English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ V ] / Vaktiyle

Vaktiyle Çeviri İngilizce

250 parallel translation
Vaktiyle Mabuse olan adam...
The man who was once Mabuse- -
Vaktiyle bir güzel sopalamıştım.
It earned him a real beating once.
- Rica ederim. Vaktiyle izlediğim bir sihirbazı aklıma getirdiniz.
- Not at alll 1 remember watching a magician once.'
Vaktiyle aynı sizin gibi durumda olan bir kadın tanıyordum lakin, kadın ne yapmış biliyor musunuz?
I knew a woman once that had a case just like yours but you know what she did?
Vaktiyle bir kadın tanıyormuşsun demek!
You knew a woman once!
Onu vaktiyle de dövmüştük.
We'd have fought him one at a time.
Vaktiyle gecede 1000 yen harcardı.
It used to cost 1,000 Yen for one night.
Vaktiyle o odada kalmıştım.
I used to live in that room.
Vaktiyle oldukça çetin vakalara bakmıştım.
Sister, I've known some pretty hard cases in my time.
Vaktiyle burada profesyonel balıkçılar vardı.
They used to fish here for money.
Vaktiyle Batı Sahilinin en iyi Box-Man'iymiş.
He used to be the best box-man on the West Coast.
Vaktiyle bir barda badigardlık yapmıştım.
I was a bouncer once, a long time ago.
275 frank, elbise ve ölçüler için... vaktiyle imparator ailesini giydirmiş olan...
Um, 275 francs to Natalya Yakovski, formerly dressmaker to the imperial family.
Vaktiyle bir günde çıktığınız, değil mi?
You've done it in a day in your time, haven't you?
Vaktiyle bana ne sorduğunu hatırlıyor musun?
Remember what you asked me once?
Vaktiyle bir fırtınaya tutulmuştum.
I remember being in a cyclone once.
Vaktiyle giderdin.
You used her before the trial.
Sanırım biliyorsun, vaktiyle
I guess you know that at one time,
Vaktiyle bu uğurda birçok zaman ve para harcamışlığım var.
I've spent quite a lot of time and money looking into the subject.
Vaktiyle bedava buzağılar için de bana bir fırsat vermiştin ve olan benim 50 dolarıma olmuştu.
Like the time you gave me a chance to get them yearlings free, and ended up with 50 of my dollars?
Vaktiyle sessiz bir kadınla birlikteydim.
I had me a quiet woman once.
Vaktiyle babanızı soymaya da kalkmıştı.
He tried to rob your father once before.
Vaktiyle, eşi şehrin çoğunluğuna sahipti.
At one time, her husband owned most of it.
Adamın biri vaktiyle demiş ki, "zenginler, yalnızca parası olan yoksul insanlardır."
Somebody once said that rich people are only poor people with money.
Vaktiyle Clemenceau'nun savaş için söylediklerini hatırlıyormusun?
Do you recall what Clemenceau once said about war?
Sen vaktiyle damadımdın.
You were my son-in-law once.
Vaktiyle çok hastaydım ve neredeyse ölecektim.
I was very sick that time and almost died.
Ejder sürünerek yaklaşırken uyuklayan bir gözcü, artık yok olmuş Dale garnizonunun generali, Thorin Oakenshield, bir de vaktiyle altından diyarının dağılıp giden küllerini hüzünle izleyen prenses Mika Milonova.
A watchman who slept when the dragon came creeping, Thorin Oakenshield, general of the now destroyed garrison of Dale, and princess Mika Milovana, who sadly watched the crumbling ashes of her once golden realm.
Muazzam büyük, altın kızılı ejderha orada yaşıyor vaktiyle Dale'ın mücevher madeni olan engin salonda uyukluyordu.
There he lay, the vast, red-gold dragon, fast asleep in this immense hall that once was the jewel mine of Dale.
Vaktiyle, güzel olan ve hafızasını kaybetmiş bir kıza âşık olan bir prens varmış.
Once upon a time, there was a prince who fell in love with a beautiful girl, someone who had lost her memory.
Sesini duyduğunuz kişi vaktiyle en az sizin benim kadar aklı başındaydı.
The man whose voice you hear was once as sane as you or I.
Kırk bin yaşından fazladırlar. Vaktiyle bizler gibi insandılar.
They are more than forty thousand years old, they were once like ourselves.
Vaktiyle kolonilerde yaşamış biri olan babana söylemedin mi?
Didn't you say your father once lived in the colonies?
Vaktiyle bir oyunda benzer bir sahne görmüştüm.
I saw a scene like that in a play once
Vaktiyle karının şöyle dediğini duymuştum : Koca olamayacak kadar kaypak ve soğuk kalpliymişsin.
I once heard her say... you're too fickle and cold-hearted to be a husband
¤ Sevdiğini söylemiştin Vaktiyle beni
You told me once that you loved me
Öyle ama, vaktiyle Benavís'te iç savaş vardı, Evie, yine iç savaş çıkabilir.
Yes, but there was a civil war once, in Benavís, Evie, and it could happen again.
Sırtımı sıvazlayarak nasırlanmasını istemem ama doğaya uygun olarak vaktiyle bir iki kızla birlikte oldum.
I don't want to get calluses patting myself on the back, but in my time I have put a gal or two in tune with nature.
Görkemli babası Hunedoaralı Iancu'nun vaktiyle yaptığı gibi.
Like Iancu of Hunedoara did in his time. His glorious father.
Babam, vaktiyle buralarda bulunmuş.
My father knows the legends and customs of the region.
Vaktiyle çok önemli görünen o uzun yıllara ne oldu şimdi?
What became of those long years in between that seemed so important at the time?
Açıkçası, babam ve annen vaktiyle...
Apparently, my father and your mother used to...
Vaktiyle, Aziz Juniper şöyle demişti : " Onu neslinden tanıyacaksınız,
St Juniper once said, " By his loins shall ye know him,
Vaktiyle sen de bir erkektin, küçük kiraz çekirdeğim benim.
You almost were a boy, my little cherry-pip.
Vaktiyle, Edmund'un Baldrick isimli bir hizmetkarı vardı.
Edmund used to have a servant called Baldrick.
Harabe halde olmalarına karşın, eski bir yaban arısı kovanını andıran ev kümeleri vaktiyle bir pınar veyahut belki bir kuyu muhakkak vardı düşüncesine beni sevk etti.
The cluster of houses, although they were in ruins, reminding me of an old wasps'nest, made me think that once, there must have been a fountain, or perhaps a well.
Vaktiyle, bir davranış tarzımız vardı.
In our time, we had a code of behavior
Vaktiyle Chicago'dayken Walsh'u öldürmeliydim.
I should've killed Walsh in Chicago a long time ago.
Hiç unutmam, vaktiyle bunu deneyen koca bir takımı vurmak zorunda kalmıştım.
I remember I once had to shoot a whole platoon for trying that.
" Vaktiyle yaşamış olduğum için memnunum.
" I'm glad I lived. I'm glad I was alive.
İzninizle size, dün öğlen vaktiyle ilgili birkaç soru soracağım.
It would like doing to him, one allows me, one or two questions on the afternoon of yesterday.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]