Violence Çeviri İngilizce
7,669 parallel translation
Şiddetten sabıka kaydı var mı?
Any record of violence?
Burada kan, şiddet ve intikamdan başka bir şey bilmiyoruz.
All we know here is blood and violence and revenge.
Şiddete hiç gerek yok.
There's no need for violence.
Şiddete her zaman gerek vardır.
There's always a need for violence.
Savcıyla konuştuk, tespit ettiği şeyin şiddete karşı eğilim olduğunu söyledi.
Talked to the prosecutor, and she said that this establishes a propensity towards violence.
Ve genellikle çabucak şiddete dönüşüyor.
Which usually escalates quickly to violence.
Yaklaşık bir düzine silahlı soygun ve şiddet olayında patrmağı var.
He is mentioned in a dozen cases of robbery with violence.
Şiddet içeren bazı soygunlara bulaştığından şüphe ediliyor.
Suspected of several robberies with violence.
Birimin şiddete karşı ilgisi görünmemesine rağmen belli bir tehdidin olduğu görülüyor... Jedi.
While your cell seems uninterested in violence, it does present a specific threat, the Jedi.
- Rebecca Max Rager'in dahil olduğu üç şiddet suçu buldu.
Rebecca found three separate cases of Max Rager-induced violence.
Baksana şuna, buradaki herkes şiddete çok alışkın.
How about this bar, everyone here is so accustomed to violence.
Sayın Valim, Pastor Isaiah Başkanın planının olası bir şiddetle mücadele etmenin en iyi yöntem olacağına inanıyor.
Mr. Governor, Pastor Isaiah believes the mayor's plan is the best way to handle any possible violence.
-... şiddet kaçınılmaz olur.
- there's going to be violence.
Şiddet var mı?
Any violence?
Şiddet konuşması oldu mu?
Was there talk of violence?
- I silahsız önce standı. Ve ı'm cevap hazırladı. Benim geçmişin şiddet.
- I stand before you unarmed and I'm prepared to answer for the violence of my past.
Bay Donovan'ın arbededen çekinmeyen biri olduğu söylendi.
I was told that Mr. Donovan is not afraid of violence.
Konu futbol olunca manzara maçlardaki şiddet olacak baba.
It's football, Dad. Violence is the view.
Benim de kalbimde öfke vardı.
I had violence in my heart.
Daha önce Rossmore'da böyle bir şiddetle hiç karşılaşmamıştık.
We've never experienced violence like this at Rossmore.
Eski eşleriniz, David Miscavige'a karşı davalar açtı. Bay Miscavige'ın defalarca fiziksel şiddet uyguladığını söylediler.
Obviously, your ex-husbands have made charges against David Miscavige, saying that they have seen repeated acts of physical violence perpetrated by Mr. Miscavige.
Sonuç olarak kilisede şiddet geçmişi yok.
Here's the bottom line. Here's the bottom line... There is no history of violence in the church.
# Filmlerdeki şiddet ve televizyondaki cinsellik #
♪ Is violence in movies and sex on TV ♪
Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık.
"No longer will violence be heard in your lands", nor ruin and destruction within your borders.
Şiddet mi?
Violence?
Bu Sam şiddetin, devrimin, yozlaşmanın olmadığı bir gelecekte büyüyecek.
This Sam will grow up in a world free of violence, free of revolution, free of corruption.
Cinsel Şiddet konularına bakan bir bölümümüz var.
We have a "sex and violence" department.
Kuru temizleme zincirinin sahibi... şehirde 17 şubesi var, şiddet geçmişi yok, sabıka kaydı da yok.
Owns a chain of dry cleaners... 17 locations throughout the city, no history of violence, no criminal record.
Kadınlara karşı cinayet, şiddet ya da... kızgınlık hakkında küçük bir not bile yok.
there's not a single note about murder, violence, or anger towards women.
X-Rayler adamın şiddet yanlısı olduğunu kanıtladı.
Well, X-rays revealed this guy has known his share of violence.
Yalnızca ortağımın hayatı değil,... dulların, yetimlerin ve son zamanlardaki silah şiddetinden öldürülenlerin hayatları söz konusu.
Not just the life of my partner, but the lives of widows and orphans, whose loved ones have been murdered in the recent gun violence.
Şiddet beni tahrik ediyor. Of be adam.
- I get off on violence.
Santiago'ya da bankayı soyup, kendini şiddetin seni nasıl tahrik ettiğini anlatmanı istiyorum.
I'd like you tell Santiago about the banks you robbed and how you get off on violence. What? Boyle, oh, my God.
Burada sadece kan, şiddet ve intikam var.
All we know here is blood and violence and revenge.
Televizyonda başkanı dinleyeceksiniz "Şiddetle bir yere varılmaz sevgili vatandaşlarım" diyecek.
"Violence never accomplishes anything, my fellow Americans."
Bir sürü silah alır, Güney'e giderdim ve şiddete şiddetle, silaha silahla karşılık verirdim ama kocam silahlar hakkında bir şey bilmiyorsun dedi ve öğretmeyi reddetti elimdeki tek şey müzikti, o yüzden onu dinledim.
I would have had guns, and I would have gone to the South and gave them violence for violence, shotgun for shotgun, but my husband told me... I didn't know anything about guns, and he refused to teach me, and the only thing I had was music, so I obeyed him.
Medeni haklar hareketinin şiddet karşıtı önderi Dr. Martin Luther King Memphis, Tennessee'de vurularak öldürüldü.
Dr. Martin Luther King, the apostle of non-violence in the civil rights movement, has been shot to death in Memphis, Tennessee.
Tüm biliminiz buna, şiddete ve ölüme, yol açıyor.
All your science only leads to this, violence, death.
Şiddet apayrı bir şey, tamam mı?
Violence is just a whole different thing, okay?
- Tecavüz ve ahlaksızlık konusunda.
For violence and debauchery and...
Şimdi buradasınız çünkü Amerikalıların anladığı tek şey şiddet.
Now here you are because the only thing Americans understand is violence.
şiddet ve seks bıçak ağzında dengelenmiş.
Violence and sex balanced on the blade of a knife.
Kendi oğluna zarar verecek cesaret yok sende.
You don't have what it takes to do violence to your only son.
Whitewood ve Stuckey civarındaki bütün ekipler, muhtemel aile içi siddet...
All units in the vicinity of Whitewood and Stuckey, possible domestic violence...
- Onu öldürmek sadece, onun kutladığı şiddet çemberini devam ettiriyor.
Killing him. It seems like it just perpetuates the cycle of violence that he celebrated.
Her gün şiddetin sonuçlarıyla uğraşan bir travma cerrahı o.
He's a trauma surgeon who deals with the results of violence every day.
Uygun birini bulmalısın. Hastalık ya da intihar yüzünden zarar görmüş olmalı... ve bunların sayısı hızla azalıyor.
You're gonna be trying to find a viable candidate... from a demographic that's been ravaged by disease and homicidal violence and whose already small number is certainly dropping precipitously.
İronik bir şekilde, Ben'in o korkunç... upir çatışmasıyla alakalı toplanmaya gitmesi gerekiyordu.
Oh, ironically, Ben was supposed to go to Toronto for some sort of emergency conference about this dreadful surge in upir-on-upir violence.
Kartel şiddetinin rastgele kurbanı.
Random victim of cartel violence.
Mantık veya şiddet.
reason or violence.
Korku?
Violence?