Pardon bayım Çeviri İngilizce
305 parallel translation
Pardon bayım, sanırım içkinizde bir şey var.
Pardon, sir. I think there is something in your drink.
- Pardon bayım?
- Sir?
- Pardon bayım, sizin atınız var mı?
- Pardon me, sir, do you own horses?
Pardon bayım, perde arkasına nasıl geçeceğiz?
Excuse me sir, how do we get backstage?
- Pardon bayım, ilk sırada ben vardım.
I was here first. Excuse me, sir.
Pardon bayım.
Excuse me.
Af edersiniz Bay Zanfield, orkestra "Broadway Melodisi" şarkımı berbat ediyor.
Pardon me, Mr. Zanfield, but the orchestra's killing my "Broadway Melody" number.
Kusura bakmayın bayım.
I beg your pardon, sir.
Pardon bay Bradley paranızı hep burnunuzda mı taşırsınız?
By the way, Mr. Bradley do you always carry your money in your nose?
- İzninizle bayım.
- I beg pardon, sir. - Oh, yeah, sure.
Kusura bakmayın bayım ama...
I beg your pardon, sir, but...
Affedersiniz, ama Bay La Fontaine aradı... bütün ayarlamalar tamamlanmış.
I beg your pardon, but M. La Fontaine of the concert bureau... has phoned to say that all arrangements are complete.
Özür dilerim bayım.
I beg your pardon, sir.
Affedersin, seni Bay Baxter sanmıştım.
I beg your pardon, I thought you were Mr. Baxter.
Bayım...
Well, sir! Sir! I beg your pardon, sir!
Affedersiniz bayım?
I beg your pardon, sir?
Beni bağışlayın bay Graham,... berbat bir baş ağrım var.
Pardon me, Mr. Graham, I have quite a bad headache!
Anlayamadım, bayım?
I beg your pardon, sir?
Bayım, doktor siz misiniz?
Pardon me, sir, are you the doctor?
Pardon, bay Norton, bu kadar resmi olacağımızı bilmiyordum.
I'm sorry, Mr. Norton, but I didn't know this was formal.
- Bay Hodder, sizi rahatsız edebilir miyim?
- Well, I beg your pardon I'm sure but this sort of thing is most trying. - Mr. Hodder may I trouble you?
Affınıza sığınarak, bayım, neden sordunuz?
I beg your pardon, sir, but why do you ask?
Afedersiniz bayım, buyrun içeri geçin.
Well, pardon me, sir. You come right on in.
Afedersiniz bay Marlowe. Saatiniz var mı?
Pardon me, Mr. Marlowe, do you have the time?
Affınızı dilerim, bayım.
I beg your pardon.
Sizden özür dilerim, bayım, kötü davrandım size.
Give me your pardon, sir, I've done you wrong.
Sadece öğrenmek için çok hevesliyim Bay Barkley...
Pardon the intrusion. It's just that I'm so willing to learn, Mr. Barkley...
Pardon, Bay Aoye.
I'm sorry, Mr. Aoe.
- Anlayamadım Bay Birnley?
- I beg your pardon, Mr. Birnley?
Affedersiniz, bayım.
I beg your pardon, sir.
Bay Hamilton, Bayan Andre.
Pardon me. Uh, M-Mr. Hamilton, Miss Andre.
Affederseniz bayım.
Pardon me, sir.
Affederseniz, sizi tebrik ederim, bayım.
Pardon me. My congratulations, sir.
Afedersiniz, Bay Moseley`ye bakmıştım..
I beg your pardon, but I'm looking for Mr Moseley.
Afedersiniz, bayım.
Pardon me, sir.
Bay Harris, sorduğum için bağışlayın ama Dışişleri Bakanlığı'nda sizi burada tutan bir düşmanınız mı var?
Pardon me for asking, Mr. Harris, but... do you have an enemy in your State Department keeping you here?
Afedersiniz bayım, İngiltere ne tarafta?
Pardon, monsieur, où est Anglaise?
Affedersiniz bayım, yanınızda bir resminiz var mı acaba?
Pardon me, sir. Do you have a snapshot of yourself?
Affınıza sığınıyorum bayım ama vakit çok geç oldu.
BEGGING YOUR PARDON, SIR, BUT IT'S-IT'S VERY LATE.
- Affedersiniz, bayım?
BEG YOUR PARDON, SIR?
- Afedersiniz, siz Bay Zuria mısınız?
- Pardon me, are you Mr. Zuria?
Pardon, Bay Miller'i arıyorum.
I'm looking for Mr. Miller.
Affedersin, bayım.
Pardon, gentleman.
Affedersiniz, bayım, bildiğimiz ayakkabıdan giyiyor musunuz?
Pardon me, sir, but are you wearing regular shoes?
Pardon, Bay Standish.
I'm sorry, Mr. Standish.
- Affedersiniz bayım. Pardon.
- Excuse me, sir.
Pardon, bayım. Bugün çizim dersi var mı?
Do you have sketching today?
Pardon, bayım.
Pardon, monsieur.
Özür dilerim, bayım.
Begging your pardon, sir.
- Kusura bakmayın bayım.
- I ask your pardon, signor.
Üzgünüm, bayım.
Your pardon, signor.