Pazartesi sabahı Çeviri İngilizce
730 parallel translation
Pazartesi sabahı.
Monday morning.
Komutanım, pazartesi sabahı ilk iş olarak buraya rapor vermesi için Dreyfus'a mesaj gönderin.
Commandant, send a message to Dreyfus to report here first thing Monday morning.
Belki ikimiz de Pazartesi sabahı nişanlı bir şekilde buraya geliriz.
Maybe we'll both be engaged Monday morning.
Batı Lytham'dan Parlamento Üyesi olan Sir Edward Lake... pazartesi sabahı ölmüş.
Sir Edward Lake, Member of Parliament from West Lytham... died on Monday morning.
Pazartesi sabahı beni görmek istediğini belirten bir not vardı masamda.
Monday morning there was a note on my desk that you wanted to see me, Keyes.
İstediğinizi için ama pazartesi sabahı işe akşamdan kalma bir halde gelmeyin!
You can drink all you want... only don't come in late Monday morning with a hangover!
Pazartesi sabahı eşimle birlikle dönmeyi umuyorum.
Be back on Monday with my wife, I hope.
Cumartesi gecesinden pazartesi sabahına Hep eğlence var önünde
From Saturday night to Monday morn, There's always joy ahead
Cumartesi gecesinden pazartesi sabahına Ölürüm daha iyi be!
From Saturday night to Monday morn, I wish that I were dead!
Pazartesi sabahı ilk trenle geri dönmek zorundayım.
I'm obliged to go out... by the first train on Monday morning.
Peki, Stüdyo B, Pazartesi sabahı. Güzel.
Yeah, Studio B. Monday morning.
Yavaş yavaş, yazın tatlı sersemliği sona ererken Pazartesi sabahı sorumluluğunun yakın olduğunun tek tek farkına vardık.
And gradually, as the happy confusion of summer faded... one by one we knew the morning of responsibility was at hand.
Yani, nakit hesaplarımda eksik var ve banka müfettişleri Pazartesi Sabahı ilk iş burada olacaklar.
I mean, I'm short on my cash tally and the bank examiners are due first thing Monday morning.
Diyorum ki, Pazartesi sabahı için neşeli görünüyorsun, Bay P.
Say, you sound pretty chirpy for a Monday morning, Mr. P.
Her şafak vakti ise Pazartesi sabahıydı.
Every dawn was Monday morning.
Pazartesi sabahı, garaja dönüş zamanı idi, gözümüzün önünde yağ vardı.
Then bright and early Monday morning there I was back in that pit with the grease in my eyeballs.
Pazartesi sabahı senin için bir saat ayıracağım.
I'll keep an hour on Monday morning for you.
Kasaya koyalım, Pazartesi sabahı kendini iyi hissettiğinde...
Suppose we put it in the safe, and then Monday morning when you're feeling good...
Pazartesi sabahı eğitim almaya hazır bir şekilde gelecek.
I'll have him Monday morning ready to go to work!
Saat 4'ü geçtiği için duruşmaya Pazartesi sabahı devam edeceğiz.
As it is now after 4 : 00, this trial will resume Monday morning.
Pazartesi sabahı onu rahatsız eden neyse onunla yüzleşmek zorunda kalacak. ama şimdi cuma gecesi.
On Monday morning he'll have to face whatever's bothering him, but this is Friday night.
Pazartesi sabahına kadar da kimse olmayacak. Ancak o zaman kayak erzakla birlikte gelecek.
And there won't be until Monday morning when the sleigh arrives with supplies.
Pazartesi sabahı mı?
Monday morning?
Diplomalarınızı almak için Pazartesi sabahı dokuzda burada olun.
Come at 9 o'clock Monday morning to collect your diplomas.
Pazartesi sabahı ilk işim bunu takip etmek olacak.
I'll deal with this Monday morning.
Pazartesi sabahı masamda olmayı istiyorum.
I'd like to be back at my desk on Monday.
Pazartesi sabahı, tam vaktinde eşyalarımı toplamaya geleceğim.
I'll be back Monday morning in time to pack my bags.
Pazartesi sabahı talimatlarımı bekleyin.
Stand by for my instructions on Monday morning.
