Sıç Çeviri İngilizce
265,629 parallel translation
Hafif pulpa çıkmasıyla beraber orta derece diş oklüzyonun olduğunu söyledim.
There's more. I said you had mesial distal occlusal with a slight pulp horn exposure.
Şu adı çıkmış karavan partileri... O sen miydin?
The infamous'Bago parties - - That's you?
Aslında birinci sınıftayken seni görmek için Vassar'a doğru yola çıktım ama yolun yarısında durdum ve eve geri döndüm.
Yeah, um, actually, freshman year, I, uh, drove up to Vassar to see you, but I stopped halfway and turned around and came home.
Sanırım sana çıkan yolun yarısını sana söylemeden gelmek oldukça güçlü bir mesaj yolluyor.
Well, I think driving halfway to your dorm without ever telling you sent a pretty strong-ish message.
Hala eski eşimle çıkıyorum, bu güzel.
But I'm still dating my ex-wife, so that's cool.
Hayır başka, daha açıklayıcı bir şey. Mikrofişimde 1983 yılından bulduğum çok ilginç bir şey hakkında.
No, it's something else, something more revealing, something very interesting I found in my microfiche from 1983.
Son sınıftayken arkadaşlarımla çıplak bir şekilde Denny'nin otoparkına gitmiştik.
When we were seniors, my friends and I went streaking through the Denny's parking lot.
Senden hoşlanıyorum ama sadece üç haftadır çıkıyor ve genelde sarhoşlarla uğraşıyoruz.
I mean, yeah, I like you, but we've only been dating for three weeks and it's mostly been hauling around drunks.
Bak, son günlerde sıkıcı şeyler oldu.
Okay, look, you know things have been tight lately.
Burada bir şeyin tadını çıkarmaya çalışıyoruz ve siz gelip örtümüze oturuyorsunuz. Bu çok tuhaf.
We're just trying to enjoy our thing, and for you to come and sit on our blanket, that... that's just weird.
Esprinin üzerinde durduğu temel şu adamın annesi o kadar çirkin ki hayvanat bahçesindeki hayvanlarla karıştırılabilir. Bu yüzden hayvanat bahçesine hem girmek hem de çıkmak için bilete ihtiyacı var!
So, the whole joke rests upon the premise that the guy's mother is ugly enough to be confused with a zoo animal and that if she had a ticket to get out of the zoo, they would just let her out!
Portakallarına sahip çıkamayan o.
He's the one that lost control of his oranges.
Sır ortaya çıktığına göre bu sizde kalabilir.
But as long as the cat's out of the bag, you might as well have this.
Başkasıyla öpüşüp başkasıyla çıkan ben değilim.
I'm not the one who's kissing one guy and dating another.
Bilgin olsun kapıcınız işini hiç iyi yapmıyor.
And FYI, your doorman's not doing a very good job.
Bunu düşündüm ve onlar aslında biraz sıkıcı.
I've been thinking about it, and they're actually kind of boring.
Tatil mevsimi... Şemsiyeler açılır, temiz havlular gün yüzüne çıkar ve ışıltılı havuz hazırlanır.
Ah, resort season... when the umbrellas go up, the fresh towels go down, and the sparkling pool awaits.
Sıcak, pH seviyesi güzel, parlak mavi renkte ve tüm hayvanlar çıkartıldı.
It's warm, pH level's good, it's a shimmering blue, got all the animals out.
Başlangıç ağırlığını ölçmemiz gerek, bir muzla başlayalım.
We just got to gauge your starting point, so, uh, let's get a banana in here.
Kitaplarımı getirdiğim için çileden çıkmış boynundaki damarlar hızlı atmaktan dışarı çıkmıştı ama...
He got mad'cause I brought my books, which the veins in his neck start popping out, but...
Anne, lütfen açımdan çıkar mısın?
Now, Mom, will you please get out of my shot?
Son sınavımdan çıktım.
I just finished my last final ever.
Bu sabah final sınavına girmem gerekiyordu ama biraz çıkmaza girdim.
I was supposed to take your final this morning, but, uh, I hit a bit of a snag.
