Ucretsiz Çeviri İngilizce
680 parallel translation
" Ücretsiz.
No charge.
Ücretsiz.
Without pay.
Ücretsiz servis.
Free bus. Free bus.
- Bir kart Clo-Clo. Ücretsiz.
- One card, Clo-Clo for nothing.
Ücretsiz mi verecekler?
Did they give it for free?
Ücretsiz.
Free.
- Ücretsiz.
- No charge.
- Ücretsiz tatil yok, Buzzy!
- No layoff, Buzzy!
- Ücretsiz çalışırım. - Hayır, bu gece eve dönüyorsun.
No, you're going home tonight.
Ücretsiz işçi istemiş meğer.
He wanted a hired hand without paying.
- Ücretsiz efendim.
- There's no charge.
Ücretsiz üniversite haberleri... bundan böyle benim iznimle yayınlanacak.
No more of these free-ride college items... unless I clear them personally.
Ücretsiz değildi.
It wasn't the free one.
Ücretsiz olan onun hemen yanındaydı.
The free one was right next to it.
Ücretsiz plaj ile giriş ücreti alınan bizim gittiğimiz plaj arasında bir çit vardı. - Anlıyorum.
There was a fence between the free beach and the beach that we went to that charged admission.
Ücretsiz plajdakiler çitlerin üzerinden tırmanıyor, yüzerek etrafını dolanıyordu.
The ones from the free beach climbed over the fence or swam around it.
ÜCRETSİZ PARK ALANI İyi akşamlar, yarım saatlik ücretsiz parka hoşgeldiniz.
Good evening, and welcome to half an hour of free parking.
Ücretsiz numune olmaktan yoruldum.
I'm tired of being a free sample.
Ücretsiz.
Costs you nothing.
Ücretsiz bir yüzme havuzu yaptırmana karşı çıkmaz herhalde?
He wouldn't object to you getting a free swimming pool?
Ücretsiz mi?
Unpaid?
Ücretsiz.
No charge.
Ücretsiz bir samuray yamağı.
He's a squire without a stipend.
- Ücretsiz değil miydi?
- It wasn't... It wasn't free?
Ücretsiz açarım.
No charge.
Ücretsiz şeker, 10 çizgi film ve üç canavar filmi.
1 0 cartoons and three monster pictures.
Bu erzak... insanlara dağıtılacak. Ücretsiz olarak.
This grub... pass it out to the folks.
Ücretsiz.
For free.
Ücretsiz akıl vermene karşılık al sana limonata.
Here, limonada, for free advice.
- Ücretsiz efendim.
- It's free, sir.
KÜRTAJ, SERBEST, YASAL, ÜCRETSİZ
ABORTION FREE, LEGAL, NO CHARGE
Ücretsiz danışma yapıyorsa, bir noktayı daha belirtmiştir umarım.
If he's giving free counsel, I hope he made another point.
Ücretsiz birine gitmezdim!
I wouldn't go to one for free!
Ücretsiz izinli olduğun sürece demek istiyorum. Kızlara da nafaka ödemek zorunda kalacaksın.
You'll have to pay child support.
Ücretsiz yoldan geldim.
I got tied up on the freeway.
Ücretsiz.
Free of charge.
Ücretsiz.
There is no charge.
Ücretsiz yemek ve konaklama verebilirim.
I would give you free board and lodging.
Ücretsiz ön koltukta son durağa, kıyametine gidelim.
Ceparule terminus, let's go ahead Stink!
Ücretsiz koyacağım.
I'll give it to you free.
Ücretsiz Klinik'te 150 $ tutacak.
It's going to cost $ 150 at the Free Clinic.
Ücretsiz çalışmak çok güzel.
It's nice working for free.
Ücretsiz uçuyorum.
I fly for free.
Metro veya Araç Nerede? Hepsi Ücretsiz...
In the subway car, where they're free- -
n? Ücretsiz alem.
Free booze.
Ücretsiz!
No price!
Ücretsiz mi?
No price?
Ücretsiz alkolsüz bir içki alır mıydınız?
would you like a complimentary soft drink?
Ücretsiz dans derslerimiz terasta
Complimentary dance lessons in the gazebo.
- Ücretsiz mi?
Is that for free?
- Ücretsiz deneme yapıyorlar.
They're giving a demonstration.