Rub Çeviri İngilizce
3,773 parallel translation
Eğer biraz daha zaman geçirseydim şu şikayeçi, sorun çıkaranlarla... ciddi bir şey yapıcaktım.
If I had to rub elbows with those whiny little troublemakers... I was gonna do something drastic.
Pekala, bu sıradan bir balon, ve bunu saçıma sürteceğim, bu, balonda net yük bırakarak yüklerin bir kısmını ayıracak bu da, balonun tişörtüme yapışmasına izin verecek.
So, this is an ordinary balloon, and I'm gonna rub it on my hair, which will separate some of the charges, leaving a net charge on the balloon, which will allow it to stick on my shirt.
Başarını yüzümüze kakmak istemenden başka seni buraya hangi rüzgar attı?
So other than wanting to rub your success in our faces, what brings you back?
Ellerinizi birbiriyle gerçekten hızlı bir şekilde sürtmenizle aynı şeydir. Ellerinizin ısındığını hissedersiniz.
It's the same way when you rub your hands together really fast, they begin to feel warm.
Birbirlerinin yanından geçerken birbirlerine çarparak şarj olurlar.
As they rub past each other, it builds up a charge.
- Salla gitsin, adamım.
Yeah, rub some dirt on it, man.
Tabii, sürtünebiliriz. Kim soruyor?
Sure, I'll take a back rub.
Annemin, küçük kız kardeşim Lina'ya, gözlerini elleriyle ovuşturmamasını söylediğini hatırlıyorum.
I remember my mother telling my baby sister, Lina not to rub her eyes with her hands.
Bazıları da burunlarını sürterler.
Some rub noses.
Onlarda selamlaşırken burunlarını sürterler.
How they rub noses to greet each other?
Selena, Riley'in kafasını erkek mevzularından arındırmak için geldik... iyice derde düşürmeye değil.
Selena, we're here to get Riley's mind off her man troubles, not rub her nose in'em.
Asıl sert adam olarak, nasıl babamı yanlış anladığını görebilirsin.
As an actual tough guy, you can kinda see how that would rub my dad the wrong way.
Gözlerini ovuşturma.
Don't rub your eyes.
Uzman olduğunu biliyorum ama bence bu biraz sürtme yapabilir.
Yeah? I know you're the expert, but I think this might rub a little.
İngiliz aksanlı Asyalılar sana şiatsu masajı yaparken kendini James Bond gibi hissediyorsun.
Asian men with British accents giving you a shiatsu rub-down and you feel like James Bond.
- Sürtüyor mu?
- Does it rub?
Siyah merhem sana iyi gelecek ama merhemi iyice sürmelisin.
Black ointment is very good, but you must rub it in thoroughly.
Benim boğazım ağrıyor, o bana merhem veriyor.
I've got a sore throat and he wants to rub my legs!
Bak, buranın dışında müşterilerle görüşmen, çok tehlikeli.
Look, seeing clients outside the Rub - - it's dangerous.
Dedim ki "biraz kıskandım doğrusu", başka tarafa çekme!
I said "I'm jealous", don't rub it in!
* Tüm gece sana masaj yapmak istiyorum *
♪ whoa oh oh oh ♪ all night, I want to rub you down ♪
Ve siz de yüzüme vurmaya mı çalışıyorsunuz?
And you want to rub my face in it?
Böyle doğal olmalı... ve birbirine karışmalı, bir bir, sonra sürtünmeli.
It will be like this naturally... And get mingled together one by one, then rub.
Sürtünme karşısında bir kez daha.
Rub against one another.
Sürtünme gerçekten zor!
Rub really hard!
Tekrar birbirine sürtünmeli.
Rub against each other.
Artık ellerime işememe ve dişlerimi ovmama gerek kalmayacak.
I don't have to piss on my hands and rub it on my teeth any more.
Ve bunu her zaman yüzüme vuruyorsun.
And you always rub it in my face.
Birbiriyle konuşmayan, sürtüşmeyen ya da birbirine sokulmayan.
Who don't talk to each other or rub each other or nuzzle or anything.
- Çok seksi. - Bizim Nick mi? Yüzümü alıp, onun yüzüne sürmek istiyorum.
- I want to rub my face on his face.
Kendi sorunlarının onu yıpratmasına, izin verme.
Don't let your dysfunction rub off on her.
Onlar sadece senin gomlek'ini cikartip, sonra bir koltuga baglayip, yagli kiclarini suratina ovucaklar
They just take your shirt off, strap you to a chair, and rub their oily butts in your face.
Bana bunu tekrar anlatarak beni utandıracak mısın?
You're telling me this again so you could rub it in?
Simon'un babasının golf oynayışını izlemek Charlotte'un başka bir adamın omuzunu ovmasını izlemekten daha acı vericiydi.
And even though watching Simon's dad play golf was even more painful than watching Charlotte rub another man's shoulders...
Eski koçumuzun şans için ovaladığımız bir parası vardı.
Our old coach had a wooden nickel we could rub for good luck.
"O kadar kelsin ki, kafanı ovarsam geleceği görürüm."
" You're so bald, I should rub your head to see the future.
Analjezik kas gevşeticiymiş.
It's analgesic heat rub.
İhtiyacin olan sey, kucuk bir boyun masaji.
What you need's a wee neck rub.
Sadece suratını biraz kirlet.
Just rub some dirt on your face.
Eğer ovalarsam büyür mü?
If I rub it, will it get bigger?
Seni bir daha hiç aldatmayacağımı ve ne kadar sevdiğimi söyleyip ayak masajı filan bile yapmıştım.
I told you I'd never cheat on you again and how much I loved you, and I gave you a foot rub and whatnot.
Bütün bu nedimelik olayı yüzünden bana hava atmak istiyorsun biliyorum. Daha sonra...
I know you probably want to rub the whole maid of honor thing in my face, but can you just...
Paula Deen benim için barbekü etlerini hazırlıyor olacak.
See, I have Paula Deen doing the barbeque rub for my ribs.
Eh, eğer Pula Aleaddin'in lambasını ovmak istemiyorsa, bu işe yaramayacak.
Well, unless Paula's planning on doing her rub on a genie bottle, it's not gonna work.
Gelin ve Paula Deen'in ödüllü mangal kaburgalarını tadın. Ruby Jeffries'ten başkan övgüler.
Come taste of Paula Deen's winning barbeque rub, compliments of Ruby Jeffries for Mayor.
Yüz masajı için gittiğim yerdeki kadın.
Um, a woman at that face rub place I went to.
- Yüz masajını yaparken...
- When I had the face rub...
- Yüz masajıydı işte.
It was like a face rub.
Sıcaklık biraz yüksek, sıcak havlular var biraz da yüz ovalama var.
You know, heat is heat, and it is hot cloths, Um, a bit of a rub.
Öyleyse bunu yüzüme vurmaya mı geldin?
So you've come to rub my face in it, then, have you?
Liv, bu davayı kazanamazsın.
Liv, you're not gonna win this, and I'm not saying that to rub your face in it.