Ona inandın mı Çeviri İngilizce
291 parallel translation
Sen de ona inandın mı?
And you believed him?
Ona inandın mı?
- And you believed him?
Şimdi ona inandın mı?
Do you believe in him now?
- Sen de ona inandın mı?
- And you believed him?
Ona inandın mı Michele?
Did you believe him Michele?
Sahi mi? Sen de ona inandın mı?
And you believed her?
Ve sen, bir Yunanlı olarak, ona inandın mı?
And you, a Greek, believed him?
Ona inandın mı?
And you believe it?
- Sende ona inandın mı?
And you believed him?
Ona inandın mı?
You believe him?
Sen de ona inandın mı?
- And you believe that?
- Ona inandın mı? .
- And you believed him.
- Ona inandın mı?
- Did you believe him?
- Söylesene, ona inandın mı?
Seriously, do you believe she was telling the truth?
Ona inandın mı?
Do you believe him?
Ve sen de ona inandın mı?
And you believed him?
Ona inandın mı?
You believe that guy?
- Ona inandın mı? - Evet.
- You believed her?
Ona inandın mı?
And you believed her.
Ona inandın mı?
Do you believe her?
- Ona inandın mı?
- And you believed him?
Sen de ona inandın mı?
And You Believe Her?
Ve sen de ona inandın mı?
And you believed her?
- Sen de ona inandın mı?
- And you BELIEVE him?
- Sen de ona inandın mı?
- And you believed her?
- Sen de ona inandın mı?
- You believed her?
- Ona inandın mı?
- You believe him?
Evet. - Ona inandın mı?
Did she say that she found you attractive?
Ona inandın mı?
And you believe her?
Ne yani ona inandın mı?
What, and you believe him?
- Ve ona inandın mı?
And you believe him?
- Ona inandın mı?
- You believed him?
Gerçektende ona inandın mı? Hey bayan festival.
Hey Miss Universe...
- Ona inandın mı?
- Do you believe him?
Bu sabah buraya gelen insanlar için memurluk yaptığın gibi bir şey ve beni para aldığım şüphesi ile işten komaları bunun doğru olmadığına ben ona inandırırım.
Like my having been a lady clerk for those people who came here this morning and having been dismissed on suspicion of taking money. I'll get him to believe that that wasn't true.
Ben ona inanmadım, siz ona nasıl inandınız.
I didn't believe him, I don't see how you or the jury could either.
Yemekte, Dolokov kadeh kaldırınca, ona baktım, bana gülümsüyordu, karımın suçlu olduğuna inandım.
At the banquet, when Dolokhov made the toast, I looked across at him smiling at me, I was convinced of the guilt of my wife.
Ona inandın mı?
Did you believe him?
Ve ondan sonra Aşağı Britanya'dan geldiğini söyleriz, babanızı inandırmak için çok tanıdığım var, ona deriz ki... Bu kadın çok zengin biri!
I should have enough power over your father to persuade him that she is a rich woman.
Ona inandınız mı?
Did you believe him?
Ama ona inandınız mı?
I know. But did you believe her?
Siz inandınız mı ona?
Can you believe this guy?
Ona inandınız mı?
Do you believe him?
Ona inandınız mı?
And did it believe in her?
Babam da öyle demişti. Ben de ona inandım ta ki ertesi gün kuzenimi sığırların arasında ölü buldukları ana kadar. Tıpkı bu resimdeki adam gibiydi.
That's what my father said, and I believed him... until the next day... when they found my cousin... dead among his cattle... looking exactly like this man.
Siz de ona inandınız mı?
And you believed him?
Ve ona inandınız mı?
And you believed him?
Her güne meydan okumaya ve ona sahip olmaya inandığını söyledim... ve bu şekilde çok eğlendiğini anlattım.
I said that you always believed in... attacking each day... possessing it... and that that was what made you so much fun to be around.
- Ona inandınız mı?
- You believe him?
Sen de ona inandın mı?
And you believed her?
Babanında ona inandığını mı sanıyorsun?
You think your father believed it?