Sakın ha Çeviri İngilizce
418 parallel translation
- Sakın ha.
- Don't.
Sakın ha!
Don't you dare.
Sakın, sakın ha Ann.
Don't. Don't, Ann.
Sakın ha!
You shouldn't.
- Sakın ha!
- No!
Sakın ha.
Don't you dare.
- Sakın ha!
- No, by no means.
- Sakın ha geleyim deme. Junior ansızın gelip gidiyor. Hem karının evi altı üstü birkaç blok ötede.
Don't you dare, with Junior popping in and out, and your wife's house only a few blocks away.
Sakın ha, kimseye gösterme.
Keep it then.
Sakın ha!
What the hell!
- Sakın ha!
- Come on...
Sakın ha anneni üzme, biliyorsun çok hassas bir kadın.
She has to be handled with care
Sakın ha! Kolay kolay ikna olacağımı zannetmeyin.
But mind you, I won't be easily persuaded.
Sen de sakın ha endişelenme.
And don't you worry.
Asla, sakın ha, asla! Kav ısısında!
Always cellar temperature.
Sakın ha, şimdi ağlayayım deme.
Come on, don't start crying now.
Sakın ha!
Nonsense!
- Hayır, sakın ha!
- No, don't do that!
Sakın ha endişelenme Charley.
Well, don't you worry Charley.
Sakın ha Spatoletti'yi kışkırtmayı aklından bile geçirme.
Don't even think of provoking Spatoletti.
Sakın ha, bu kız casus.
Don't, she's a spy
Sakın ha, hele ki bugün!
Oh, now must you, especially today.
Karışma onlara! Sakın bir sakatlık yapma, sakın ha!
Don't mess up whit them.
Sakın ha! Sakın yanlış bir şey yapmayasın. Mukayyet ol buna!
Don't you ever do something wrong.
Sakın ha çünkü Güç'tür benim dostum.
And well you should not for my ally is the Force.
Hayır, hayır, sakın ha! İlaçlarını alması gerek sadece.
Oh, no, no, don't you dare, no, he just needs a pill.
Sakın ha.
Don't do it.
Yüksek mülkiyet sahipleri... Bu gölü tanırsınız. Sakın ha, sal ustası olmayın!
The guys that own the lake don't pull the raft in until the lake's almost ready to freeze.
Yo, sakın ha ayrılma buradan!
No! Don't leave us here!
Sakın ha...
You dare...
Bayan McFly, "Bayan" demeyi sakın ha unutma.
And that's Mrs. McFly, and don't you be forgetting the Mrs.
Sakın ha yavrularım, bu hususta ona ilişmeyin.
I forbid you to meddle with that matter Don't torment him.
Sakın ha, burada olmaz.
Never, not here.
Sakın ha.
Forget it.
Sakın ha, ben, korkutabileceğinizi sanmayın, sizi küçük baş belaları.
Don't think you can scare me, you little punks.
Sakın ha!
Don't do that.
- Sakın inanma, ha?
- Don't you believe it, huh?
Ama gelin, yeniden, ant için Tanrı'nın önünde. Hiçbir zaman, davranışlarım ne kadar garip olursa olsun, çünkü olur ya, bundan sonra, kendimi deli göstermek isteyebilirim, beni bir başka türlü görünce, sakın kuşku uyandıracak laflar etmeyin : "Ha, ha, anlıyorum." gibi.
But come, never, so help you mercy, how strange or odd soe'er I bear myself - as I perchance hereafter shall think fit to put an antic disposition on - that you at such time, seeing me,
- Sakın ha!
- and say you are not fit.
Bu müşteri değil. Sakın ha!
What the client wants, the client gets.
Sakın ha!
Do we arrest them?
Sakın ha, bırak ya!
Don't!
Sakın ha.
Come on.
Sakın ha!
Get out of here just after that! Forget it.
Berivan, bacım! Metin ol, ha! Sakın dirayetini yitirme!
Berivan, be strong.
Elektrik sigortasına kapılayım deme sakın, ha?
Don't blow a fuse, huh?
Uyuma sakın, ha?
Don't fall asleep, huh?
Hey, Küçük Ben. Sakın yakma ha.
Hey, Little Ben.
Sakın, ha!
Don't even!
Yani şu naneli sakız reklamındaki ikiz kızları görünce aklımdan geçenlerin tamamını söylemeye adeta utanıyorum sakızı düşünmüyorum.
You know, when I see those two twins on that double mint commercial I'm almost embarrassed to tell you all this, uh I'm not thinking of gum, ha, ha, ha...
Sakın ha dişçi falan olmasın?
Do you reckon he's a dentist, by any chance?