me feel like a third-class witch doctor.
Oldukça nazikti... ve çekici.
He was very courteous and charming.
Çok nazikti.
He was nice.
Çok nazikti.
He was kind.
Yüzü terli olan, sizden daha nazikti.
The man with the sweat was more pleasant
Babası ilk başlarda sakin ve nazikti.
Her father was calm and gentle at first
Gösterimi beğendiğinizi söylemeniz çok nazikti.
Mr. Donahue, it was awfully sweet of you to come back and tell me how much you admired my work.
Bana karşı çok nazikti.
He was real good to me.
Herkesi susturman çok nazikti.
It was nice how you made everybody shut up.
Smollet çok nazikti, tatlım.
Smollet's been very kind, my dear.
Babamız çok nazikti.
Father was kind.
Herkes o kadar nazikti ki.
Everyone has been so kind.
Çok nazikti, çok düşünceli idi.
He was very kind, very considerate.
Herkes birbirine karşı çok nazikti.
And everyone was so nice to everyone else.
Helene hep çok nazikti.
Helene was always so gentle.
Sebastian hassas ve nazikti evrende, hassas ve nazik olmayan bir şey gördü.
Sebastian, who was gentle, kind saw something not gentle, not kind, in the universe.
Çok sert bir eli vardı, oh, çok nazikti.
Such a rough hand, oh, so gentle.
O bana karşı hep nazikti ve...
He's been very nice to me, and- -
Çok nazikti.
He was so kind.
Özellikle bana karşı çok nazikti... sanki bir şey için benden... özür dilermiş gibiydi.
She was especially kind to me, almost as if already asking forgiveness for something.
- Evinize almanız çok nazikti.
It was kind of you to give us shelter.
Roma ölüm cezası verene dek bekleyecek kadar nazikti.
He was kind enough to wait until Rome had passed sentence of death.
Hayır, herkese karşı çok nazikti.
Oh, no, she was kind to everyone.
Her ne kadar dev gibi ve iriyse de öylesine nazikti ki.
He was so kind despite being such a big and heavy man.
Bir de sevimli bir Meksikalι kιz vardι, çok iyi ve nazikti, çok da gençti.
Also, a very lovely Mexican girl who was kindness itself, gentle and young.
Hem daha sempatik, hem daha nazikti.
More sympathetic, more gentle.
Gangster olduğunu söylüyorlardı ama bana karşı çok nazikti.
They say he was a gangster, but he was very kind to me.
Raymond bana karşı çok nazikti.
Raymond was very nice to me.
Liderimiz sevecendi, nazikti, iyiydi.
The Führer was sweet! The Führer was kind! The Führer was good!
- Tanışmamama imkan yok ki. - Louisville'de bana karşı son derece nazikti.
- He was awfully nice to me in Louisville at the Derby.
Nazikti.
He was considerate.
Hayır, oldukça nazikti.
No, she was quite charming.
Bazı insanlar çok nazikti, bazıları ise aksi. Bazıları bir şeyler verdi, bazıları ise vermedi.
Some people were kind and some were crusty and some would give some would not.
Bayan Melville çok nazikti.
Mrs. Melville has been very kind.
Ne kadar nazikti!
So polite!