Senin mi Çeviri İngilizce
21,588 parallel translation
Tüm bu mal mülk senin mi?
These things, all these possessions, they yours?
- Telefon senin mi DÇ Arnott?
Your phone, DS Arnott?
Bu beş dolarlık banknot senin mi?
Is that your? 5 note?
Arkamdan iş çevirmek senin fikrin miydi? Yoksa senin mi?
Was it your idea to go behind my back or was it yours?
Bunlar senin mi?
Is this yours?
- Şu senin ördeğin değil mi?
Isn't that your duck? Where?
- Bunlar senin iş arkadaşların değil mi?
Aren't these your, uh - - your work friends?
Senin adın bu, değil mi?
That is your name, isn't it?
6. bölgede senin mesajlarını iletmemi mi istiyorsun beni kendi tarafında mı istiyorsun, tamam.
Now, you want me out there in Zone 6 representing your message, you want me on your side, fine. I'm on your side.
Kötü adamlar da öyle ama senin iyi mi kötü mü olduğuna karar veremedim.
Villains, too, but no, I've decided that you're not really good or bad.
Senin yaptığında buydu, değil mi?
And that's what you do, right?
Senin bana şuan güvendiğin gibi mi yani?
You mean like the way you're trusting me right now?
Senin kuklan olmam için mi?
Be your puppet?
Senin için gülüp yalan söylemem için mi?
To smile and lie for you?
Peki senin yasını tuttuğun kişi doğal sebeplerden mi öldü?
So, whoever it is you're grieving died from natural causes?
- Senin üzerinde smokin mi var?
- Are you wearing a tux?
- O tehlikeye atacak fotoğraflar senin ve Sabine'in mi?
- Those compromising pictures of you and Sabine?
Bu senin fikrindi, değil mi?
So, it was your idea, was it?
Yüzbaşı senin için gelecek mi?
Will he come for you, the Captain?
Barry, Jay'e olanlar senin hatan değildi biliyorsun, değil mi?
Barry, you know what happened to Jay is not your fault, right?
Senin istediğin kızı istedi diye mi?
That he fucked a piece of ass that you want?
Bu senin hatan biliyorsun değil mi?
It's your fault you know?
Senin seçimini mi yapalım Kaz?
That's not really your choice to make, is it Kaz?
Senin abayı yaktığın Blackmoor'daki mahkum değil mi?
The prisoner at Blackmoor that you became infatuated with?
Senin evine gidelim mi lütfen?
Can we go to your place, please?
Senin eve davet ettiğin mi?
The one that you invited over?
Senin işin bu, değil mi?
That's what you do, right?
Senin ve Dale'in fotoğrafını da getireyim mi?
Do you want me to bring a picture of you and Dale, too?
Senin değil mi yani?
So, you're telling me that's not yours?
Senin şu özel vakalarından biriydi, değil mi?
She's one of your... special cases, wasn't she?
Burası senin gizli yerin, değil mi?
It's your little den, is that it?
Senin yanındayken telefonum hep bu yüzden mi çekmiyor?
That's why I'm always dropping calls around you?
Daha doğrusu senin yüzüne bir tokat çünkü suça karşı yumuşak olursun, değil mi?
You mean a slap in the face to you, because you'll look soft on crime, right?
Senin de tek istediğin bu değil mi?
That's what you're all about, isn't it?
Senin istediğin de bu değil mi?
Isn't that what you do?
- Senin ofisin mi burası?
- This is your office?
- Kafan iyi mi senin?
- Are you high?
Senin yarışta yaptığın gibi mi?
Like you did with the Tour?
Bu adam senin kardeşini öldürdü, değil mi?
This man... he killed your brother, no?
Gerçi senin için iyi olmuş, değil mi?
But it was good for you, right?
Senin gibi mi?
Like you were?
Yani, uzun zamandır o dükkandasın ve orası senin için önemli, değil mi?
I mean, you know, you've been in that store a long time, and it's important to you, you know?
Senin dairene taşınmasını isteyen kişi ben olabilirdim öyle mi?
I'd be the one to ask her to move into your studio?
- Bunlar senin köpeklerin mi?
- Are these your dogs?
Senin için mi geldiler?
Are they all here for you?
Bir saniye, burası senin evin mi?
Wait. So, this is your house?
- Senin için mi çalışıyordu?
- Hmm. He worked for you?
Hey, hey, hey, hey, senin yüzünün olduğu dört tane mi ne tişörtüm var...
Hey, hey, hey, hey, I got like four shirts with your face...
Senin için mi?
For you?
Bu kaşar senin küpelerini cepleyen kız değil mi?
Ain't that the bitch who stole your earrings?
Sanki ona borcun varmış gibi St. Patrick'i senin mekânına getirmek mi? Ciddi misin sen?
Moving St. Patrick into your place like you got carte fucking blanche, really?