Oğlun Çeviri İngilizce
7,830 parallel translation
Bunu kabul et, Barb oğlun bir bağımlıydı ve uyuşturucu satıcısıydı.
So admit it, Barb... Your son was an addict and a drug dealer.
Oğlun senden daha iyi değil.
And your son is no better than you.
Hakeem senin öz oğlun.
Hakeem's your own son.
Bir oğlun olduğunu bilmiyordum.
I... Didn't know you had a son.
Oğlun dahil her biri hayatta olurdu eğer sen bizi buraya yollamasaydın.
Every single one of them, including your son, would still be alive if you hadn't sent us down here.
Annem, Allan'ın beni evlatlık edinmesine izin verdiğinde sinir olmuştum. Senin oğlun olmayı ne kadar istediğimi biliyordu.
I hated the fact that mom let Allan adopt me because she knew how bad I wanted to be your son.
- Senin bir oğlun daha vardı değil mi?
Now, you have another boy, don't you?
Patrick, söylesene, oğlun nasıl?
Patrick, tell me, how's your boy?
Korkarım oğlun arkasında bir dizi yıkım bıraktı.
Your son left a trail of damage, I'm afraid to say.
Bir oğlun daha var.
You have another boy.
Fakat bu iki adamım bu sabah büyük oğlun tarafından "şerefsiz" şeklinde hakaret işitmiş. Barış zamanında müzakere süresinde saldırı görmüş. Hem de kışkırtma olmaksızın.
Except here are two of my men assaulted just this morning in the appropriation of doughnuts by your oldest... attacked in peacetime, during a period of deliberation, without provocation.
- Oğlun kaçırıldığında kaç yaşındaydı?
How old was your son when he was taken? Ten months.
O videodaki çocuğun oğlun olduğuna nasıl emin olabiliyorsun?
How could you be sure. That the boy in the video is actually your son?
Fakat beni oğlun olarak bildiğin zamanlar da olmuştu.
Yet there was a time when you knew me as your son.
Oğlun dahil 503 insanı öldürdüğünde denge pek umurunda olmuyor.
When you have killed 503 people, including your own son you tend not to worry about scales.
Ancak böyle oğlun hayatta kalabilir.
That's the only way... that your son can be saved.
Oğlunu bırakıp o hippiye gittiğin zaman oğlun bir ay boyunca ağladı.
When you left your son to go be a hippie, he cried for a month.
Oğlun iyileşti mi?
Any news on your son?
Oğlun?
Your son?
Kocan, oğlun.
your husband, your son.
Oğlun Tofacitinib'e geçmek için gereken parayı ödedi.
Your son has paid for an upgrade to the Tofacitinib.
Tanrım, o oğlun mu?
Oh, my God, is that your son?
Oğlun nasıl?
How's your boy?
Oğlun olmadan mı gideceksin?
You'd leave without your son?
Babam senin oğlun ve annem de senin kızın mı?
My dad is your s-son, and... My mom is your daughter?
Ben, Tom'un senin oğlun olduğunu biliyor muydun?
Ben, did you know Tom was your son?
Ne olursa olsun, onun senin oğlun olduğunu biliyorum.
For what it's worth, I know he was your son.
Ah, yani şimdi senin oğlun.
Oh, so now he's your son.
Onun oğlun olduğuna emin olamazsın.
You can't be certain that he is your son.
Oğlun bizden 150 bin çaldı.
That's all there is, I swear. Your son stole 150 grand from us.
O senin oğlun değil mi?
That's not your son?
Oğlun, yakaladığımız diğer adamlar, hatta mağdur bile işbirlikçi değiller.
Your son, the other men we picked up, even the victim's not being cooperative.
O senin oğlun mu?
Is that your boy'?
Ceketi bana oğlun tavsiye etmişti!
Your son has chosen the jacket.
Kızları yatağa oğlun soktu. Yemin ederim sana.
Your son has put those girls in my bed.
Oğlun yapmış her şeyi baştan beri.
Your son is behind everything.
Senin oğlun.
- He is your son,
Oğlun hakkındaki hikayeleri dinlemeyi çok isterim.
I would like to hear stories about your son.
Oğlun bu hayalden memnun kaldı mı?
Did your son approve of the dream?
Oğlun da Kubbe'nin altında kalmıştı, değil mi?
Your son is trapped under the dome as well, no?
Jim, oğlun dahil, bu kasabadaki herkes Kubbe'nin altında, tünellerde sıkışmıştı.
- Jim, everyone in this town is trapped in the tunnels under the dome, including your son. Junior's trapped?
Onun oğlun olduğunu biliyorum.
I know he's your son.
Orada oğlun için püre var.
There's some puree over there for your son...
Oğlun Ethan'ın acı çekmesi ya da ona ne olacaksa hepsi senin suçun olacak.
Because while ethan suffers, Or whatever happens to him, It'll be on you.
- Oğlun...
I...
- Bir oğlun var, değil mi?
- You have a son, yes?
- Üç oğlun da törende gofre kumaşından takım elbiseler giyse ya.
- You three boys should wear your seersucker suits to the dedication.
Ve oğlun Danny, eskiden gazetelerimi getirirdi.
And your Danny... he used to deliver my newspaper.
Oğlun yüzünden bir adam öldü.
A man died because of your boy.
Monique, oğlun yataktan kaçmış.
Monique, your son out of bed.
Bu işin arkasında oğlun mu var?
Is your son behind this?