Ustelik Çeviri İngilizce
7,303 parallel translation
Aktörüm ve seçmelere gidiyorum. Üstelik bu ajansı daha yeni buldum.
I've just been acting and auditioning and I just got this agent.
Akıl hocam Dimitri'ye tutuldum. Üstelik yaşı bayağı büyük.
I'm crushing on my mentor, Dimitri, who's, like, old enough to be my...
Üstelik bıçak kullanmadan kesmişsin.
And without the use of a blade, no less.
Üstelik daha çok kanlı olmuştur.
And with a lot more blood.
Üstelik biriyle öpüşmem gerektiğini söyleyen sen değil miydin?
Weren't you the one saying I had to kiss someone?
Üstelik Noel arefesinde.
And on Christmas Eve no less.
Üstelik yeni bir yüzyılın şafağındayken.
And at the dawn of a new century, no less.
Üstelik vücut çalışıyor.
Plus, he works out.
Üstelik önden başlamana izin vermiştim.
And I gave you a head start.
Üstelik otobüsten daha güvenli!
That's much safer than being on a bus.
Üstelik bunlar sadece ikisi.
And that's only two of them.
Üstelik koca göbekliler, Davit'in kaçmasina izin veriyorlar.
These ridiculous butter balls David let escape!
Üstelik oğlun, babasının özgürlük için yaptığı savaşı izleyecek.
What's more, your boy is gonna watch his father fight for freedom.
Üstelik Kral Magnus din adamlarının bütün ganimetleri elinde tutmasından bıktı.
And King Magnus has had enough of the clergy grabbing all the spoils.
Üstelik silah taşımıyorsun bile.
You don't even carry a gun.
Üstelik, kötü niyetli bir güç hangi nedenle Blake'in daha akıllı olmasını sağlamaya çalışsın ki?
Besides, what reason would a malevolent force have for making Blake smarter?
Hepimiz işlerimizden ayrıldık. Üstelik benim bakmam gereken 3 tane çocuğum var artık.
We've quit our jobs, I have three children to think about now.
Üstelik ucu keskin bile değil.
It's not even sharp.
Üstelik sen erken başladın.
Besides you started early.
Üstelik bunu ona ölümünde yardımcı olması için söylemedim.
And besides, I didn't do it to help him end his life.
Üstelik çok da güzelim.
Moreover very beautiful too.
Üstelik beni tersledin...
Moreover scolding me...
Üstelik iki çocuğum var.
And I've got two kids.
Üstelik şiir gecesinde.
On beat poetry night.
Üstelik yetimhaneye yardım edecek.
And she's going to be helping at the orphanage.
Üstelik istediğin kadar churros yiyebilirsin.
And all-you-can-eat churros.
Üstelik bu kurmaca düğün için böyle büyük bir parti verildi.
And this big party celebrating this fictional wedding.
Üstelik çatlak çiftler uzmanlık alanımdır.
And I specialize in fucked-up.
Üstelik sürekli öpüşmeleri gerek!
And they have to kiss each other a lot!
Hayatın onlardan değerli mi zannediyorsun? Üstelik içinde hiç sevgi yokken.
You think your life is worth more than theirs, while there is no love in it?
Üstelik 3 ayın sonunda sağlık sigortası da yaptırıyorlar.
And their medical benefits kick in after three months.
Üstelik de suratıma, bu ne cüret, inanılmaz!
I can't believe he used the "P" word to my face.
Üstelik beraber geçirdiğimiz bunca yıIdan sonra.
After all these years we've spent together.
Üstelik bu kan yeni değil.
And it is not new blood.
Üstelik sadece film eleştirileri değil, her konuda böyleydi.
And I'm not talking about just, about movie reviews.
Üstelik sebebini bilmeden partiye bile gitmiştin.
Without knowing why you'd gone to the party.
Üstelik senin cinsinden hoşlanmıyorum.
And I'm not of your persuasion.
Üstelik bu...
It didn't even...
Üstelik,... bazı şeyler gitmeye hazırdır.
Besides, some things are okay to quit.
Üstelik bundan daha dekolte giyinmiştim.
I was wearing something more skimpy than this.
Üstelik eski gözlüklerimle bir bok göremiyordum.
Additionally saw nothing with my old glasses,
Üstelik de doğal çalışma hayatının sonuna geldiği zaman çok leziz bir yemek oluyor.
With the added benefit, when it comes to the end of its working life, it makes a very succulent dish.
- Üstelik çok iyi mükâfatlar!
- And damn good ones too, sir!
Üstelik de sarhoşmuş.
And he was drunk.
Üstelik hayatı boyunca bu ülkeden dışarı adımını atmadı.
And this is within his whole life not one day out of the country.
Üstelik aynı savaşta üç defa teslim olmuşlardı.
Also, they surrendered 3 times in the same war.
Üstelik Gavin'den de ayrıldı.
[sighs] And... she also broke up with Gavin.
Üstelik bugün inşaat alanına gitmem gerekmiyordu bile.
And I wasn't even supposed to be onsite, okay?
Üstelik klostrofobim var.
I just... it's very painful and claustrophobic, and I just...
Bu şimdiye kadar gördüğüm en iğrenç şey. Üstelik buzdolabının içini de gördüm.
Yeah, that's definitely the most disgusting thing I've ever seen, and I've seen the inside of your refrigerator.
Ucu sivri olmayanlar da aynı işi görüyor. Üstelik risk oluşturmuyorlar.
The blunt ones are just as good with none of the risks.