Verirsen Çeviri İngilizce
6,908 parallel translation
Eğer sana neler olabileceğini göstermeme izin verirsen.
If you let me show you what's possible.
Noah, anneme zarar verirsen yemin ederim seni...
Noah, you hurt my mom, I swear to God...
Kılına zarar verirsen gebertirim seni!
Lay a finger on her, and I'll kill you!
Eğer bana izin verirsen düğün kıyafetini seçmene yardım etmek istiyorum.
And if you'll let me. I'd like to help you pick out your wedding dress.
Bana bakmayacağına söz verirsen yakınlaşabilirsin.
Come closer if you promise not to look at me.
# Ve kalbini çalarlar, izin verirsen # # İzin verirsen #
♪ And take your soul if you let them ♪ ♪ If you let them ♪
~ İzin verirsen tadına bakacağım. ~
"Allow me to... taste them."
Ama sen pisliğin gitmesine izin verirsen, biraz geçtikten sonra hepsi gitmiş olur.
But you start letting shit go, pretty soon it will all be gone.
Red Rock'a ulaştığında O.B.'ye elli dolar verirsen sana yardımcı olur.
Give o.B. Fifty dollars when ya'get to red rock, and he'll help ya'.
Ölmeme izin verirsen, bu cinayet olur.
You let me die, that's murder.
"Eğer evime, aileme dönmeme izin verirsen yemin ederim, bir daha Wyoming'e adım bile atmayacağım."
"If you just let me home to my family, I'll swear, I'll never set foot in Wyoming again."
Eğer ona zarar verirsen seni bulurum Druchii.
Harm a hair on her head and I will find you.Dreucki
Tamam, 9. seçenek. Kimseyi öldürmeyeceğine söz verirsen gitmene izin veririm.
Okay, option nine, I let you go but you have to promise not to kill anyone.
Sana bir bardak şarap ısmarlamama izin verirsen, bir daha asla Paris'in sol yakasında ipimi asmayacağım.
If you let me buy you a glass of wine, I will never hang my rope anywhere in the Latin Quarter ever again.
Ve bana bir işaret verirsen sana yardım edeceğim ve kalabileceksin.
And if you give me a sign I'll help you down... and you can stay.
Biraz daha zaman verirsen, bunu yapabilirim.
If you give me a little more time, I can do this.
Nazik olacağına söz verirsen, vereceğim söz.
If you promise to be civil, I promise to keep pouring.
Bu sefer kaçmayacağına söz verirsen gelirim.
Only if you promise not to run away this time.
Bize Babylon bitcoin hesabını verirsen belki bizde bölge savıcısıyla konuşuruz.
Give us Babylon's bitcoin wallet, and maybe I'll speak to the DA about a deal.
Ne zaman döneceğini haber verirsen her neyse.
If you could just let me know, maybe ballpark when you're gonna... Or whatever.
Onu bana verirsen adamlarımı çekerim.
Give her to me and I will stand down my men.
Tanrıya yalvarırım ki, Sana dokunmasına izin verirsen hasta edecek.
I swear to God, if you let it scratch you, it'll infect you.
Onların içine girmesine izin verirsen orada kök salarlar ve seni ele geçirirler.
As soon as you let them in, they take root and take hold.
Bu gösteriyor ki bir köpeğe kötü bir isim verirsen ve köpeğin cinsi Kray ise seni ısırabilir.
Just goes to show, you can give a dog a bad name, but when that dog's name is Kray, it might bite you back. Well done.
Sen ona ne ad verirsen, ver, tecavüz, tecavüzdür.
Rape is rape no matter what you want to call it.
Adamlarımın savaş kurallarına göre yargılanacağına söz verirsen, olur.
If you give me your assurance that my men will be treated under the rules of war.
Ama kalmaya karar verirsen bütün borçlarını ödeyebileceksin.
But if you decide to stay here, you'll be able to pay off all those debts,
Bir dakikalığına o anahtarı bana verirsen sana en gıcırından 100 dolar veririm.
If you let me have that key for a moment, I'll give you a crisp new 100 dollar bill.
Olur verirsen baba...
If you give the okay, Father...
- Uslu duracağına söz verirsen ağzındakini çıkarırız.
If you promise to behave, I'll take out the gag. Okay.
Eğer izin verirsen...
Look, if you'll excuse me, I need to...
İzin verirsen... Bob.
May I Bob?
Aramama izin verirsen bizi hemen gelip alacaklar.
Just let me make a call. And they'll come get us.
Bana son bir şans verirsen!
If you give me one last chance!
İzin verirsen seni mutlu edeceğine inandığı her şeyi yapabileceği anlamına geliyor.
~ Dalal. Ah! Munshi!
Eğer haber verirsen alarmı çalıştırırlar.
If you call it in, they're gonna pull the alarm.
Eğer ona maaş verirsen daha iyi hissedersin.
It's for you. You'll feel better if you'd pay him.
Eğer yanlış cevap verirsen bir elektrik şoku hissedeceksin.
Now, if you get the answer incorrect, you will receive an electric shock.
- Bir şey yapmayacağına söz verirsen.
If you promise to behave.
Gafil avlanmayayım diye duyar duymaz bana haber verirsen bu iş yürür.
The way this works is when you hear things, you tell me immediately, so I don't get blindsided.
Eğer kökü bana verirsen tabii.
If you can deliver the root.
Neye karar verirsen uyacağım.
Whatever you decide, I'll do.
Artık gidebilirsin. Mola verirsen iyi olur.
Now you can leave... better to take breaks...
Bana verirsen tavuk çöreği...
If you can give me a steamed chicken bun,
Sen de Ron için oy verirsen sana geri döneceğini mi sandın?
So you thought if you voted for Ron, you could actually win him back?
Yarın oy verirsen iyi edersin. Onlara karşı oy verirsen özellikle!
You'd better vote tomorrow - and you'd better vote against them.
Ne karar verirsen ver arkandayım.
I will support you no matter what you do.
Eğer Stan'in partisini planlamama izin verirsen, gelmeyebilirsin.
[Sighs] Let me plan Stan's party, and you can skip it.
Eğer bedenime dönmeme izin verirsen onu kurtarmak için gereken şeyleri söylerim.
Look. If you could just get me back to my body, I will tell anybody anything that they need to know.
Bana ne verirsen, ver ama ver, Güzellik için ver
a little like this, a little for the one...
- Bir dakika izin verirsen...
Excuse me a moment.