Bak, Pazartesi sabahı ofiste solgun ve frapan haline dönmeden önce... iki gece daha avlanabilir.
Look, she's got another two nights'hunting... before she turns up all pale and interesting in the office Monday morning.
Pazartesi sabahı San Francisco'ya gidip teslim olmalıymışım.
I have to report in San Francisco Monday morning.
Pazartesi sabahı San Francisco'da olmalıyım.
I have to be in San Francisco Monday morning.
Ve o zaman Pazartesi sabahı ilk iş paranı bankadan çekeceksin.
And then you do want to take your money out of the banks first thing Monday morning.
Çünkü Pazartesi sabahı, Japon bombaları... Amerikan gemileri tarafından kıstırılacak... o Japon Binbaşı da artık bizi aramıyor olacak.
Because once the Jap dive bombers... get stuck into the Yank ships Monday morning... the Jap Major won't be looking for us anymore.
Pazartesi sabahını tahmin et.
You know, like Monday morning.
Pazartesi sabahı, Guernsey adında erkek, 70'li yaşlarında bir hasta göğüs ağrıları yüzünden hastaneye getirildi.
On Monday morning, a patient named Guernsey... male, middle 70s, was admitted to the hospital complaining of chest pains.
Saat Pazartesi sabahı erken ve ben acı çekiyorum.
It is early Monday morning... and I am in pain.
Pazartesi sabahı, üst kademeye gireceğim.
I'm going to enter it Monday morning.
Pazartesi sabahı, mükemmel şekilde ve erkenden istiyorum.
Around 10 pages. I'll expect it bright and early Monday.
Böylece, Pazartesi sabahı sınava başladığımızda... bilgiler aklımızda taze kalacak.
That way, it'll be fresh in our minds Monday morning... when we start the test.
31 Mayıs çarşamba akşamı General Eisenhower'a havanın gelecek haftasonu özellikle pazar gecesi ve pazartesi sabahı yani harekâtın en kritik zamanlarında fırtınalı olacağını söylememe rağmen, toplantı yapmaya devam ettik.
( Stagg ) On the evening of that Wednesday, 31 May, even then I advised General Eisenhower that conditions for the oncoming weekend, especially over Sunday night and Monday morning, the crucial times for Overlord, were going to be stormy, but we went on with the meetings.
Akşam vakti, hava durumu hakkındaki bu öngörüm gelen diğer raporlar da hesaba katılınca bir hayli kuvvetlendi. Bu fasılanın, pazar gecesi fırtınadan ve pazartesi sabahından sonra, aynı gün geç saatlerde geleceğine General Eisenhower ve diğer komutanları ikna ettim.
By the evening, my own confidence in the forecast for this quieter period had so increased from further reports that had come in, that I convinced General Eisenhower and his commanders that it would indeed arrive later on Monday,
Yarın gece veya pazartesi sabah.
Either tomorrow night or Monday morning.
Pazartesi sabah.
Monday morning.
O zaman Pazartesi sabahı görüşürüz?
Good. I'll see you Monday morning, then?
Pazartesi günü sabahın köründe kalkmayınca anlarsın.
It will, come Monday morning when you ain't getting up at the crack of dawn.
Bu sabah takvime baktım, ve ilk pazartesi bugün.
I looked on the monthly this morning, and Monday week is today.
Pazartesi sabah toplantısının ortasında...
In the middle of the Monday morning conference I began to...
Pazartesi, sabah 07.00
Monday, 7 a.m.
Piskopos Finley'i aradım ve Pazartesi sabah 11 : 00'de onu göreceğiz.
I've called Bishop Finley... and we're seeing him at 11 : 00 on Monday morning.
Pazartesi sabah Kuzey Carolina'da olmalıyım.
I've got to be in North Carolina Monday morning.
Okul kapandıktan sonraki ilk pazartesi sabah saat 5'te benim evime geleceksiniz.
Now you'll show up at my place first Monday after school's out, at 5 : 00 a.m.
sabahın 4 22
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabahın 2 27
pazar 161
pazartesi 216
pazar günü 59
pazarlık 23
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabahın 2 27
pazar 161
pazartesi 216
pazar günü 59
pazarlık 23
pazartesi mi 18
pazartesi görüşürüz 74