Çöp torbam ona çarptığında Winter Wonderland çalmaya başladı ve nerden geldiğini bilmiyorsan şaşırtıcı derecede korkutucu bir şarkı.
When my garbage bag hit it, it started playing "Winter Wonderland," which is a surprisingly scary song when you don't know where it's coming from.
Ama hayatının geri kalan sıkıcı hayatına başlayacak.
But he has the rest of his boring life to start the rest of his boring life.
Neden Bago'yu evin çıkışına park ettin?
Why'd you park the'Bago in front of the driveway?
Kriptik bulmaca yazıcısı için mükemmel.
Perfect for a cryptic crossword-setter.
Bulmaca yapıcısı sensin. O yüzden biraz gizlediniz mi Bay Sphinx?
Well, the crossword-setter is you, so, have you concealed a tiny amount, Mr Sphinx?
- bu hafta Varsity dergisine çıkacak mı?
- Is that going in this week's Varsity? - What?
Çılgınca, değil mi? Dengesiz bir beynin yapabilecekleri?
It's crazy, isn't it, what the unhinged mind is capable of?
Başlangıç olarak, zor bir sıkıntıdır, Ve bu muazzam bir boşluk.
For a start, it's hardly a hardship, and that's an enormous space.
CD oynatıcısının olduğu varsayılarak.
Assuming he's got a CD player.
Gelecek sıkıcı geliyor, James.
The future does sound boring, James.
Ortaya çıkacak olan şey de bu.
That's what comes out.
Evet, dışarı çıkacaksın Ve kayışını yanınıza alacaksınız.
Yes, you'll get out, and you'll get your strap with you.
Başlamadan hemen önce, Jérôme, Bu görünüşü gerçekten can sıkıcı kolaylaştıracak mısın?
Just before we start, Jà © rà ´ me, are you going to make this look really annoyingly easy?
Kalmak istediğimi söylediğimde çok fazla kavga çıkarmadı.
It's not like he put up much of a fight when I said I wanted to stay.
Hayır, dinlenip eski sıhhatini yeniden kazanmak için tatile çıktı.
No, he has gone on a trip to relax and recuperate.
Çocukların okuldan çıkış saati.
But it's time for children to come back from school.
Sırf sen gittikten sonra gelelim diye bilerek geç çıktım.
I came late on purpose, to come after you left.
Birlikte Las Vegas gibi yerlere gidelim denizkızı gösterisi falan yapıp dünya turnesine çıkalım!
Let's go to a place like Las Vegas together, launch a mermaid show, and go a world tour!
Bulaşıcı falan değil herhalde?
It's not something contagious, right?
Hayatım boyunca suda yaşayıp ilk kez karaya çıktım. Ne bilebilirim ki ben?
I lived my entire life in the water and it's the first time I've come upon land what do I know?
İşten çıkacağını söyledi.
She said that she's going to quit.
- Çıkacak mıymış?
Quitting? Yes.
Aniden çıkacağını söyledi.
She suddenly told me that she's quitting.
Hayatımı düzeltip çalıştığım evden çıkmaya çalışıyorum.
I'm trying to organize my life and leave the house I've been living in.
Herkül fenerden çıkan ışığı takip edip okyanusu aşarak annesini bulabilsin diye.
They say they prayed for him to cross the sea and find his mother.
Ortak bir çıkara hizmet ediyor diye herkes ödeme yapıyor. Teşekkür ederim ama barımın etrafındaki kusmukları işler kötüleşse bile ben temizlerim. Peki.
And everybody does it because it's in the common interest.
Bir sorun çıkmazsa, iş senindir.
Unless there's a problem, job's yours.
- Çıkış noktasını söylüyoruz şu an.
We call the shots now.
sıcak 416
sıcaklık 48
sıcak çikolata 23
sıcak su 41
sıcak mı 47
sıcak değil mi 17
sıçtık 31
sıcak dudak 25
sıçayım 19
sıçan 46
sıcaklık 48
sıcak çikolata 23
sıcak su 41
sıcak mı 47
sıcak değil mi 17
sıçtık 31
sıcak dudak 25
sıçayım 19
sıçan 46