O hâlde Çeviri İngilizce
3,763 parallel translation
- O hâlde, plân ne?
- So, what is the plan?
O hâlde durumunun tıbbi açıklaması "gece terlemesi."
Well, then the medical term for what you have is "night sweats."
O hâlde burada...
Well, then it's a good thing...
O hâlde burada olmam iyi bir şey değil mi?
It's a good thing that I'm here, isn't it?
Bu şartı kabul edersen birlikte olalım o hâlde.
If you accept that condition, then let us be together
O hâlde müsaade et kadeh kaldırayım babama.
Well, let me, in turn, raise a toast to my father.
Onu tekrar aşağı indiririm o hâlde.
I'll bring her down then.
O hâlde evine geri dönersin.
Then you can come back home.
O hâlde sana yalan söylemiş.
Then she lied.
İtiraf etmeliyim ki ki eğer beyim bana soruyorsa o hâlde demeliyim ki bazı şeyler oluyor. Şey bir çeşit... Nasıl söylesem doğaüstü bir şey belirdi.
Well, I have to admit that if Sir is asking me, then it certainly has to be said that things are happening, that, well... that are somewhat, how shall I put it, that appear somewhat supernatural.
Pekâlâ o hâlde.
Right, then.
Eğer hayatta bir şey sana neşe katıyorsa o hâlde onu yapman gerekir. İnsanlar ne derlerse desinler.
If something in life brings you joy, then you simply have to do it, regardless of what people say.
Tahmin ederim o hâlde.
All right, I'll guess then.
Hong Kong'da gurbetçisin, o hâlde zengin bebesisin?
You're an expat in Hong Kong so I'm thinking... - Trust fund baby?
- O hâlde yurt dışında yaşayan, beyaz tenli yatırım bankeri gurbetçi Arcadia'da yaşayan Çinli restorant sahibi göçmen mi?
- Okay, so... A white investment banker living abroad is an expat, and a Chinese restaurant worker living in Arcadia is an immigrant?
O hâlde nereye gidiyoruz?
- Okay, so where do you want to go?
Tamam o hâlde. Sorduğumu unut.
Okay, then forget I said it.
O hâlde Bay Norrell'e başvurun efendim.
- Then you should apply to Mr Norrell, sir.
O hâlde kendinizi biraz yalnız hissetmişsinizdir.
Because I think you must be a little lonely.
O hâlde neden keyifsiz?
- What is her ailment?
O hâlde onu yüce bir mevkiye yükseltirim.
What if he were to mistrust me? Then I shall raise him up to some lofty position.
O hâlde yasaklıyorum efendi.
Well, I forbid it, sir.
O hâlde sana mutluluklar dilerim.
Well, I wish you the best of happiness of it.
Nasıl yaptığınızı bilmiyordu iseniz nasıl yaptınız o hâlde?
Well, how did you do it if you did not know how you did it?
Merlin o hâlde!
~ Ah. Merlin, it is, then.
- O hâlde neden sana Margaret diyor?
- So, why does he call you Margaret?
Ölümüne gidiyor o hâlde.
I say he's running toward his death.
Tamam o hâlde.
All right, then.
Elimizden geleni yapalım o hâlde.
Then we should see what we can do about it.
- Umalım da aklı başına gelsin o hâlde.
Then we must hope he sees sense.
Büyü yapmayı bırakmadınız o hâlde?
You have not given up magic, then?
O hâlde sanırım birkaç yeri daha kapatmak zorunda kalacaklar.
Well, then I guess they're gonna have to shut down more of these places.
Tamam o hâlde.
And that's done.
Sola o hâlde.
Woman : Left it is, then.
Siz de bu yüzüğü alamazsınız o hâlde.
Then you're not getting this ring.
Gidip alalım o hâlde!
- Let's go get him! - Nick...
Beni ağırla o hâlde.
Then humor me.
Öyle yapalım o hâlde.
That's what we'll do.
O hâlde öleceksin.
Then you'll die.
Gidip alalım o hâlde.
Well, let's go get her.
O hâlde ne planlıyor söyle, yoksa zorla yuttururum bunu sana.
Then tell me what his plan is, or I force this down your throat.
Bırakalım yesin o hâlde.
So let her eat.
Görüşürüz o hâlde.
I'll see you then.
Neden dikkatin dağınık o hâlde?
Then why are you distracted?
Ne istiyorsun o hâlde?
Then what do you want?
Hepimiz güvendeyiz o hâlde.
Then we're all safe.
O hâlde konuşmayı kesin ve dinlemeye başlayın O'nu.
Then stop talking, and start listening... To him.
O hâlde ne olduğumu biliyor olmalısın.
Then you must know what I am.
İlk aşama için yanımda olabilir mi o hâlde?
But for the first part, can she be with me then?
- Kötü kısma geçelim o hâlde!
Well, let's get to the bad stuff!
Dinle o hâlde.
Okay.