Sanmıyorum Çeviri İngilizce
48,433 parallel translation
Sanmıyorum.
I don't think so.
- Bununla başedebileceğini sanmıyorum. Yalan.
- I don't think you can deal with it.
Bir çocuğu kaybettikten sonra sanmıyorum Her şey daha iyi hale gelir.
I don't think after losing a child things ever get better.
Uther, bu savaşı kazanabileceğimizi sanmıyorum.
Uther, I don't think we can win this fight.
Hiç sanmıyorum arkadaş.
Yeah, I don't think so, mate.
Hiç sanmıyorum arkadaş dedim!
I said, "I don't think so, mate."
Bunun her şeyi hallettiğini sanmıyorum canım.
I don't think that... I don't think that takes care of everything, darling.
Yapabileceğimi sanmıyorum.
I don't think I can.
- Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
- I don't think that's a good idea, I mean...
Bundan haberi olacağını sanmıyorum.
I don't think you're gonna enjoy that.
Bunun bir doktoru olduğunu sanmıyorum.
I don't think there's a doctor for this.
- Ben hiç görmediğimi sanmıyorum Daha önce böyle bir yüzük.
I don't think I have ever seen a ring like this before.
Açıkçası pek bir seçeneğinizin olduğunu sanmıyorum.
Frankly, I don't see you have much of a choice.
Anladığını sanmıyorum.
I don't think you understand.
Onun için iyi olacağını sanmıyorum.
I don't think it's best for her.
Seni bulabileceğimi sanmıyorum.
I don't suppose I'll find you.
Bu işlere girmek istediğimi pek sanmıyorum.
See, I don't really think, you know, I'm into it.
İkimiz de burada olduğumuza göre yakın zamanda geleceğini sanmıyorum.
And seeing as we both are, don't imagine she'll turn up any time soon.
Ben bunu yapabileceğimi sanmıyorum.
I don't think I can do it.
Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
- I don't think it's a good idea.
İçinde bir yengeç olduğunu sanmıyorum.
I don't think there's a crab there. Probably not.
Teknenin kaybolmasını pek umursayacaklarını sanmıyorum.
I don't know if they care if the boat is missing.
Sanmıyorum.
I do not think so.
O kadar iyi bir anne olduğumu sanmıyorum.
I do not think I'm such a good mother.
Bir kanal teknesinde yaşayabileceğimi sanmıyorum.
I don't reckon I could live on a canal boat.
O kadar yakışıklı olduğumu sanmıyorum.
I don't think I'm that handsome.
Bunun en kötü senaryo olduğunu sanmıyorum.
I-i don't think that's the worst case scenario.
Sende olduğunu sanmıyorum.
I don't think you do.
Ben kar amacı gütmeyen sektör için kestim sanmıyorum.
- I don't think I'm cut out for the non-profit sector.
Nosferatu gibi güvertenin altında saklanacağımı sanmıyorum.
I hardly see myself cowering below decks like Nosferatu. Do you?
Laura'ya hayatın anlamsızlığını hatırlatmaya gerek olduğunu sanmıyorum.
I don't think Laura needs reminding of life's impermanence.
Bay Lampton'ın kızının doğum gününe geleceğini sanmıyorum.
No, I don't think Mr. Lampton will be joining us at his daughter's birthday.
Hiç sanmıyorum.
- I really doubt it.
Eski kocanın geçmişte yaptığı anlaşmayı gerçekten anladığını hiç sanmıyorum.
I can't imagine your ex really understood the agreement he made back when he made it.
Hayır, yapacağını sanmıyorum.
No, I don't think you will.
Sanmıyorum başka Bağış, bunların hepsinden kurtulacak.
I don't think another, donation is gonna get rid of all of this.
- Pek sanmıyorum.
- I don't think so.
- Hiç sanmıyorum.
- I do not think so!
- Bunu yapabileceğimi sanmıyorum! Hadi!
- I do not think I can do this.
Ben sana yardım edebileceğimi sanmıyorum.
I don't think I can help you.
Albay, başarabileceğimi sanmıyorum, efendim.
Colonel, I don't think I'm gonna make it, sir.
Anladığını sanmıyorum.
I don't think he understands.
Beğeneceğini sanmıyorum.
I don't think she'll like it.
Hareket edebileceğimi sanmıyorum.
I don't think I can move.
Bunu asla atlatabileceğimizi sanmıyorum.
I... I don't think we'll ever get over this.
Sanmıyorum.
Shouldn't think so.
Hayır, sanmıyorum.
Hmm, no, I don't think so.
Hiç sanmıyorum
I don`t think so
Pek sanmıyorum Bay Doyle.
I don't think so, Mr. Doyle.
- Hayır, sanmıyorum.
- No, I don't think you do.
Hiç sanmıyorum.
I don't think so.